6. Bölüm - Aria

35 10 17
                                    

Yavaşça uyandım. Uyandım uyanmasına da, bedenim kalkmayı reddediyordu. Gözlerimi bile açacak halim yoktu. Dün çok yorulmuştum.
Kendimi zorlayarak saate baktım. Dijital saatte koca koca 11.26 yazıyordu. Kalkmama gerek olmadığını düşünerek yatakta uzanmaya devam ettim.

Kısa süre sonra içeriden sesler gelmeye başladı.
Birisi evin içinde geziyordu.
Sessizce yatağımdan kalktım ve yatağın bölmesini açtım. İçinden küçük silahımı çıkardım. Neyse ki mermisi vardı. Susturucuyu taktım ve silahı ateş etmeye uygun hale getirdim. Odamın kapısı koridora çıkıyordu. Yavaşça odamdan dışarı çıktım ve salon ve mutfağı bir olan odaya doğru yürüdüm. Birisi mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu.
Yavaşça kapının eşiğine geldim. Sonra içerideki kişi de kapının olduğu tarafa doğru geldi. Ben kapının yanında duruyordum ve o da buraya geliyordu. Önüme çıktığı an tetiğe basacak ve onu öldürecektim. Adımları yaklaştı ve kapıdan çıktı. Çıktığı gibi silahımı ona doğrulttum.
Tam tetiğe basıyordum ki yanlış alarm olduğunu anladım.
"Scheiße! (Alm. Hassiktir)" diye bağırdı ve silahı tutan elime yumruk attı. Duraksadığım için bunu yapabilmişti. Evet, o Ateş'ti.
"Bu saatte ayakta ne yapıyorsun!" biye bağırdım.
"Saat 11 buçuk ve 12'de dersim var salak!" diye bağırdı. Sakinleşmeye çalıştım ve ses tonumu azaltarak konuştum. "Tamam, dersin olduğunu unutmuş olabilirim. Sana silah doğrultmuş da olabilirim. Ama sen hep bu saatte uyuyor oluyorsun nerden bilebilirdim sen olduğunu!" sonlara doğru yine sesim yükseldi.
"Bana yalan söyleme. Sen unutmazsın. Dün sana dersim olduğunu söylemedim o yüzden şu an bunu yaşıyoruz!" diye bağırdı.
Yerdeki silahı aldım ve odama doğru ilerledim."Tamam. Her neyse." dedim.

Odama geçip silahı olduğu yere geri sakladım. Sonra içerden söylenen sesini duydum. "Kadına bak, uyanır uyanmaz eline silah alıyor silah doğrultuyor ya!" Güldüm ve ona seslendim. "Sen silah kullanmayı hiç sevmiyorsun gibi bir de bana konuşuyorsun! Adama bak, kendisine bakmadan ablasına konuşuyor!" dedim sonda onu taklit ederek.
Sonra içeriden gelen gülme seslerini duydum. Uykuya dair bir şey kalmamıştı zaten.

Mutfağa gidip ne yaptığına baktım. Kahvaltı hazırlıyordu. Bu sabah kahve içmeden kahvaltı etmek istedim. "Bana da hazırla." deyip yanağına bir buse kondurdum.
"Sen iste yeter ablacım!" diye bağırdı.
Gülerek odama gittim. Banyoya geçerek yüzümü yıkadım. Sonra banyodan çıktım ve dolabıma gittim. Bugün kısa, siyah ama gündelik bir elbise giydim. Daha benim dersime vardı ama Ateş'in dersine az kalmıştı.
Neyse ki okulumuz evimize yakındı.
"Hadi koş yemek hazır! Az vaktim kaldı!" diye bağırdı Ateş içeriden.
"Geldim!" diye bağırdım.
Salonun mutfak kısmındaki kahvaltı masasını gördüm. "Ellerine sağlık bebeğim!" dedim masaya otururken.
Güzel bir kahvaltı ettik. Bir süre sonra Ateş doydu ve masadan hızla kalktı. Odasına gidip tahminimce önce banyosuna girdi ve çantasını alıp geri geldi. Yanıma gelip yanağımı öptü ve,
"Arabayı alabilir miyim en sevdiğim ablacığım!" diye bağırdı. Güldüm. "Başka ablan varmış gibi." dedim sonra devam ettim. "Tamam al, ben yürürüm." Gülerek, "O zaman okulda görüşürüz!" dedi ve araba anahtarlarını alıp çıktı.

Ben de doyunca masayı topladım. Bulaşıkları bulaşık makinesine dizdim ve kahvaltıdan önce içmediğim kahvemi şimdi içmeye karar verdim. Kahve makinesinde mocha düğmesine bastım ve favorim olan parlak beyaz kupa bardağımı makinenin bardak kısmına koydum. Kahveyi sütsüz veya şekersiz içemiyordum. Çikolatayı çok seven biri olarak da mocha, en sevdiğim kahve çeşidiydi.

Kahvem olunca da alıp salonun en sevdiğim yerine, tüm Berlin ayaklarımın altında gibi hissettiğim kısma geçtim. Saat 13.28 olmuştu bile.Telefonumu alıp Reiner'i, yani Yaşatanımı aradım. Telefonu açtığı gibi, "Yeni eğlence var mı?" diye sordum ve kahvemden bir yudum aldım. Burnundan güldü ve,
"Sen istersin de eğlence olmaz mı?" dedi. Ben de güldüm. Sonra devam etti. "Aslında ben de seni arayacaktım yeni görev vermek için." dedi.
"Güzel. Görev ne?" diye sordum.
"Şöyle ki, bu sefer öldüreceğin kişi meslekdaşın sayılır. Adam 3 kadını tecavüz etmiş, sonrasında da onları öldürmüş. Neden haberlere çıkmamış veya polisler peşine düşmemiş bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, o da ölmesi gerektiği. Kabul ettiğini varsayıyorum." dedi.
"Evet, kabul ediyorum. Ne kadar iğrenç pislik bir herif ya adama bak!" diye bağırdım. Çok öfkelenmiştim.
Sonra devam ettim. "Ben uzaktan öldürmek istemiyorum bunu. Tek tek çizik ata ata, bıçakla öldüreceğim. Ölmesi için yalvarana kadar acı çektireceğim. O öldürdüğü 3 kadın için onu ölmek için yalvarır hale getireceğim." dedim sakin ama tehlikeli bir ses tonuyla. Sonra ben kahvemden bir yudum daha alırken konuşmaya başladı.
"Sen bilirsin. Nasıl öldürmek istersen. Dikkat et sana zarar vermesin diyeceğim de, verebileceğini sanmıyorum zaten. Ama eğer o hale getirmek istiyorsan bizim mahzene getir onu. Adamlar da seninle gelsin. Bayıltarak oraya taşırsınız, sonra sen istediğini yaparsın." dedi.
"Evet, ben de öyle düşündüm. O zaman bu gece zevk verecek desene!"
Sonra burnundan güldü.
"İnsanların acı çekmesinden zevk almanın sadistlik olduğunu ve sadistliğin psikolojik bir rahatsızlık olduğunu hatırlatmama gerek var mı?" diye sordu.
"Boşver sen orayı. Hadi bana adamı ve konumu at. Parayı halledersin." dedim. "Tamam." deyince telefonu kapattım. Bir yudum daha aldım ve kısa süre sonra adamın fotoğrafı ve akşama olacağı konum geldi.

Nefes KesiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin