hand under my sweatshirt baby, kiss it better, i

849 104 159
                                    

Bölümler uzamaya basladiiii

YORUM GELMIS COO MUTLUYUM TESEKKURLERRRR

Bölümün başı biraz saçma olabilir şu chanla olan sahne
Okuyunca anlarsiniz

O sırada koridorda büyük bir kesim bağırmaya başladı. "Orospu! Orospu! Orospu! Müdüre bile götünü vermiş!" Ciddiler miydi? Duyduklarına inanamadı. Bir açıklaması olmalıydı. Felix öyle bir çocuk değildi.

"Felix?"

Hiç bir şey söyleyemiyordu sadece sustu. Bundan sonra neyi değiştirebilirdi ki... Yapacaktı. Bu sefer sözde değil gerçekten kendisini öldürecekti. Aniden omzundan sarsıldı. "Felix! Bir şey söyle!" İnanmak istemiyordu.

"Yalan!" Onun sesi duyuldu. Yang Jeongin'in.

Gerçeği söylememesi için dua etti Felix. "Felix'in durumu sizi ilgilendirmez! Çok üzgünüm öğretmenim ama sizi de ilgilendirmiyor. Onu rahat bırakın." Jeongin, Felix'in kolunu yumuşakça tutup ilerletmeye başladı. Okulun bahçesinden dolanıp arka kapıdan çıktılar.

"İyi misin? N'olur iyi ol. Senin için çok üzüldüm. Yanında olmak istiyorum fakat buna izin vermeyecek gibisin. Felix... Birilerinin sana yardım etmesi gerek. Benim gücüm yetmeyebilir ama sana yardım edecek kişiler tanıyorum. Ayrıca Chan Hoca konsunda endişelenme, yanlış anlaşılma olduğunu anlayınca senden özür dileyecektir. Diğerlerini de siktir et! Onların dediği tek bir kelime doğru değil. Senin için bir plan hazırladım. Ama gerçekleştirmek için sana sormak istiyordum. Plan şöyle- Ah çok konuştum değil mi? Kafan şişmiş olmalı. Ne kadar da kötüyüm!" Ardı ardına cümleleri sıralarken çocuk hâla bunları nereden bildiğini düşünüyordu. "Devam et lütfen."

"Tanıdığım biri babana para ödedi o bu gece yanına gelecek. Eminim sana bir şey yapmadan seni bana getirecek. Sonra seninle beraber yaşayacağız. Babanı şikayet ede-"

"İstemiyorum."

Küçük gözlü çocuk anlam veremeyerek ona baktı. "Ne?" Çilli çocuk dolu gözlerle ona baktı. "İstemiyorum dedim. Sana ve arkadaşına iş çıkartamam. Üzgünüm Jeongin ben bunun için doğmuşum. Geri dönüşü olmayan bir çukur içinde yıllarca yuvarlanmışım. Kimse beni kurtaramadı, sen de yapamaycaksın."

"Ama-"

Dinlemeden ilerlemeye başladı. Kimseyi üzmeye niyeti yoktu ama kimsenin canını yakmak istemiyordu. Kulaklıklarını takıp kütüphaneye gitti. Sevdiği şarkının çalmasıyla küçük bir tebessüm sundu boşluğa.

"
cardigan
"

İçeriye girince kulaklığını çıkarttı. Kimseyle konuşmak istemiyordu fakat Hyunjin'in gözleri onu bulmuştu bile. Felix'in kızışma dönemi biteli bir hafta oluyordu. Bu dönemde Hyunjin ona asla yaklaşmamıştı. Onu korkutmak istemiyordu.

Sadece yardım etmek istiyordu, neden izin vermiyordu ki?

Tam yanına ilerlyecekken kütüphanede bir bağırma sesi geldi. Bu Felix'lerin okulundan herhangi bir alfaydı. "Hey Felix! Altımda saatlerce inlemeye ne dersin?" Bu yaştaki çocukların birbirleriyle bu şekilde konuşmaları baskın alfayı çok şaşırtıyordu, bir yandan da sinirlendiriyordu. "Kütüphanede bağırmak yasak çocuk. Kimseyi rahatsız etme." Sert sesi bir kaç kişinin kaldığı kütüphaneyi doldururken Felix gergince ikisine baktı. Bir şeyler olacağının farkındaydı.

"Ne diyorsun lan yavşak?"

Derince bir nefes aldı. Kendisinden küçük kişilere vuramazdı. Gözleri salgıladığı sinir feromonları ile kırmızıya dönmeye başlıyordu. "Konuşmana dikkat et ve lütfen onu rahat bırak." Çocuk alayla güldü ve tatlı çocuğa döndü. "Bunun da mı altına girdin? Vay be!" Yumruklarını sıktı, avucu kaşınıyordu. Bir tane çakacaktı.

"Terk et!"

Çocuk güldü ve Felix'in kolunu sertçe tuttu. Onu da kendisi ile götürecekken Jisung birden önlerine geçti. "Duymadın mı? Sadece sana dedi. Bir sır vereyim mi? İnsanlar üstlerini dinlemelidir. Misal arkandaki adam hem karakter bakımından, hem de cinsiyet bakımından senden kat kat üstün." Göz kırpıp Felix'i ondan uzaklaştırdı. Birlikte arka taraftaki odaya yöneldiler. Hwang ve Minho da peşlerinden geldi.

"Özür dilerim..." Felix rahatsızca fısıldadığında diğerleri bir süre bakıştı. "Felix? Sen iyi misin? Tanrım... Özür dileme." Minho omzuna elini koyduğunda Fslix aniden kendisini uzaklaştırdı. Mor saçlı çocuk hemen elini çekti. Yanlış bir şey yapmıştı.

"Baban sana ne yaptı?"

Hyunjin'in sorusuyla yutkundu. Ne diyecekti? Vücudumu sattı? Oruspuluk yaptırdı? Hangisini söyleyecekti? "Han-ah bir çıkar mısınız?" Dedi çilliye bakarken. İkisi de sessizce çıkıp onları yalnız bıraktı. Bir süre ikisi de konuşmadı sadece nefes sesleri birbirlerine karıştı. Felix dayanamayarak aklındaki soruyu sordu. "Neden yardım etmekte bu kadar ısrarcısın?"

"Bana bunu öğrettiler. Kötü durumda birisi varsa yardım ederim. İstemese bile. Çünkü o sadece, kendisine acınılmasını istemez ki ben de acımam. Eğer yardım edemeyeceğim bir konuyla üzülürüm." Gülümsedi baskın alfa. Küçük kardeşi ile bu kuralları öğrenmişti. Aslında doğru noktaya değinmişti. Acımak. Felix bunu istemiyordu.

"Sadece sana öğretilmedi ki bunlar. Herkese öğretildi. Fakat kimse yardım etmedi. Şu zamana kadar sadece beş kişi bana yardım etmeye çalıştı hatta sanırım dört..." Hocası hala ona yardım etmek istiyor muydu, bilmiyordu.

"Sakıncası olmazsa bunlar kim?"

"Siz ve okul arkadaşım Jeongin sanırım bir de hocam Bang Christopher."

Hyunjin şaşkınlıkla doğruldu. "Chris mi?" Başını salladı pembe dolgun dudaklı olan. Bu tesadüfe küfür etmek istiyordu ama bu tatlı çocuğun yanında ağzını bozamıyordu. "Ah şey... O benim abim gibidir. Tesadüf biraz şaşırtı yalnızca." Baskın alfa olmasına rağmen tatlı tatlı açıklamıştı baskın omegaya.

Fakat birden ikisininde eli acıyla enselerine gitti. Bu ağrı daha çok baskın omegayı etkiliyordu. Hyunjin kendini toparladığında sarı çocuğa yaklaştı. "Felix? İyi misin?" İkisi de neden olduğunu anlayamadan birbirlerine baktı.

Belki öğrenemeyeceklerdi fakat bu ikisinin ruh eşi olduğunun işaretiydi.

İşte şimdi tam olarak başladık

İyi okumalar

cardigan | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin