KK 23 - CAM PARÇALARI

18 4 35
                                    

Medyadaki: Öve öve bitiremediğim arkadaş grubum

Shop için kusura bakmayın

Can'dan 

Ne demek sevgilisi vardı, ne demek Türkiye'ye geliyor? Ben onun için büyücüye bile giderken o ise benimle hiç beni sevmiyormuş gibi yeni bir ilişkisi vardı, ben onun sıradan biri miydim?

Neden?

Gözyaşlarım ister istemez dökülürken canım yanıyordu, hıçkırıklarım daha da artarken canım daha fazla yanıyordu.

İster istemez salondaki bibloyu yere fırlattım. "Neden, ben değil de o?" diye bağırdım ve diğer bir vazoyu attım.

"Hani birlikte olacaktık, hani güzel günlerimiz olacaktı." diye bağırdım.

Her ne kadar Murat'ın sosyal medyasında sevgilisiyle ilgili herhangi bir paylaşım yapmasa da Çağdaş bu bilgiyi verdiği için doğruluk payı yüksekti.

"Demek onu benden daha çok seviyorsun." diyerek açılmamış olan bir viski şişesini alıp yere oturdum.

Bacaklarımı kendime çektim, ağlamaya devam ederken bir yandan da stresten dolayı ellerimin titreyerek şişenin kapağını açtım. 

"Demek onu seviyorsun, demek beni sevmiyorsun." diye mırıldandım.

Viskiden bir yudum alırken bir yandan da yağmurlu olan gökyüzüne bakıyordum, cama vuran yağmur daha da ağlamama sebep oldu; sadece ben ağlamıyordum. Gökyüzü de ağlıyordu.

Kader ağları çoktan örülmüştü, ben ve Murat artık yoktuk; Murat tercihini yapmıştı. İlk arkadaşını seçmişti sonra kalbinin sahibini, bir umut olmasını çok fazla isterdim ama bundan sonra herhangi bir umut belirtisi yoktu.

Yunus Abi kadar azimli değildim, o Bilgin Abi için büyü yaparken gözünü bile kırpmamıştı ya da Ufuk, Ender'e takıntılı olmasına rağmen onun için adımlar atarken ben Murat için herhangi bir atamazdım.

Yapacak gücüm ve yapacak sağlam bir ruhum yoktu, biraz daha boş boş cama baktıktan sonra viskiyi içmeye devam ettim; normal şartlarda günde iki şişe bitirirken şimdi ise üçüncü şişemi içiyordum. 

Acıyla baş etme şeklimi bilmiyordum, ikinci kez Zeliş vakasına hazır değilken şimdi ise o dönemlere gitmiştim; aldatıldığımı ve hiç sevilmemiş hissine tekrardan kapılmıştı. Kime değer versem o hep beni terk ediyordu ve bir şekilde hayatımda bir yara oluşturuyordu, bunlardan biri de Murat olacaktı.

Belki de yaşamaya hak etmiyordum, belki de yaşasam bile asla sevilmeyecek ve önemsenmeyecektim; kim ne derse desin hayatım artık daha da bok gibi olacaktı. Belki de yaşamak ölmekten daha kötüdür.

Bitmek üzere olan şişeme baktım, hızlı bir şekilde yanımdaki komodinin köşesine vurduktan sonra yere saçılan cam parçasını elime aldım; belki de ölmek yaşamaktan daha iyidir.

Cam parçaları kalbim gibiydi ve ruhum çoktan ölmüşken bedenimin sırası gelmiştir belki de, cam parçasını sol bileğimi keserken ufak bir gıdıklanmadan başka bir şey hissetmedim çok fazla; sarhoş olduğum için bedenim acıyı görmezden geliyordu. Beynim bileğimdeki kanı durdurmam gerektiğini haykırsa da bunu önemsemedim, ruhum kadar acıtamazdı bu kesik; ruhumu her geçen kişi keserken sıra bendeydi.

Bu sefer sol elime aldım cam parçasını ve sağ bileğimi kestim, yere uzanarak bileklerimden çıkan kanlara baktım; bedenimin ölümünü izlemek güzeldi.

*****

Çağdaş'tan 

Sarp ve Samet'in konuşmalarından canım sıkıldığı için bu sefer Can'ın evinde bulunan kameraya girdim, odasında yoktu; mutfağa geçeceğim sırada telefondan gelen bildirimden dolayı telefonumu elime aldım. Bu saatte kim bana yazardı ki?

Maya'nın kullanıcı adını görünce istemsizce sırıttım, onunla konuşmak hoşuma gidiyordu.

@mayaoztrk: Ne yapıyorsun?

@kaoskralı: Film izliyorum sen?

@mayaoztrk: Ben de eve gidiyorum, konusu ne?

@kaoskralı: Biraz karmaşık, romantiklikte var aynı zamanda da gizem de var. Biraz da paranormal olaylar da var.

Maya'ya yazdıktan sonra Can'ın mutfağına baktım, orada da yoktu; nereye gitmişti bu adam? Telefon sinyali evindeki baz istasyonunda gözüküyordu, bu sefer salonuna girdiğimde kapının hemen yanında Can'ın yattığını gördüm. Kaşlarım ister istemez çattı, sarhoş olduğu için sızma ihtimali yüksekti ama yerde biriken bir sıvıyı görünce zoomladım. Kusmuk değildi ve yakınlarda kırılmış camlar görünce aklımdaki durum geldi.

Eğer tahminlerim doğruysa asla kendimi affetmezdim, Can umarım düşündüğüm şeyi yapmamışsındır. Hemen Can'ı aramak için rehberimi girdim, Can'ın yerde yatan halini bir yandan da bakıyordum; umarım o sıvı senin kusmuğundur ve sen de çok fazla içtiğin için sızmışsındır.

Can'ın numarasını bulduktan sonra aradım direkt ama Can yerden kalkmadı, herhangi bir tepki vermedi; korku içimi kaplıyordu. Evine gitmem uzun sürebilirdi, o yüzden de tek çarem ambulansı aramaktı; hemen 112'yi aradım.

Telefona çıkan kadına durumu biraz saklayarak Can'ın durumunu anlattım. "Doğru mu anladım? Arkadaşınızın evinde güvenlik kamerası var ve buna erişiminiz var, siz de onu aradınız ama açmayınca bu güvenlik kamerasına baktınız ve görüntülerde de yerde yattığını ve hareket etmediğini gördünüz." dediğinde onayladım.

"Evet, bilgisayar işindeyim; arkadaşımın güvenlik kamerasının erişimini kuvvetlendirmek adına bana vermişti. Arkadaşıma ulaşamayınca güvenlik kamerasına baktım ve yığılmıştı." dedim sakin kalmaya çalışarak.

"Adres verdiğinde ekiplerimiz oraya intikal edecektir, lütfen hatta kalın ve arkadaşınızın uyanıp uyanmadığına dair herhangi bir bilgi vermeyi unutmayın." dediğinde Can'ın adresini söyledim.

İki dakika sessiz kaldık, Can hareketsiz bir şekilde yatıyordu; ölecek miydi arkadaşım?

Camda oluşan mavi kırmızı ışıklarını görünce ister istemez gülümsedim, gelmişlerdi; dayan Can.

"Ekiplerimiz arkadaşınızın evine geldi, birkaç dakika içerisinde girerler." dediğinde onayladım.

Kapıyı görebilmek için holün olduğu kameraya girdim, ışıklar yanmadığı için çok fazla bir şey göremiyordum ama bir dakikanın ardından kapının açılmasıyla birlikte polislerle birlikte sağlık çalışanlarının eve girdiğini gördüm. "Ekiplerimiz eve girdi." dediğinde çok görebilecekmiş gibi başımı salladım.

"Hangi hastaneye gidecekler, ben de gitmek istiyorum." dediğimde kadın hastanenin adını verdi.

Salon kamerasına tekrardan girdiğimde sağlık çalışanlarının Can'a müdahale yaptıklarını gördüm; herhangi bir olumsuz gelişme ağlamama sebep olacaktı ama sağlık çalışanları Can'ı sedyeye koyduğunda içimde oluşan umut gülümsememe sebep oldu.

"Her şey için teşekkür ederim." dedim heyecanla.

"İyi günler beyefendi."

Bilgisayarı kapatıp cüzdan, anahtarlık ve telefonumu aldıktan sonra yağmurluğumu giydim, dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu ve ehliyet almadığım için arabam olmadığı için taksi durağını aradım, evimin adresini söyledikten sonra yavaşça evden çıktım; taksinin gelmesine beş on dakika vardı ve hemen gelmesini istiyordum.

Cebimdeki cüzdandan yüz lira aldıktan sonra merdivenlere yöneldim, Can biraz daha dayan; gruptakileri de telaşa kapılmaması için herhangi bir bilgi de veremiyordum.

Evim villa sitesinde olduğu için biraz dolanabilirdi, bu benimi ilgilendirmiyordu; birkaç dakika daha bekledikten sonra taksinin gelmesiyle birlikte taksiye bindim.

"Aksoy Hastanesi, Bahçeşehir'deki hastanesi."



Kaos Krallığı  | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin