Sevinçten çılgına gönmek üzereydim. Son senemde kendimi denemek için girdiğim bursluluk sınavından tam burs almaya hakkazanmıştı.
Semender Koleji okulda ilk 10. Sıraya giren öğrencilerine özel üniverstelerinde okuma imkanı veya geri ödemesiz burs veriyordu.
Belki şansım iyi gider diye girdiğim sınavdan başarısız olacağım düşüncesiyle gelen korku yerini büyük bir heyecana bıraktı.
Yol boyunca kıpır kıpırdım. Otobüsten indiğimde hiç vakit kaybetmeden okula yürüdüm. Yüzümde normal bir ifade olduğundan emin olarak kolej binasına girdim. Ders çoktan başlamıştı.
Sınıfımı biliyordum. Okulla konuşmuştum. Gerçi önce müdür yardımcısının odasına gitmem gerekiyordu. Hızlı adımlarla Müdür yardımcısının odasının önüne gelip kapıyı çaldım.
"Gel." diyen ses benimle telefonda konuşan kişinin sesine benziyordu.
İçeri girdiğimde "Yeni gelen burslu öğrencisin değil mi?" diye sordu.
"Evet. Bir ay önce konuşmuştuk. Okulun ilk günü yanıma gel demiştiniz." dediğimde oturduğu sandalyeden kalkıp yanıma geldi.
"Hatırlıyorum. Seni kuralları anlatmak için çağırdım." dediğinde şaşırdım. Üç senedir lise okuyorum dahası on bir senedir okula gidiyorum. Bu zamana kadar kualları öğrenmişimdir herhalde.
"Okulumuz modern bir eğitim merkezidir. Semender kolejini diğer kolejlerden ayıran şey okulun kurallarıdır." diyerek odadan çıktı bende peşinden çıktım.
"Öğrencilerimizi tam manasıyla gerçek hayata hazırlıyoruz. Okulda kıyafet vb. kurallar diğer okullarınkinden farklı. Öğrencilerimizin sorunlarını kendi başlarına çözebilmesini esas alırız. Bu yüzden burdayken önceliğin sorunu kendi başına çözmeye çalışmak olmalıdır. Telefon kullanımı ilk dönemin ilk sınavları bitinceye kadar serbestir. 80 puanın altında kalan öğrencilerin hakları kısıtlanır. Okulda genel bir deneme sınavı olur her ay. Ara tatili başlamadan önce bir deneme daha olur. Denemeden ilk 20' nin altındaki öğrencilerin hakları kısıtlanır. Okula telefon getiremezler, okul üniformasının dışına çıkamazlar, okula dışardan kırtasiye malzemesi dışında hiç bir şey sokamazlar. Başarı durumunla okuldaki özgürlüğün doğru orantılı. Anlaşıldı mı?"
"Evet. Anladım." dediğimde sınıfımın önüne gelmiştik.
İçeri girdik hocayla kısa bir diyaloğun ardından sınıftan çıktı.
"Merhaba ben 12/C' nin sınıf öğretmeniyim. Kendini tanıt ve boş bir yere geç." dediğinde sınıfa döndüm.
"Adım İzem. İzem güçlü. Gaziosmanpaşa anadolu lisesinden geliyorum." dedim ve boş bir yere geçtim.
Duvar kenarı sondan üçüncü sıra boştu oraya oturduğumda hoca "Evet gençler serbestsiniz ben öğretmenler odasında olacağım. Üniveste sınavı için konuşmak istediğinizde gelirsiniz. Dersinizin öğretmeni ikinci der gelicek." diyip sınıftan çıktı.
Sınıftakiler kendi aralarında fısıldaşırken bende çantamdan kitabımı ve gözlüğümü çıkarıp okumaya başladım. 4 numara bozuk gözüm normal yaşantımda pek rahatsız etmesede kitap okurken başımı ağrıtıyordu. Odaklanıp Sharlock Homles okumaya kaldığım yerden devam ettim.
O sırada birinin yanıma geldiğini fark edip gözlerimi kitaptan ayırdım. En sinir olduğum şeydi bu.
Saçlarının bir kısmını maviye boyamış, buğda tenli, kahverengi gözlü bir kız tepemde dikiliyordu.
"Oraya oturmak istediğine emin misin?" diye sordu. Ne saçma bir soruydu bu.
"Evet eminim. Gözüm bozuk daha arkaya gidersem tahtayı net görmek zorlaşıyor." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınırları Zorlama(gxg)
Novela JuvenilSon senesinde bir koleje burs kazanan İzem ile okulun sıkıntılı öğrencisi Deniz' in sorunlu ilişkisi