~13~

369 17 33
                                    

~Atsushi~

Sabah kalktığımda Akutagawa yanımda değildi, iyice ayılınca banyodan gelen sesleri duydum. İşe gitmek için hazırlanıyordu muhtemelen, bugün benim şansımdı. Beni evde yalnız bıraktığı gün kaçsaydım eğer beni hemen bulurdu ve o saatten sonra da beni tamamen kısıtlardı. Bu yüzden sabırla bekledim, bana güvenmesini istemiyordum beni saf salak birşey sansın istiyordum. Oldu da, ondan istediğim tek şey yanımda yatması olunca ister istemez beni salak sanar değil mi? Bir yandan da beni sevdiğini düşünüyorum ama bu sevgi bana zarar veriyor. Bu yüzden bugün buradan kurtulacağım, nereye giderim bilmiyorum ama bana verdiği paralardan harcayarak bir otobüs için bilet aldım. Gece 2 de kalkacak ve herşey kusursuz gitmeli.

Banyonun kapısı açılınca yerimde doğruldum, beline havlu bağlıydı. Saçlarını kuruması için dağıtıyordu, uyanık olduğumu görünce gülümseyip yanıma doğru yaklaştı. Yatağa oturdu ve dudağıma bir öpücük kondurdu. "Günaydın, meleğim." "Günaydın, efendim" Yüzü asıldı. "Sana bana böyle dememeni söylemiştim, adımı kullan Atsushi. Benim bir adım var..." "T-tamam Akutagawa." Gülümsedi ve sıkıca sarıldı bende karşılık verdim. "İşe mi gideceksin?" "Mecburum canım yoksa seni bırakıp gitmek istemiyorum." "Bende gitmeni istemiyorum." Saçlarımdan öptü ve ayağa kalktı. "Yine de birlikte kahvaltı yapacak kadar vaktimiz var, sen söyler misin? Bende üstümü giyineyim." "Tabi söylerim." Yataktan kalktım ve telefondan yemeği söyledim sonra tekrar odaya girdiğimde giyinen Akutagawayı izledim. Her ne kadar kişiliği kötü olsa da vücudu kusursuzdu. Her ayrıntısıyla bir eser gibiydi,insanın baktıkça tekrar tekrar bakası geliyordu.

Yaklaşıp yatağa oturdum, geldiğimi farkedince gülümsedi. "Hoşuna gitti sanırım, sevişirken dikkatli inceleyemedin mi?" Havlusunu çıkardı ve kıyafetlerine bakmayı bırakıp bana yaklaştı. "Daha yakından bakmak ister misin?" Sesimi çıkarmadım ama istemiyorum. Övgümün de bir sınırı var... Yanıma oturdu ve başımdan tutup aşağıya çekti, tam kasıklarına doğru. Artık sikiyle göz gözeydim,dudağımın değmesi an meselesiydi. Tamam, sevişirken yalıyordum ama o farklı bu farklı. Ellerini tutup çekmeye çalıştım. "Efen-Akutagawa, şu an hiç sırası değil..." "Neden, utandın mı yoksa?" Bir anda kapı çalınınca kafamı kurtardım ama o hala çıplaktı. "Yan odaya geç ben alırım kahvaltıyı." Gülümsedi. "Gerek yok." "Ama çıplaksın, seni böyle görmelerini istemiyorum..." Gülümsemesi sırıtışa döndü. "O halde..." Beni kaldırıp kucağına oturttu. Ben utançtan kızarırken kapıdaki kişiye gelmesini söyledi. Bacaklarımı onu kapatıcak şekilde koydum gözlerimi kapatıp beklemeye başladım.

Kapı açıldı ve seslerden elinde tepsiyle geldiği anladım. Derin bir nefes aldım ve bırakıp gitmesini bekledim. "Oh, bu ne büyük sürpriz Mello." Hızla gözlerimi açtım,gerçekten Melloydu. Lanet olsun, bir insan ancak bu kadar şanssız olabilir. Olabildiğince buraya bakmamaya çalışarak tepsiyi masaya koydu ama Akutagawa izin vermeden odadan çıkamayacağını biliyordu. Onu hafifçe dürttüm, şu anki ortam hiç iyi değildi. "Mello, sandalyeyi tam karşımıza koy ve otur." Ne yani bizi izlemesini mi istiyor, aramızda bir şey olmadığını söylediğim halde! Mello denileni yaptı ama yüzü hala yere dönüktü. Akutagawa parmaklarından ikisini ağzıma attı söylemeden yalamaya başladım. Çünkü böyle yapınca hoşuna giderdi ama şu pozisyonda karşımda Mello varken o kadar iyi yapamıyordum. "Kafanı kaldır ve buraya bak, Mello." Korkarak da olsa kafasını kaldırdı, şok içindeydi ama belli etmemeye çalışıyordu.

Akutagawa bacaklarımı ayırıp aletini alttan bana sürüyordu, bana bir mesaj veriyordu. Ona sürtünmemi istiyordu ama karşımızda Mello var ve ben... Sanırım buna mecburum. Yavaşça kalçamı ona sürtmeye başladım. Bundan tatmin olmuş gibi elleri gevşedi Mello iyi değildi. Ona fazlasıyla üzülüyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Beni dürtüp hızlanmamı söyledi ve pantolonumun arkasını indirip penisini deliğime ortaladı. Bir anda içime girdi, canım o kadar yanmıştı ki gözümden yaş geldi. "A-Akutagawa, d-dur artık." Aksine daha da hızlandı bundan zevk almıyordum. "Efendim!"

Bir anda duyduğum sesle şok olup gözümü açtım. Bağıran Melloydu, bağırdığı için Akutagawa sinirlenecek eminim. "Ne?" "İzninizle halletmem gereken işler var, size yük olmayayım. Cezam neyse sonra verirsiniz." Hızla odadan çıktı Akutagawa sinirli gibi değildi. "Görüyor musun Atsushi, arkadaşın ne kadar satıcı..." İçimden çıktı ve beni kucağından kaldırdı. "Akutagawa, bunu neden yaptın? Ona karışmayacağım demiştin." Gülümsedi. "Onunla uğraşmadım meleğim, hatta ona dokunmadım bile. Sadece küçük bir uyarıydı bu." Ayağa kalktı ve giyinmeye başladı. Bense ne diyeceğimi düşünüyordum. Ona Melloyu savunamazdım ama az önce olanları da öylece kabullenemezdim.

Ona bakmayı bırakıp yere döndüm, yaptığım şey tam bir aptallıktı. Akutagawaya karşı gelmeliydim, bunu Mello için yapmalıydım. Yapabilirdim ama yapmadım, cidden aptalın tekiyim ben. "Atsushi..." Akutagawanın endişeli sesini duyunca kafamı yavaşça kaldırdım, çoktan giyinmiş ve yanıma gelip hafifçe eğilmişti. "Neden ağlıyorsun?" Elini yanağıma doğru götürünce anlık bir hareketle gözlerimi yumdum, açtığımda elini çekmişti. "Ben sadece gözyaşını silecektim, korkuttuysam üzgünüm." Ağlamam hızlandı, ne ara ağlamaya başladım ki ben? Onu bile hatırlamıyorum eğer bu akşam için planım olmasa şu anda Akutagawaya bağırarak hesap soruyor olurdum. Yaklaşıp ona sarıldım, buna şaşırmadı ve hemen kollarını vücuduma doladı.

"Atsushi, bu kadar üzüleceğini bilseydim yapmazdım. Ben... Çok üzgünüm, bir daha yapmayacağım. Gerçekten..." Sesi ağlamaklı geliyordu, ayrılıp yüzüne baktım. "Senin suçun değil, benim suçum. Dediklerini yapan bendim, onu buna ben maruz bıraktım." Yavaşça arkama doğru döndüm ve ayağa kalktım. Odadan çıkmak için kapıya yöneldim, sesi çıkmadı. Çıkmadan önce konuştum. "Kahvaltı yapmadan gitme, yığılıp kalmanı istemem." Sonra kapıyı çekip kalan gözyaşlarımı koluma sildim ve odama gittim.

Gene mutsuz bitirdim ne mutlu bana döhdmdhdndhdm

Bu sıralar bölümler çok seyrek geliyor farkındayım ve düzelmeyecek gibi. Çünkü cici yazarınız eve adımını 8 de atıyor, yemek yiyor çalışıyor ve uyuyor. Malum sayısal abi adamı zorluyor beeeeğğğ... Her neyse ya içimi dökmek açamlı yazıverdim.

Aslında 800 kelime de kaldı ama yazmaya üşendim:)

Sonraki bölümde görüşürüz, öptüm yanaklarından ponçikler😍😉❤️

Hayatımın HatasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin