13. Bölüm - Sevmemeliyiz

20 6 18
                                    

Yavaşça uyandım. Gözlerimi açmak istesem de yoğun bir halsizlik vardı üzerimde. Uzun bir süre yatakta kaldım. Nihayet kendimde gözlerimi açma gücü bulduğumda kırpıştırarak açtım. Gözlerimi açmamla şok olmam bir oldu. Daha önce hiç bulunmadığım bir odadaydım. Sonra bir anda dün yaşadıklarım aklıma geldi. Neredeyse bana şehri turlattırmıştı. Bana yetişmiyordu ama gözden kaybetmiyordu da. En sonunda yaramdan dolayı daha fazla dayanamamış ve bayılmıştım. Peki ya şimdi neredeydim?

Ayağa kalkmak için yorganı açtığımda dün giydiğim kıyafetlerimin üzerimde olmadığını gördüm. Ayrıca yarama pansuman yapılmıştı. Daha da endişelenip meraklanarak yataktan kalktım. Kapıyı açarak koridora çıktım. Koridor tanıdıktı sanki ama daha önce görmemiştim burayı. Yavaşça aşağı kata indim. Evet, burayı tanımıştım. Burası Ares'in eviydi. Bir alt kata daha inerek mutfağa gittim. Mutfağa girdiğimde Ares'in kurulmuş kahvaltı masasında oturmuş kahvaltı ettiğini gördüm. Gözünü bana çevirmeden, "Kahvaltı et." dedi. Neydi bu şimdi? "Emir vermezsen sevinirim." dedim. Bana kötü bir bakış attı. Sonra olduğumuz durumu hatırlayarak çenemi kapatmamın en mantıklısı olduğunu anladım. Onun karşısına oturarak kendi tabağıma birkaç bir şey aldım ve ben de kahvaltı etmeye başladım. O bana bakmazken ben onun yüzünü inceliyordum. Tüm gece uyumamış gibi gözleri şişmişti. Tabii ya! Benim yarama pansuman yapmış, vücudumu temizlemiş ve üstümü değiştirmişti! "Bana bakmayı bırak ve hızlıca karnını doyur." dedi. Alışık olmadığım bir utançla yemeğimi yemeğe başladım. Bu beni mutlu etmemiş değildi.

Önce kendisi doydu ve masadan kalktı. Yüzüme bile bakmamıştı. "Hazırlan, Bira Tepesi'ne gideceğiz." dedi ve yukarı çıktı. Bir iki lokma daha yedikten sonra ben de masadan kalktım. Hizmetlilerden birine masayı toplamasını söyledikten sonra yukarı çıktım. Odama girdiğimde yatağımın üzerinde iki parça kıyafetin olduğunu gördüm. Ares benim için bırakmış olmalıydı. İnce bir sweatshirt ve tayt vardı. Onları giydim. Aynaya baktığımda yüzümün sararmış olduğunu gördüm. Makyaj yapmak istesem de makyaj malzemelerim yoktu. Makyajsız kendimi eksik hissediyordum ama mayajsız da harika göründüğümü biliyordum. Bir alt kata indim ve Ares'in odasının önünde durdum. Kapıyı çalıp içeri girdim.

Odasında siyah renk baskındı ve odanın kasvetli bir hava Başını eline yaslayarak düşünceli bir şekilde koltuğunda oturuyordu. Başını kaldırdı ve yorgun gözlerle bana baktı. Gece uyumamış olduğu anlaşılıyordu. "Ben hazırım." dedim alçak bir sesle. "Tamam, geliyorum. İn sen aşağı." dedi soğukça. "Tamam. Ama önce senden bir şey isteyebilir miyim?" diye sordum. İç çekerek "Ne istiyorsun?" dedi kızgınca. "Ateş beni merak etmiştir. Telefonum onlarda kaldığı için arayamıyorum. Senin telefonundan arayabilir miyim?" diye sordum. "Numarasını ezbere biliyor mu-" diyecekken aklına bir şey gelmiş gibi sustu ve telefonunu cebinden çıkararak bana uzattı. Sırıtarak telefonu cebime attım. Hafızamı unutmuştu.

Telefonu alıp dışarı çıktım. Aşağı inen merdivenlerin başında durdum ve korkuluğa yaslanarak telefonu elime aldım. Daha önce onun şifresini gördüğümden şimdi de telefonu rahatlıkla açtım. Ateş'in numarasını tuşladım ve aramaya bastım. Telefonu kulağıma koydum ve açmasını bekledim. 4. çalışta açmıştı. "Alo." dedi yorgunca. Kısık bir sesle "Ateş." dedim. "Alev?" dedi hemen. "Evet, benim. Seni Ares'in telefonundan arıyorum." dedim. Arkadan kısık sesle, "Fick deine Mutter. (Alm. Ananı si*)" dediğini duydum. "Öğrendi mi?" diye sordu. "Evet. Şimdi beni daha önce de gittiğimiz bir yere götürecek ve büyük ihtimalle her şeyi anlattıracak." dediğimde arkadan onun sesini duydum. "Evet, aynen öyle yapacağım. Zeki kız." dedi ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı. O sırada Ateş telefonda bağırıyordu. "Hayır! Asla olamaz! Öğrenemez! Öğrenmemesi gerekiyor!" Sözünü bıçak gibi keserek "Çoktan öğrendi. Yapamadık. Yapamadım, saklayamadım. Hem ne bekliyorduk zaten, benim gibi bir seri katilin normal bir ilişkisi olacağını mı? Önünde sonunda öğrenecekti zaten." dedim. Sonrası uzun bir sessizlikti.
"Ben kapatıyorum, gidiyoruz." dedim ve telefonu yüzüne kapattım.

Nefes KesiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin