Etrafında kargalar uçuşan siyah, tahta ve iki katlı küçük ev, kasabanın çok kullanılmayan küçük bir ormanının ardında olduğu için oldukça ürkütücü görünüyordu. Ormanın lanetli olduğu öne sürülürken bu grup buradan hiç korkmadan geçiyordu. Ormanın korkunç ve lanetli olduğu efsanesi, altı yıl önce ağaç yapraklarının bir anda dökülmeye başlamasından, oralarda kaybolma arttığından, insanların orada hayalet gördüklerini söylemesinden kaynaklı bir efsane olmuştu. Tabii bunu bizimkiler önemsemiyordu.
Eve geldiklerinde hava kararmak üzereydi. Bu yüzden evin etrafı daha da korkunç görünüyordu. Kurumuş, rengi siyaha benzeyen toprak, solmuş bitkiler vardı. Evin siyah, eski ve tozlu çatısında fazlasıyla karga vardı. Bunların nedenini kimse çözebilmiş değildi.
"Bu çiçeklerin veya bitkilerin neden solduğunu bizde bilmiyoruz." Dedi Asahi iç geçirerek.
"Korkmanıza gerek yok, burası hep böyle." Dedi Yoshi ise. Bu, diğerlerini bir nebze de olsa rahatlattı.
Evin içine girdiler. Evin dışarıdan tek farkı tozlu olmamasıydı. En son çıkarken burayı temizlemişlerdi. En azından büyü dumanı veya kan kokmuyordu bu ev.
"Gizli bir yer var, orada çalışabiliriz." Dedi diğerlerine odaları gösterdikten sonra Asahi. Bu evde fazlalıkla gizli yer ve oda olduğu için genellikle oralarda yatma kararı almışlardı.
"Olur." Dedi Jihoon başını sallayarak. Oraya gittiler.
Duvar gibi görünen, rengi koyu kahverengi olan fakat eskimiş tahtaların birkaçını iterek karanlık bir odayı açtı Asahi. İki kırmızı göz görmeleri ile Jihoon bir anlık korktu, Asahi ise tepki bile vermedi.
"Çık ve kendi odana git, ayrıca bizi korktutmamaya çalış Hikaru."
"Tamam abiciğim. Emin ol okulu araştırmasaydın hâlâ başında geziyor olurdum." Dedi güzel bir kız sesi ve sonrasında kırmızı gözler kayboldu. O giderken de ışık açıldı. Küçük ve duvarları siyah bir odaydı burası. Kenarda koyu kahverengi, eski ve tozlu bir kitaplık vardı, ayrıca içi kitaplarla doluydu fakat kitaplarında durumu kitaplık ile aynıydı. Üç raflı, bir metre bir şeydi.
Odanın sağ üstünde de kitaplık ile aynı renkte tahta, tozlu bir masa vardı. Hemen yanında ise sandalye. Sol altta ise girdikleri kapı, yerde rengi solmuş kırmızı bir halı vardı.
"Böyle bir yer." Dedi Asahi. Jihoon başını salladı.
"Burada çalışalım o zaman." Dedi ve diğerlerini de bu odaya çağırdı. Herkes girdikten sonra en son Mashiho, elinde birkaç kağıt ve dosya ile girdi içeri. Sonrasında bunları Hyunsuk ile Yoshi'nin yanına bırakıp duvar gibi görünen kapıyı kapattı.
"Onlar ne?" Diye sordu Junghwan. Hyunglarından önce davranarak merak ettikleri soruyu sormuştu.
"Araştırmak için birkaç evrak çalmış olabiliriz." Dedi Hyunsuk gülerek. Mashiho da aynı şekilde güldü göz devirirken.
"Birkaç hackerlık yapıp okul hakkında bilgi aldık sadece." Jihoon da onlara gülümsedi.
Çoktan Mashiho'nun dediklerini unutmuşlardı.
Ya da sadece birisi hatırlıyordu ama dile getirmiyordu, belki de beklemeyi seçmişti.
Ve çalışmaya başladılar. Bir saat boyunca teori uydurdular, bilgisayardan araştırma yaptılar, telefondan ve kitaplardan araştırma yaptılar... Bir saat boyunca çok şey aradılar ama az şey buldular. Yine çok önemli şeyler bulamadıkları için üzülürken kâğıt ve dosyaları inceleyen Hyunsuk, Yoshi ve Mashiho üçlüsünden ses geldi.
"Tanrım, sonunda bir şeyler bulabildim!!" Dedi. Bu ses Yoshi'ye aitti. Çocuk biraz mutlu görünüyordu ama aynı şekilde endişeli ve düşünceli gibiydi de.
"Ne oldu?" Diye sordu Hyunsuk. Yoshi Jihoon'a baktığında Jihoon, "Anlat, her bilgi önemlidir." der gibi başını salladı ve Yoshi söze girdi.
"Burada bir tarih yazıyor. Eski müdür olan Chris'in öldüğü ve yeni müdür olan Suho'nun geldiği gün. İşin garip tarafı eski müdür Chris öldükten sadece iki saat sonra yeni müdür atanması yapılmış. Bu çok garip çünkü müdür odada kanlar içerisinde bulunmuşken ve bunun cinayet olduğu belliyken hiçbir şey olmamış gibi cenaze yapmışlar. Onu da geçtim bir de iki saate müdür atamışlar. Benim bildiğim birkaç güne zor atanır müdür. Bu neredeyse imkânsız.
Ayrıca müdürlerin soyadları da aynı. Daha detaylı araştırma yapınca yeni müdür Suho'nun eski müdür Chris'in oğlu olduğunu buldum. Ölen müdür Seo Chris. İsmi İngilizce ama soyadı Korece. Yeni müdürün ismi ise Seo Suho.
İşin daha da garip bir yanı var. Bunun şans eseri olacağını düşünerek detaylı bir şekilde eskileri araştırdım. Bu okulun başına gelen tüm müdürler erkek ve soyadları aynı. Yani okulun yönetimi bildiğin eski Osmanlı yönetimi gibi babadan oğula. Bir de şu var, bu müdürlerin hepsinin cenazesi yapılmış. Fakat ertesi gün gidildiğinde mezarları bulunamamış. Cesetleri, daha doğrusu cenazede gömüldükleri mezar yok. Arazi bomboş.
Son olarak, müdürlerin hepsi cinayet ile öldürülmüş fakat hiçbir şekilde bu ölümler araştırılmamış. Öldükleri yaşlar bile şüpheli. Okulun ilk müdürü seksen dokuz yaşında ölmüşken bu git gide azalmış ve son müdür elli dokuz yaşında ölmüş. Öldükleri yaşları topladığımızda 666 yapıyor. Birisi bunu kasıtlı olarak yapıyor olmalı."
Nasıldı? Güzel miydi?
Nasıl gidiyor kurgu? Beğeniyor musunuz?
Sizce bu okulun altından ne çıkacak? Grubumuz bunu çözebilecek mi?
Sizce neden bu evin içinde çok saydıda gizli yer var?
Peki neden bu kadar karga var evin etrafında?
Ya da neden bu evin etrafında ki orman ürkütücü, ağaçlar, çiçekler ve bitkiler solmuş? Sice ne olmuş olabilir?
Bir dahaki bölümde görüşürüzz 🩷💎💎💎
(772 Kelime)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ormanın Ardındaki Siyah Ev Serisi
Мистика"O, yeni okulunun ilk gününde delirdi ve bir daha da evden çıkmadı. Bazıları onun hayalet, bazıları ise onun lanetli olduğunu söylüyor." Uyarı!!! Bu kitapta parçalama, büyü, lanet, paranormal olaylar, kan, ölüm, ceset vardır. Hassas olanların okuma...