Yukarı eklediğim şarkıyı en az
1 kere baştan sona, sözlerini okuyarak dinlemenizi istiyorum.<3Ares'ten...
Perdeden sızan güneş ışığıyla yine sabahladığımı anladım. Yapamıyordum, uyuyamıyordum.
Uyusam kabus görüyordum, uyumasam ayrı kabus.
Hissediyordum, geliyordu.
Bana yaptıklarının hesabını vereceği gün çok yakındı, geliyordu ve ben artık kendimi durdurmak istemiyordum.
Saate baktım. Vay canına, saat 09.30'u gösteriyordu ve ben günün aydınlandığını yeni fark ediyordum.
Yataktan kalktım ve kendime gelmek için duşa girdim. Buz gibi su tenime değdiğinde nefesim kesildi. Binlerce iğne aynı anda vücuduma batırılıyormuş gibi hissettim.
Ama bir süre sonra alıştım.
Kendime geldiğimde duştan çıktım. Üstümü giyinip aşağı indim.Hizmetçiler kahvaltıyı hazırlıyorlardı. Yanlarında kahvemi hazırladım ve hazır olunca salona geçtim.
Sade kahvemi yudumlarken Alev'le olan kahve kavgamızı hatırlayıp güldüm. Sahiden benim onu etkilemek için katıldığım yarışa son anda katılmış ve beni yenip etkileyen kişi o olmuştu. Bu tüm planlarımı bozmuştu ve onu etkilemek için farklı bir plana ihtiyacım vardı. Ben de bu planı onu öperek gerçekleştirmiştim.
Ona karşı yaptığım çoğu şey sahteydi, ama bazen o da gerçekten beni etkisi altına alıyordu ve kendimi onda kaybediyordum. Bu ilk öpücüğümüz, gerçek bir dövüş alıştırması yapacağımız gün onu ilk okşadığım zaman gibi hissettirmişti. Huzurluydu. Bana kendimi iyi hissettiriyordu. Keşke, diye geçirdim içimden. Keşke ben normal biri olsaydım ya da sen de normal biri olmasaydın. Belki bir şansımız olabilirdi. Keşke başka bir şekilde tanışsaydık.
Başka bir evrende, Alev.
Başka bir evrende daha da güzel bir halin varsa en güzel halinle buluşuruz.Onu öldürmek zorunda olmam çok koyuyordu. Beni böyle işlere bulaştırdığı için ondan nefret ediyordum. Yüzleşme günü geliyordu ve bu günün onun için hiç iyi olacağını düşünmüyordum. Ama artık olan olmuştu ve Alev'e kıyamayıp Ateş'i öldürerek kendime işkence ettirmek gibi bir niyetim yoktu.
İkisinden birini öldürmek zorundaydım.
Eğer ikisini de öldüremezsem beni öldürürlerdi.
Eğer Alev'i öldürürsem bana hiçbir şey olmayacaktı.
Eğer Ateş'i öldürürsem de ihanet etme kısmını tam yapamadığımdan bana işkence çektirirlerdi.
O adam zorla beni bu işe soktuğunda ilk görevimde o kızı öldüremedim.
İlk görevim olduğundan beni öldürmediler ama ölümle burun buruna getirdiler. İkinci görevimde de onu öldürmüştüm ama tam anlamıyla yerine getirememiştim.
Bu yüzden bana işkence etmişlerdi.
O zaman sadece görevimi yapmam gerektiğini anlamıştım. Kendimi öldürtmek ya da acı çekmek gibi bir niyetim yoktu, bu yüzden görevimi yerine getirmek zorundaydım.
Çok acı çekmiştim, çok.
Geçmişim, kötü sonla biten bir kitabın son sayfalarıyla doluydu.
Ama böyle olmasını ben istememiştim.Kahvemden bir yudum daha aldım.
Duygularımı işime karıştırmamam gerektiğini o kızla öğrenmiştim.
Alev'in benden etkilendiğini biliyordum. Bu yüzden sadece 1 ay daha onu etkileyecek hareketler yapacaktım ve bana en çok güvendiği zamanda onu öldürecektim.
Ne kadar güzel, zeki ve etkileyici olduğunu umursamadan hem de.Telefonumun çalmasıyla Alev'le ilgili düşüncelerimden ayrıldım.
Lanet olsun, sabah sabah telefonumda yazmasını en istemediğim numarayı görmek en boktan şeylerden biriydi!
Arayan, bana görev veren adamlardan biriydi. Sıkıntıyla soludum ve telefonu açtım.
"Uzun zamandır beni rahatsız etmiyordunuz, bir yerde öldünüz sandım ve çok sevinmiştim halbuki."
diye açtım telefonu.
"Bana terbiyesizlik yapamazsın! Şimdi kes o sesini de beni dinle!"
"Ne var? Söyle de kapat şu telefonu!"
"Araba yarışında yaptığın şey de ne? Duygularını işine karıştırmamayı öğrendin sanıyordum!"
"Evet, bana sevdiğim kadını öldürterek en acı şekilde öğretmiştiniz zaten! Siz demiyor musunuz kızı etkile diye? Benden etkilendiğine eminim. Bir ay sonra zaten mezun olacaklar, o zamana kadar işimi bitirmiş olurum zaten."
"Aferin, Sert Çocuk." dedi Alev'i taklit ederek. Öldürülecekler listemde ikinci sırada olduğunu bildiği halde, ve bunu yapabileceğimi bildiği halde neden hala benimle uğraştığını anlayamıyordum. Beni pek ciddiye almıyordu ama beni ciddiye alması gerektiğini ona en acı ama etkili şekilde anlatacaktım.
"Sana kaç defadır bana bu görevi vermen için kim seni kullandı diye soruyorum. Neden cevap vermiyorsun?"
"Çünkü kim olduğunu bilinmesini istemiyor. Ama şöyle diyeyim, Ateş'le yaşıt bir kız. Bunu yapması için geçerli sebepleri var. Üzgünüm ki,
prensesim dediğin kız sandığın kadar prenses bir kız değil."
Sinirlendim ve telefonu yüzüne kapattım. Başka ülkede bile peşimi bırakmıyorlardı. Alev prenses değil de ne demek? Kendisi de bana prenses olmadığını söylüyordu zaten. Ama o benim prensesimdi, ve en sonunda o da öldürdüğüm kadınların arasında kaybolacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes Kesici
AksiTürkiye'nin en iyi suikastçisine bir kızın önce güvenini kazanması, sonra ihanet ederek öldürmesi görev verilir. Fakat nerden bilecekti ki, öldürmeye çalışacağı kızın Almanya'nın en güçlü katili olduğunu? Suikastçı, katili tanıdıktan sonra ona ihane...