(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.)
Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer vermek istemeyen Emir Asaf Dağlı. Peki ya iki sene sonra ikisinden bir parça olan Yusuf sayesinde yenid...
İpek'in bize yaşattığı şokun üzerinden iki hafta geçmişti. Kızlarla birlikte iyi dalga geçmiştik. Ama gel gör ki Anıl'la randevuya bile çıkmışlardı. Sonuç olarak ise denemeye karar vermişlerdi. Arkadaşımın mutlu oluşu beni de mutlu ederdi tabii ki.
Geçtiğimiz haftada Emir Asaf'la birlikte hem bebeğimizin hem de Yusuf'un kontrolüne gitmiştik. Çok şükür ki bebeğimiz daha iyi sayılırdı ve Yusuf'un durumu da stabildi.
Mide bulantım devam etse de en azından artık yemek yiyebilmeye başlamıştım az çok. Artık hamileliğimin altı haftasını doldurmuş ve yedinci haftasına girmiştim. Bir buçuk ay dolmuştı yani hamileliğimde.
Bugün ilk defa Emir Asaf'ın şirketine gidecektim. Evde durmaktan fazlasıyla bunalmış ve sonuç olarak şirkete giderek sürpriz yapmaya karar vermiştim. Yusuf'u da götürmek istesem de şu sıralar çabuk yorulduğu için evde kalmasının daha iyi olacağına karar vermiştim. Onun sağlığı her şeyden daha önemliydi.
Hazırlanırken uzun zamandır giymediğimi fark ederek kısa bir etek giymek istemiştim. Zaten yakında karnım büyüyünce zorlanacaktım. Üzerine de hafif serinlemiş havaya uygun ince ama uzun kollu bir gömlek giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hazır olduğumda oğlumu uyuttuktan sonra kızlara veda ederek evden çıktım. Beni gören Mustafa koşarak yanıma gelmişti. "Bir yere mi gidecektin yenge?"
"Evet Mustafa, kocamın şirketine götür bakalım beni." Kapımı açtığında arka koltuğa yerleştim. O da bindiğinde yola çıkmıştık. "Küçük beyim hasta değil, değil mi yenge?" Kaşlarım çatılırken konuştum. "Allah korusun Mustafa. Değil çok şükür. Sadece yorulmasın diye götürmüyorum."
"Aman aman iyi olsun beyim." Yusuf'a da beyim diyip durması güldürürken akıp giden yolu izledim. Trafik yüzünden bunaldığım yol sonunda bitmiş ve şirkete gelmiştik. Ben bilmediğim için Mustafa da yukarıya kadar bana eşlik edecekti. O arabayı park ederken ben şirkete girmiştim. Etrafı incelerken arkamdan duyduğum sesle bir grup kızın olduğu resepsiyona döndüm. "Buyrun, birine mi bakmıştınız?" Onlara döndüğümde bakışları beni süzerken cevapladım. "Yardıma ihtiyacım yok, teşekkürler." Hafif gülümseme eşliğinde cevap verirken tekrar önüme döndüm.
"Heh geldim yenge!" Mustafa koşarak yanıma geldiğinde arkamızdan bir 'oha' nidası duyulmuştu. Gülmemeye çalışarak onlara döndüm. "Siz... Emir Asaf beyin eşi misiniz?" Sanırım şu an herhangi bir saygısızlık yapmadıkları için şükrediyorlardı. "Evet."
"Kusura bakmayın lütfen tanıyamadık. Buyrun eşlik edelim size isterseniz." Nedense bu konuşan kız çok yapmacık gelmişti ama umrumda değildi ne olduğu. "Teşekkürler, Mustafa eşlik edecek zaten. Hadi Mustafa." Birlikte asansöre binerek yukarıya çıkmıştık. Bizi bu katta da bir sekreterlik karşılamıştı. "Yenge ben gidiyim mi artık?"
"Git Mustafa, sağ ol." Kafasıyla selam verip asansöre binmişti. "Merhabalar, Emir Asaf odasında mı?" Kız, Mustafa'nın yenge dediğini duymuştu sanırım çünkü peşine hemen ayağa kalkmıştı. Emir Asaf ne yapıyor bu insanlara?