30. Bölüm

20.2K 1K 43
                                    

"Asaf gülme!!" Dudaklarını ısırışı daha da sinirlerimi bozarken tekrar ettim. "Gülme be adam! Senin yüzünden geç kaldık resmen Asaf ya!" Kaşları kalkarak bana döndü. "Allah Allah. Niye benim yüzümden?"

"Niye uyandırmıyorsun sabah?!"

"E yavrum düşünceli bir koca olarak, gece karımı çok yordum bu yüzden uyusun dedim. Kötü mü ettim?" Neredeyse kahkaha atacak gibi duran Emir Asaf'ı boğma isteği, çık aklımdan!

Hızla giyinirken bir yandan da söylenmeye devam ettim. "İnsanlara da öyle de tamam mı Emir Asaf?" Kapıya yaslanmış beni beklerken göz kırptı. "Karım istiyorsa söylerim tabii karıcım." Çığlık atacak raddeye gelerek ona döndüğümde yaslandığı kapıdan ayrılarak yanıma geldi. Bir eli yanağımı bulup boşta kalan yanağımı ise öpmüştü. "Yerim senin sinirini. Tamam uğraşmıyorum daha fazla, sen hazırlan ben de Yusuf hazır mı bakayım." Odadan çıktığında ben de hazırlanmaya devam ettim. Aceleden nasıl olduğumu bilmezken çantamı alarak odadan çıktım.

Baba oğul hazır bir şekilde aşağıda bekliyorlardı. "Anne atlaya gidiyoyuzz!" Neşeli hali beni de gülümsetirken yanlarına vardım. "Evet birtanem."

"Hadi hazırsan çıkalım." Asaf'a kafamı salladığımda birlikte evden çıkmıştık. Bizim eve çok da uzak olmayan çiftliğe kısa sürede varmıştık. Asaf arka tarafa geçip Yusuf'u indirirken ben de inmiştim. Uzakta oturan topluluğu gördüğümde utanma duygusu yine sarmıştı bedenimi. Herkesi çağırıp en son biz gelmiştik resmen!

Yanlarına vardığımızda Yusuf Yaman amcasına koşarken, İpek de bana söyleniyordu. "Gelmeseydiniz çiçeğim?" Mahçupça yüzüne baktım. "Hamilelik yüzünden uyuyakalmışım. Emir Asaf da kaldırmamış." Emir Asaf suçu hamileliğe atışıma alttan alttan gülerek diğerleriyle selamlaştı. "Hoş geldiniz kızım." Sesini duyduğum Feride anneme gülümsedim. "Hoş bulduk anne. Kusura bakmayın lütfen geciktik."

"Olsun birtanem, gel hadi ayakta kaldın." Gösterdiği yer Mine hanımın yanıydı. Göz göze geldiğimizde beklentiyle bakıyordu. Daha fazla ayakta kalmayarak oturdum. Bir yanımda o, diğer yanımda ise İpek vardı. "Aman anca atlaya binelim hadii!" Yusuf, kucağında olduğu Yaman'ın yanağını çekiştirerek onu ikna etmeye çalışıyordu. "Amcasının yakışıklısı bir bıraksan yüzümü götürcem zaten. Var mı gelen?" Bize döndüğünde ilk olarak Emir Asaf kalkmıştı. "Tabi geliyorum. Oğlumu sana emanet eder miyim ben?" Yusuf'u kendi kucağına almıştı bile. Şey, benim oğlum yürüyebiliyor. Farkındasınız değil mi?

"Anne sen de gel."

"Ben biraz otursam, sonra gelsem olur mu birtanem?" Kafasını salladığında peşlerine düşen diğer beylerle birlikte ilerlemişlerdi. Geriye sadece kadınlar olarak kalmıştık. "E hadi kızlar siz de gitsenize." Esma hala bize söylerken İpek ve Hilal kalkmıştı bile. Tabii İpek kayınvalidesinin gözüne girmek için her şeyi yapıyordu. Normalde atlardan korkar ve yaklaşamazdı. Önceden Yusuf, ben ve İpek at çiftliğine gittiğimizde hep oturur, bizi izlerdi. "İpek?" Sesimle bana dönmüştü. "Sen? Ata mı bineceksin?"

"Hmm e-evet."

"Emin misin canım?"

"Niye ki? Korkuyor musun İpek?" Hilal'in sorusuna anında kafasını salladı. "Ne alakası var Hilal? Korkmuyorum ben!" Hilal anında kahkaha atmıştı. "Korkma canım, yardım ederim ben sana. Ya da ikizim yardım etse daha iyi olur sanırım..." Sonda sesi muzipçe çıkarken Esma haladan cimciği yemişti bile. "Uğraşma kızımla Hilal!"

"Anne bana zorla görümcelik yaptıracaksın ya!"

"Sus bakayım!" Atışmalarına gülerek ben de kalktım ayağa. "Hadi gidelim bakalım."

Bî- misâl HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin