~19~

134 15 88
                                    

Pov Jun:

Odamda oturmuş en son olan biteni düşünüyordum. Akane ölmüş ve köye dönmüştük. Cenazeden önce eve uğramıştım.

Tsunade-sama olan bitenden ötürü bize bir müddet izin vermişti. Bende eve Mei ve Fuji'nin yanına gelmiştim.

Kapının çalınması ile dikkatimi kapıya vermiştim. Mei kapıyı açıp kafasını içeri doğru uzatmıştı.

Mei; Jun, konuşmak ister misin?

Jun; bilmem. Şuan ne isteyip ne istemediğimi bile bilmiyorum.

Mei içeri girip kapıyı kapattıktan sonra yanıma gelmiş ve yatakta yanıma oturmuştu. Bana sarılmış ve kafamı omzuna koymuştu.

Mei; hadi ama kendini bu kadar üzmene gerek yok.

Jun; ne demek gerek yok. Akane benim yüzümden öldü. Eğer ben o gün kaçmasaydım... yada daha dikkatli olsaydım... belki de Akane ölmüş olmazdı.

Ağlamaklı çıkan sesimle Mei'ye sıkıca sarılmıştım. Kendimi daha fazla tutmayıp ağlamaya başladım. Mei saçlarımı okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

Mei; Jun, bu görev sırasında ölebileceğiniz uyarısı yapılmıştı. Buna rağmen siz kabul etmiştiniz. Orada ölen sen veya Misaro da olabilirdi. Ama Akane öldü. Çünkü seni korumaya çalışıyordu. Sen Akane'nin yerinde olsaydın onu korumak yerine kaçıp gider miydin?

Jun; zaten kaçıp gitmedim mi? Onu kurtarmaya çalışmadım. Sadece kaçtım.. işe yaramaz bir korkak gibi kaçtım..

Mei; evet kaçtın ama o zaman Akane zaten ağır ve ölümcül bir yara almıştı. Onu kurtarsaydın bile fazla yaşamayacaktı. Hem kaçmanı ve kendini kurtarmanı Akane dememiş miydi? Akane öleceğinin farkındaydı. Bu yüzden seni korumaya çalışıyordu.

Dedikleri üzerine ona daha sıkı sarılmıştım. Kafamı boynuna gömüp dedikleri ile sakinleşmeye çalışıyordum.

Cenaze için mezarlığa gelmiştik. Misaro yanımda gelip durmuştu. Tören bittikten sonra herkes yavaş yavaş gitmeye başlamıştı. Misaro, ben ve Akane'nin ailesi kalana kadar.

Akane'nin mezarına, Misaro ile beraber çiçek koymuştuk. Uzun süredir tuttuğum gözyaşlarım da çiçeği koyarken yanağımdan süzülmeye başlamıştı.

Yavaşça ayağı kalktım ve arkamı dönüp Misaro'nun yanına gitmeye başladım. Hâlâ ağlıyordum.

O sırada Akane'nin kardeşi Noah yanıma gelmişti ve bana tokat atmıştı. Evet bana tokat atmıştı.

Noah; lanet olası, ağlamayı kes!

Ben daha ne olduğunu anlamadan bana bağırmaya başlamıştı.

Noah; ablam seni.. sizi kurtarmak için öldü! Ona bu şekilde teşekkür edemezsiniz! Ablamı daha fazla üzmek istemiyorsanız ağlamayı kesin! O siz yaşayın diye öldü! O zaman ağlamak yerine onun için yaşayın!

Noah'ın sinirli çıkan sesine sadece şaşkın şaşkın bakmakla yetinmiştim. O görevden döndüğümüzde Akane'nin öldüğü haberini ailesine söylemeyi Misaro ve ben kendimize görev bilmiştik.

Onlara olan bitenden bahsettiğimiz de ikimizde çokça özür dilemiştik. Ama özür dilemek ölen birini geri getirmiyordu. Ağlamak da geri getirmiyordu...

Noah'ın dediklerine doğru düzgün tepki bile veremiyordum. Kafamı yere eğdim ve gözyaşlarımın yere düşmesine izin verdim. Yumruğumu da sıkmaya başlamıştım. Tırnaklarımın etime batıp kanamasına neden oluyordum.

Ōtsutsuki Gücünde Uzumaki (Gaara x Jun) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin