Beni orda o şekilde bırakıp gitmesinin üstünden geçen zamanda Deniz ile arama sırt çantamı koydum.
Hafta sonu gelmişti.
Hafta bitene kadar ne o tek kelime etti, ne de ben. Yüzüne bile bakmadım. Büyük ihtimal Ebrar konuştuklarımızı gidip yetiştirmişti.
Bu konuda kızgın değildim. Sır değildi konuştuklarımız. Takıldığım nokta tükürdüğümü yalamış olmamdı. Lezbiyen olduğumu düşünmüyordum fakat dokunuşlarından inanılmaz etkilenmiştim.
Yatağımdan kalkıp evdeki odaları dolaştım. Kimse yoktu. Elime telefonumu alıp lavaboya girdim.
Dişlerimi fırçalarken annemi aradım. Çalıyor... Çalıyor... Aradığınız numara şuanda telefona cevap veremiyor! Telefonu kapatıp derin bir nefes aldım.
Banyodaki işimi halledip kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Yediklerimi kaldırıp evi bir güzel temizledim. Her yer ter temiz olmuştu.
Güzel bir duş alıp üzerime geçen ay aldığım altı siyah, üstü kırmızı renk olan eşofman takımını giyip biraz ders çalışmaya başladım.
Saat nerdeyse üç' e gelirken biraz dinlenmek için çalışma masasından kalktım. Bu kez babamı aradım ve anında meşgule verdi.
Hiç daha önce bana söylemeden ortadan kaybolmamışlardı. Her geçen gün benimle daha az iletişime geçseler de banka hesabıma aylık yatan para miktarı o kadar artıyordu.
Elimde meyve suyu dolu bardakla salona girdim. Koltuğa oturup kanalları dolaşmaya başladım. Yalan Dünya dizisini tekrar oynatan bir kanalda durdum.
Boş boş takılırken kapının çalmasıyla heyecanla yerimden kalktım. Gideceklerini haber vermek için geldiler kesin.
Kapıyı açmamla düş kırıklığına uğramam eş zamanlıydı. Deniz gelmişti. Gözlerindeki bakışı çözemedim.
"Deniz?" dedim. Sesimi düz tutmaya çalışsam da üzgün olduğum anlaşılıyordu. "Beni içeri davet etmeyecek misin İzem?" dedi.
Konuşmaya geldiği belliydi. Bahane uydurup yollayacak enerjim yoktu.
"Ayakkabılarını çıkartıp gir." dedim sadece. Dediğimi yapıp içeri girdi. Onu oturma odasına yönlendirdim ve üçlü koltuğa oturtdum.
"Adersimi nerden buldun?" dedim üçlü koltuğun çaprazındaki ikili koltuğa otururken.
"Gelmeyecek olursam haber veririm demiştin. Neden haber vermedin?" dediğinde sinirle güldüm.
"Sence neden amk delisi? Resmen beni taciz ettin. Değil seninle haberleşmek, yüzünü dahi görmek istemiyorum." dediğimde yerinden kalkıp yanıma oturdu.
"Sorun sana izinsiz dokunmam mı, yoksa lezbiyen olmadığını söylemene ramen zevk almış olman mı? Hayır deseydin dururdum. Karşı koymadın." dediğinde kan beynime sıçradı.
Öfkeyel ayağa kalkıp "Bu senin yaptığın şeyin yanlış olmadığını göstermez! Sevgili veya evli dahi olsak bana kafana estiğince dokunamazsın!" sona doğru sesim hafif yükselmişti.
Ayağa kalkıp karşıma geçti. Elini kaldırıp koluma koymadan önce yüzüme baktı. Geri çekilmediğimi görünce bir elini koluma bir elini yanağıma koydu.
"Haklısın." dedi. Biraz şaşırmıştım. Yavaşca yanağımı okşarken başını yüzüme yaklaştırdı. "İzin ver telafi edeyim." dediğinda başımı başka tarafa çevirip eydim.
"Neden?" diyebildim sadece.
"Seni tanımak istiyorum çünkü." dediği şeye güldüm. "Hayır istemezsin." diye karşılık verdim.
"Bir birimize zaman tanıyalım. Sana istemediğin hiç bir şeyi yapmam. Söz veriyorum." derken kolumdaki eliyle yüzümü kendine çevirdi.
"Söz vermen bir şey değiştirmez! Sana güvenemem. Hem bir daha olursa seni magazine verip rezil ederim." dediğimde kahkaha attı.
Hakkında araştırma yapmıştım. Deniz' in ailesi ciddi anlamda önemli insanlardı. Babası köklü bir avukatlık bürosu vardı. Annesi ise silah üretimi yapan bir kaç firmada ciddi miktarda hisseye sahip bir CEO olduğunu öğrendiğimde inanılmaz şaşırmıştım.
Beni incitirse onu "Sapık lezbiyen" diye magazine vermeyi düşünüyordum. Kimse duymasabile ailesinin kulağına gitmesi onu pişman edicektir kesinlikle.
"Söyle bana güvenini nasıl tekrar kazanırım?" dediğinde ondan uzaklaştım.
"Tekrar? Sana hiç güvenmedim ki ben. Sadece sıra arkadaşımsın diye sana karşı tedbirli değildim. Hem güven bir aynadır. Kırılan bir ayna asla eskisi gibi olmaz Deniz!" dediğimde gözlerini bir anlığına sıkıca kapatıp açtı.
"Sana eski haline getirebileceğimi söylesem."
"Boşuna uğraşma. Vaktini başka şeylere harca!" diye yakındığımda elini çeneme koyup baş parmağıyla alt dudağımı okşadı.
"Vaktimi sana harcamak daha keyifli." dediğinde kendimi tuhaf hissetim.
"Nedenini biliyorum. Seninle ilgili şeyler hoşuma gidiyor." koltuğa oturup beni yanına çekti.
"Bence biz baştan başlamalıyız. En baştan... Ya da o gün olanlar hiç yaşanmamış gibi yapalım. Tabi istersen sen o gün yaptığım şey için beni azarlamaya devam et. Ne dersin?"
Dediğinde bir aklımı çelmişti. İnsanları azarlamaktan pek hoşlanmazdım ama onu azarlamak ve yaptığı şey için cezalandırma fikri çok hoşuma gitmişti.
Kendimden hiç beklenmeyen bir hareket yaptım ve "Ceza da veririm." dedim kesin bir dilde. Bu oyunu sadece kendisnini oynaya bildiğini sanıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınırları Zorlama(gxg)
Ficção AdolescenteSon senesinde bir koleje burs kazanan İzem ile okulun sıkıntılı öğrencisi Deniz' in sorunlu ilişkisi