38

49 22 0
                                    

Katilin son konuşmaları yeni bir öfke seline neden oldu; katilin etrafta kolaylıkla dolaşıyor olması şehirdekilerin daha fazla içlerine kapanmalarına yol açtı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Katilin son konuşmaları yeni bir öfke seline neden oldu; katilin etrafta kolaylıkla dolaşıyor olması şehirdekilerin daha fazla içlerine kapanmalarına yol açtı. Sokakta insanlar bir biriyle göz göze gelince hemen bakışlarını kaçırıyordu; mesafeler korunuyordu; içine kapanmak bir rutine dönüşmüştü.

Biriyle temas kurmak tehlikeliymiş gibi bir tedirginlik de vardı. Bir keresinde trafik ışıklarında beklerken yanındaki genç adama kazara sürten bir kadın gördüm. O saniyede ikisi de iki yana kaçtı, kaşlarını çatıp birbirlerine öfkeyle baktılar. Sonra ikisi de aynı yoldan fakat birbirlerini görmezden gelerek caddenin karşısına geçti.

Yazacak haber bitmiyordu. Polisin ordu kayıtlarından 250 kişilik bir isim listesi çıkardığını ve içlerinden hangisinin katil olduğunu bulmak için çalışmalarına devam ettiklerini yazdım. Soonyoung bunu bana anlatırken gülmüştü. "Sanki şehirde
gerçek adını kullanıyordur da..." dedi. "Adam aptal değil."

Akşam gazetesi Post katili bulmak için New York'tan meşhur bir medyum getirdi. Adam cinayetlerin gerçekleştiği yerlere gitti, düşünceli bir tavırla etrafı inceledi, havayı koklayıp güçlü titreşimler aldığını söyledi. Sonra da katilin asla bulunamayacağını ama tuhaf bir kazada öleceğini açıkladı.

Sanırım bu, Post'un beklediği yanıt değildi. Wonwoo haberi gazeteden
koparıp ofisin bülten panosuna astı. Üzerine bir not düştü: "Biz neden daha girişimci hareketler yapamıyoruz?" Ofistekiler bunu görünce gaza geldi. Dalga geçmek için bir sürü saçma öneri ortaya atıldı: Maden arama çubukları, ruh çağırma seansları ve benzeri şeyler. Jeonghan bunları komik bulmuyordu.

Bana katilin yine iki cinayet arasında beni aradığım ve rutinine göre artık birini öldürme zamanının geldiğini hatırlattı.

"O zaman ne yapacaksın?" diye sordu.

"Bilmiyorum," dedim. "Bekleyeceğim, herkes gibi."

Jeonghan kaşlarını çattı. "Beklemekten nefret ediyorum."

"Bu iş böyle. İşin doğası bu."

"Yine de nefret ediyorum," dedi. "Ve bence katil bunu değiştirmek istiyor."

Negatif bir ses çıkardım, bir tür inkar homurtusu. Bunu bir daha konuşmadık ama elbette o yine haklı çıktı.


Soonyoung bir akşam telefon etti ve Wonwoo'yla ikimiz onunla konuşmak için gazeteden çıkıp şehir merkezindeki bara yürüdük. Barda oturuyordu, önünde boş bir içki kadehi vardı.

Kenardaki koltukları işaret etti ve barmeni çağırdı, gözlerini ovuşturdu ve sonra parmaklannı saçlarında gezdirdi. Sesi yorgun ve kısıktı; kadeh, sıvı ve mekandaki diğer yumuşak seslere kanşıyordu. Jihoon'ın nerede olduğunu merak ettim.

"Bu adamdan daha fazla laf almamız lazım," dedi. "Bize üzerinde çalışabileceğimiz bir şeyler gerek." Barmenin önüne koyduğu viskinin çoğunu kafasına dikti. "Bence başladığımızdan daha iyi bir noktada değiliz."

sıradaki sensin✧svt✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin