3.Bölüm:Ölüm

90 22 149
                                    

"Ne oldu?" Diye sordum Yoshi'ye telaşla. Gülümseyerek camdan bakması beni korkuttu. Çünkü genelde böyle baktığında biri ölüyordu. O, sevmediği acımasız veya ona göre gereksiz insanların ölümünü severek izlerdi, sanırım o da biraz deliydi, anlayabiliyorum.

"Sonunda sana boş yere hakaret edip salak kelimeler söyleyen bir adamın ölümünü izliyorum." Gözlerimi şokla kocamanlaştırdım.

"Şaka mı yapıyorsun Yoshi? Ölemez, ben ölmedim çünkü!"

"Sen büyücüydün Asahi ve ağlamamak için kendini sıkıp titredin. Ölebilirdin. O adamın senden yaşlı olduğunu düşünürsek-" O an kapıyı sanki alacaklıymış gibi çaldı biri.

Korkuyla ona baktım, o da bana bakmıştı. Donup kalmıştık. Kim, neden evimizin kapısına gelirdi ki? Üstelik bu eve ulaşmak için lanetli olduğu söylenen korkunç bir orman varken... İnsanları anlamıyordum. Çocukları korkutmak için yer arıyorlardı, gerçekten.

"Ben açarım." Dedi Yoshi. Tam gidecekken onu kolundan tuttum. Bunu yapamazdı, bunu yaparsa tanınırdı. Tanınırsa benim de sonum gelirdi, babaannemin onu aldığını nereden bilebilirdiler ki? Ayrıca bunu yapmasına sebep olan olayı bile bilemezlerdi, anlatsak da anlamazlardı zaten. Anlamak istemezlerdi. O okul benden daha güvenilirdi onlara göre, bunun bir nedeni vardı fakat o da insanların geri zekâlı olmasıydı.

"Seni tanırlar Yoshi. Ben açarım. Sen kenarda saklan." Dediğimde derin bir iç çekti sıkıntıyla.

"Tamam." Dedi. Ona da bu evde tutsak yaşayarak kimse ile konuşamamak zor geliyordu biliyordum, ama ne yapabilirdik ki? Başka hiçbir şeyimiz, hiç kimsemiz yoktu. Ne bir arkadaşımız, ne bir annemiz, ne bir babamız, ne bir kardeşimiz, abimiz, ablamız, bize bir şeyler öğretebilecek öğretmenimiz, dostumuz... Yalnızdık, ölümüne yalnızdık.

Hiç kimsemiz yoktu ve en küçük hatamızda bu iğrenç kasabada idam edilirdik. Yoshi değil ben. Çünkü ben büyücüydüm, annem büyücüydü, onlardan fiziki olarak güçsüzdüm ve beni öldürmeleri için ihtiyacı olan her şeyleri tamamdı.

Büyük bir nefret ve kendilerini haklı çıkaracak birer kültür.

Korksam bile kapıyı açtım.
"Ne var?" Dedim bir adama bakarak.

"Sen büyü yaptın da öldürdün değil mi o adamı, pis büyücü! Burası da kan kokuyor, sen katil mi-"

"Siz kasabalılar neden saçma şeyler düşünüyorsunuz anlamıyorum. Babaannemi kendisine yapılan bir büyü sonucu ölü buldum. Şu an yaptığınız kimsesiz ve size bir zararı olmayan bir çocuğa suç atmak. Ayrıca burası çok sevdiğiniz kültürünüze göre cenaze evi sayılıyor ve az önceki sözleriniz tam bir rezalet, saygısızlık. Şimdi giderseniz sevinirim."

Karşımdaki adam ve arkasındaki kasaba halkı donakaldı. Haklılığıma diyecek bir şey bulamamışlardı belli ki. Söz konusu saçma "kültür"leri olunca maalsef bir şey diyemiyorlardı. Sanki kültür din kadar kutsal bir şeymiş gibi kültürü eleştirmek yasaktı. Hatta ve hatta insanların çoğunluk ile sevdiği ve güvendiği bir şeyi yalanlamak, onu sevmediğini söylemek bile sizi ihanet eden biri yapabirdi. Sorgulayan insanlar cehenneme gidecek, diye yorumlanırdı ki bu bir hayli saçmaydı. Onların istemediği bir şey olunca hemen ya dine ya da kültüre bağlayarak herkesi bir kişiden nefret ettirirdi. Düşünün, kızlar ve erkekler yan yana dursa dedikodu yaparlar ve hemen "Zina yaptılar!" diye iftira atarlardı.

"O lanetli, ondan uzak durun!" Diye bağırdı birisi. Bunun da işime yarayacağını düşündüm. 

"Bence de." Dedim itici bir sesle ve kapıyı sertçe kapattım. Kasabanın dağıldığını duydum.

"İşleri güçleri yok bunlarında..." Diye söylendim. Yoshi sinirle sırıttı.

"Ne yapsınlar işte babamın ölümünden de seni sorumlu tutacaklardı. Sorumlusu sen olsan bile ona hak ettiği şeyleri yaptığın için sorun yok. Ayrıca cenaze arabası falan çağıralım, temizleyelim burayı,"
dedi ve pis pis sırıtarak, "mis gibi kan kokuyor burası." dedi. Burukça güldüm. Bu benim siyah saçlı olduğum için ölesiye dayak yedikten sonra eve geldiğimde babaannemin kurduğu bir cümleydi. Çünkü ben gelmeden önce detaylı bir temizlik yapmıştı. Beyaz tişörtüm full kandı, kandan görünmeyecek kadar kandı ve ayrıca saçlarım ıslak bile değildi, neredeyse beni kendi kanımla yıkamışlar gibi gözüküyordum.

O zaman daha miniktim, ve saçlarım sarıdan siyaha dönmeye başladığında annem büyücü olduğu için onu evlatlıktan reddeden anneannem beni de öldüresiye dövmüştü.

Dedemle birlikte.

Yoshi'nin cenaze arabası çağırdığını biliyordum ama üç tane geleceğini tahmin etmemiştim.

"Hey, bugün ne ara üç kişi öldü?"





Düzenleme: 29 Ocak Pazartesi 2024

Kısa oldu ama okuldan gelince bunu atabildim... Yapmam gereken ödevler var😭😭

Discord'un bir uygulama olduğunu yeni öğrendim bu arada kahwkgsosb

Neyse, bir dahakine daha uzun bir bölüm atacağım ve şu discord'da bir hesap açmak için cebelleşeceğim(çok kötü bir tabir).

(665 Kelime)

Ormanın Ardındaki Siyah Ev SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin