"Küçük çöpçatan mı oldun başıma sen?" Benimle büyük bir keyif eşliğinde dalga geçen Emir Asaf'a hoşnutsuz bakışlarımı atıyordum. "Ya sen gitsene işine!" Kolları belimi sararken konuştu. "Gitmiyorum! Patron ben değil miyim? Canım istemiyor." Kıvrılan dudaklarına elimin tersiyle vurma isteği, çık aklımdan...
"Hem karımı çöpçatanlık yaparken izlemek eminim ki şirketten daha keyiflidir." Resmen adamın işi gücü benimle eğlenmek olmuştu. "Git ve çocukların için para kazan Emir Asaf!"
"Merak etme, onlara bir ömür yetecek kadar zenginler." Oflarken parmağıyla burnuma vurmuştu. "Kocaya oflanmaz karıcım." İnatla ofladığımda koca bir kahkaha atmıştı. "Sanırım şu hayatta en büyük zevkim seni sinirlendirmek."
"Ona ne hacet!" Tekrar gülerken omzumu öpüp belimi bırakmıştı. Üzerine geçirdiği gömleğin düğmelerini ilikleyerek ayna karşısına geçmişti. Pislik bir de yakışıklıydı...
Aynadan göz göze geldiğimizde göz kırpmıştı. "İyi süzdün karıcım." Bu sabah keyfi müthiş yerindeydi beyefendinin. "Süzerim, kocam değil misin?!" Ben de kocam sayesinde bir o kadar sinirli. "Süz yavrum, malzeme senin." Her defasında kendisinin bana ait olduğunu bir şekilde dile getirmesi kalbime zarardı. Hazırlanan kocamı odada bırakarak aşağıya indim. Mutfaktan gelen seslerle adımlarım orayı buldu. Kızlar kahvaltı hazırlıyor, Yusuf da onlara eşlik ediyordu. "Günaydınn."
"Günaydın Hira hanım." Dilek'e gülümseyerek oğluma yöneldim. "Anne bak naptım!" Heyecanla sarmaya çalıştığı böreği göstermişti. İki elini de öperek konuştum. "Çok güzel olmuş bebeğim. Aferin benim oğluma."
"Bu İpek'in, bu Hilal'in, bu da Ece'nin." Tek tek teyzesi ve halaları için yaptıklarını göstermişti. "Eminim üçü de çok beğenecek annecim. Hadi şimdi onları Emine abla pişirsin tamam mı?"
"Tamam gücel annem. Babam neyde?" Bir yandan ellerini temizlerken bir yandan da sorusunu cevapladım. "Hazırlanıyor annecim. İner şimdi aşağıya." Tam bu esnada Emir Asaf mutfağa girmişti. "Baba baak ben ne yaptım!" Babasına da aynı hevesle göstermişti böreklerini. Emir Asaf, Yusuf'u kucağına alarak konuştu. "Aferin benim aslanıma." Yanağını öptüğünde, babasının yeni çıkmaya başlayan sakallarından dolayı huylanan Yusuf kıkırdamıştı. "Baba senin dikenleyin mi vay?"
"Diken değil oğlum, sakal."
"Benim de oluy mu sakayım baba?"
"Büyüyünce olur oğlum."
"O jaman ben de kaydeşimi öpeyim, gıdı gıdı oluy!" Kendi söylediğine sevinirken fark etmiştim ki bu sabah baba oğul pek bir neşeliydiler. "Kızlar ne zaman gelecekler?"
"Kahvaltıya çağırdım işte. Gelirler herhalde birazdan." Kafasını sallayarak Yusuf'u kucağından indirdi. "Ben çıkayım o zaman. Rahat oturun." Düşünceli oluşu en sevdiğim özelliğiydi sanırım. "Yabancı değiller ki, sen de kahvaltını yap. Sonra gidersin." Kıvrılan dudaklarıyla yanıma gelerek yanağımı öptü. "Yerim ben şirkette güzelim. Dikkat et, yorulma." Düşen yüzümle kafamı salladığımda oğlunu da öpüp çıkmıştı. E adam aç gitti, iyi mi...
"Düşürmeyin yüzünüzü hemen. Emir Asaf Bey mutlaka yer." Gülümseyerek konuşan Emine ablaya döndüm. "İçime sinmedi ama böyle. Hep Anıl yüzünden!" Aklıma gelenle Anıl'ı aradım. Bir süre sonra açılmıştı telefon. "Efendim yenge?"
"Bana bak Anıl! Hemen şirkete gidip kocamın güzel bir kahvaltı ettiğinden emin oluyorsun!" Gelen gülme sesi sonrası konuştu. "Gidicem zaten de noldu? Kocanla kavga mı ettin kız? Küstürdün mü adamı?"
"Anıl vallahi parçalarım seni! Neyim ben son koca kaçırıcı falan mı?!"
"Tamam tamam kızma. Gerçekten niye evde etmedi kahvaltısını beyimiz?"
![](https://img.wattpad.com/cover/323083015-288-k953401.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bî- misâl Hayat
ChickLit(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer vermek istemeyen Emir Asaf Dağlı. Peki ya iki sene sonra ikisinden bir parça olan Yusuf sayesinde yenid...