195 32 15
                                    

"Ama şimdi cinayetten konuşalım," dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ama şimdi cinayetten konuşalım," dedi. "Tipik şiddet olayı, polisli hırsızlı, sıradan bir cinayet."

"Kimmiş?"

"Genç biri. Genç bir kız. Muhtemelen varlıklı bir aileden geliyor. Cesedini kısa süre önce Seul Golf Klübü'nde buldular."

"Şu ana kadar iyi gidiyor," dedim. "Başka ne biliyorsun?"

"Az. Şu çocuk kaçırma olayını ertelediğimizde bana bir iyilik borçlu olduğunu söyleyen cinayet masası polisini hatırlıyor musun? İşte o aradı. Olay yerine bir ekip göndermiş ve elinde fazla bilgi yokmuş ,sadece yeri ve genç bir kız olduğunu söyledi. İyi bir hikaye çıka bilir. Bana olan borcunu kolay kolay ödrmesine izin vermeyeceğim."

"Tecavüz var mı?"

"Bilmiyorum. Yanına bir fotoğrafçı alıp olay yerine gitsen? Bir şeyler öğrenince beni ararsın."

"Tamam." dedim. Ayağa kalktım, masamdaki yığının arasından bir not defteri aldım ve fotoğraf departmanına yöneldim.

Kim Mingyu tek eli direksiyonda, diğeriyle sabah trafiğini göstererek kocaman arabasıyla köşeleri rahatça dönüyordu. Sokaktakilerin çoğu plaja giden gençlerdi. Biz ters yönden gidiyorduk ve hızımızdan arabalarında bekleyen insanların yüzlerini seçemiyordum. Fotoğrafçının sesi bir homurtu gibi geliyordu ve eskiden ilgilendiği bir başka cinayet vakasından bahsediyordu. Sesi alçaktı, motor hem de açılmış klimanın uğultusundan pek duyulmuyordu. Ama çok konuştuğu kesindi. Mingyunun bir ara tek eli direksiyonda, diğeriyle makinesine film koyuşunu izledim. "Bir keresinde 4. Otoyolda yüz elliyle gidiyorduk. Bir grup genç, araba çalmışlardı, bizde bunları kovalamaya başlamıştık. Otoyol poliside bende çığlık atıyorduk! Korkacak zaman yoktu." Kahkaha attı. Fotoğrafçı olarak sanırım Kim Mingyunu seçmemeliydim.

"İşte," dedi Mingyu heyecenla.

İleri baktım ve güneşin altında işıkları parlayan, yol kenarında gelişigüzel park edilmiş beş altı tane polis aracı gördüm. Bir kaç metre ötedeki malikanenin önündeki çimenlik alanda meraklı bir kalabalık toplanmıştı. Adli tabibin sarı arabasını ve olay yeri inceleme teknisyenlerinin yeşil beyaz panelvanı gördüm. Arabayı ilk polis arabasının arkasına çektik. "Vay canına sanırım buraya ilk biz geldik. Görünürde hiç televizyon kamerası yok." Mingyu fotoğraf makinelerinden birini boynuna asmış, diğerininde son ayarlarını yapıyordu. "Hadi gidelim," dedi, "her şeyin üstü örtülmeden yetişelim." Arabadan inip hızla çalılara koşturdu. Bir kaç metre öteden yarı koşar adım onu takip ettim.

On üçüncü golf sahasında üniformalı bir polis memuru "Durun!" diyerek bizi durdurdu. Yanımıza gelip, "Yeterince yaklaştınız," dedi.

"Buradan fotoğraf çekemem," dedi Mingyu. "Bir az daha yaklaşalım. Merak etme, istemediğin hiç bir şeyi çekmem."

Polis kafasını iki yana salladı. Araya girdim.

"Buranin sorumlusu kim?"

"Dedektif Soonyoung," dedi. "Bir de Dedektif Jihoon. İşleri bitince konuşursunuz. Şimdilik burada bekleyin." Sonra bize arkasını döndü.

sıradaki sensin✧svt✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin