Son öğrendiklerinden sonra derin nerdeyse sabaha kadar ağladı benimle konuştu onu ilk kez bu halde görüyordu kalbi acıyordu canı yanıyordu
Aşk buydu can yakıyordu ve bu konuda hem benim hem derin'in canı çok yanmıştı sabaha karşı derin kafasını dizime koyup uyuya kaldı saçlarını severken bir yandan düşünüyordum
Niye bunu yapmıştı? Oğuz'un dikkat dağınıklığı tamamen bir yalandan ibaretti derin bir nefes verdim ve telefonumu alıp berke'ye mesaj attım
"Berke gelip beni alır mısın?"yazdım mesajımı anında gördü
"Tamam on beş dakikaya ordayım"yazdı görüldü attım ardında yastık alıp derin'in kafasını dizimden kaldırıp yastığın üzerine koydum ayağa kalktım bir bataniye alıp onun üzerine örttüm ve salondan çıktım babam önemli bir dava için erkenden işe gitmişti odama girdim ve kapımı kapattım dolabımı açtım siyah bol kumaş pantolonumu ve siyah kazağımı giyidim saçlarımı açık bıraktım üzerime siyah uzun paltomu giyidim telefonumu aldım odamdan çıktım kapıyı açtım ve siyah botlarımı giyidim ardından kapıyı kapattım ve hızma aşağı indim dışarı çıktığımda kar hala etkisini gösteriyordu araba'nın orda olduğunu gördüm hızla oraya gittim arabanın kapısını açıp bindim ve geri kapattım berke dikiz aynasından bana baktı
"Naber seda? Nereye gidiyoruz?"dediğinde yüzündeki ciddi ifadeyi bozmadım
"İyiyim berke furkan'ın yanına götür beni"dediğimde şaşkınca bana baktı
"O bira-"
"Berke beni furkan'ın yanına götür"dedim tane tane konuşarak berke bir süre bekledi ardından kafasını salladı ve arabayı çalıştırdı yola koyulduk bakışlarım dışardaydı kar şidettini arttıracaktı belliki
"Oğuz ve derin meselesi yüzünden mi gidiyorsun"dedi camdan gözlerimi ayırmadan
"Evet"dedim net ve tek düzle
"Oğuz sabaha kadar kendini harap etti"dediğinde yumruğumu sıktım ikisinede iyi geleceğini düşündüğü şey onları mahvetmişti
"İyi geleceğini düşündüğü şeye bak"dedim öfkeli bir sesle sonrasında ikimizde konuşmadık yarım saatin sonunda evlerine gelmiştik hızla arabadan indim ve eve doğru yürüdüm berke'de arkamdan geliyordu kapının önünde ki iki koruma beni durduracağı an
"Bırakın geçsin"dedi korumalar tek kelime etmeden kapıyı açtılar geçmeme izin verdi içeri girdim ve hızla yukarı çıktım odasının önüne geldiğimde kapıyı çaldım bir kaç saniye sonra
"Gel"diye furkan'ın sesi duyuldu içeri girdiğimde furkan çalışma masasına oturmuş bir şeylere bakıyordu
"Oğuz bende seni bekliyordum şim-"dedi ve bana baktığında tek kaşını kaldırdı
"Seda? Senin burda ne işin var?"dediğinde gözlerimi devirdim
"Bilmiyormuş gibi davranma buraya geldiğimi ve neden geldiğini gayet iyi biliyorsun?"dedim öfkeli bir sesle furkan gülümsedi ve arkasına yaslandı
"Oğuz ve derin meselesi"dedi ardından ekledi "seda bu konu seni yine ilgilendirmez her şeyi burnunu sokmayı bırak artık"
"Bana diyenede bak ota boka aslın burnunu sen sokuyorsun sanane onların ilişkisinden furkan"dedim ayağa kalktı karşımda durdu
"Oğuz benim korumam ve hepsinden öte benim en yakın arkadaşım derin ile çıktığı bu bir haftada dikkati çok dağınıktı sürekli hata yaptı ve bizim işimizde hataya yer yok "dediğinde ona bir adım yaklaştım
"Her insan hata yapar furkan hatasız insan yok bu dünyada"dedim furkan güldü ve yüzüme yaklaştı
"Duygular insana hata yaptırır seda ve benim hataya da duyguya da yerim yok"dediğinde nefesini yüzümde hiseddiyordum bir adım geriye gittim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORKİDE [TAMAMLANDI]
RomansaAcı neydi tam olarak? Vücudumuzda ki herhangi bir yerimizin morarması veya kızarmasından mı ibaretti? Sadece fiziksel olarak mı acı çekerdik? Tabii ki de hayır İçimizde ki acılar fiziksel acılarımızdan daha çok canımızı yakmaz mıydı oysa? İçimizde...