9.Bölüm:Korku

24 5 6
                                    

Park Jihoon... Sizce Choi'yi dinler miydi? Hayır.

Bunu herkes bilir.

O gece okula gitti ve kendini ceşitli bahanelerle on ikinci sınıflardan birine yazdırdı.

Evden ise işim var diyerek çıktı.

Gerçekten canına susamış.

Ama akıllı.

Bu akılla ölmez.

Her şey normalmiş gibi gitti ve birkaç saat ders dinledi. Öğle arasında ise planını hayata geçirdi.

"Nereye Hoon?" Dedi sıra arkadaşı. Jihoon,

"Odaya, az sonra gelirim yemeğe." dedi ve odaya çıktı.

Hiçbir zaman o yemeğe gelmeyecekti.

Odaya çıkıp saniyeler içinde keşfedebildiği gizli kapıyı açtı. Oradan gizli asansöre geçti ve bodrum katına bastı.

Elinde bir hançerle hazırda bekliyordu. Tabii telefonu da cebindeydi, kanıta her şeyden çok ihtiyacı vardı. Akıllıydı, ve dikkatliydi de.

Gerçi bir çift kırmızı gözün onu takip ettiğini fark etmeyecek kadar da dikkatsizdi.

Asansör sessizce durduğunda Jihoon derin bir nefes aldı ve asansördeki gizli kapıyı açtı. Hemen gizli her yeri öğrenmesi iyi olmuştu, sadece hatırlamıştı çünkü çok küçükken bir yıl burada okumak zorunda kalmıştı.

Simsiyah küçük bir alana açıldı gizli yer.  Resmen biri ajanlık yapsın, buradan gizlice herkesi dinlesin diye vardı burası. Küçüktü, küçük olan duvarları ile tavanı siyahtı ve önünde simsiyah bir perde vardı.
Sesler geliyordu. Hemen gizli siyah bölgeye geçip telefonun ses kaydını açtı Jihoon.

"Abi bu cesetleri ne yapacağız?" Sesini duyunca saniyeler içinde tüyleri diken diken oldu Jihoon'un.

"Nasıl ne yapacaksın? Her şeyini aldık, at poşete, gizlice yakarız."

"Tamam abi."

"Yeni öğrenciler var değil mi?"

"Evet abi."

"Yaz onları da listeye."

"Tamam abi."

"Abi deyip durma lan."

"Tamam." Dedi birisi. Birkaç dakika sonra öteki konuşmaya başladı.

"Hâlâ aklım onlarda kaldı."

"Kimlerde?"

"Bizden kim kaçabilir daha lan sakat! Asahi ile Yoshi işte."

"Abi Yoshi safın tekiydi zaten ilkokul çocuğuydu, kayboldu o."

"Lan o değilde bu çocuğun laneti bize geçmiş olmasın?"

"Hâlâ öyle mi düşünüyorsun? Geçti gitti zaten. Bence öyle bir şey yok."

"Of neyse şunları da şu poşete koy, listeyi sonra yenilersin. Bunları onlara ulaştırmak için iki saatimiz var zaten. Ellerimizi yıkarız işi bitirince."

"Tamam abi."

"Kaptan ya da başkan diyeceksin."

"Tamam başkan."

"Hah şöyle, adam ol biraz."

Bu korkunç konuşmalardan sonra adım sesleri yaklaştığında Jihoon hiç olmadığı kadar hızlı ve sessiz bir şekilde gizli asansöre, oradan da yandaki gizli merdivene geçti. Sonra da hızlı ve sessiz bir şekilde çıkmaya başladı. Sonunda tahta bir kapıya geldiğinde delikten baktı, kimseyi görmeyince de odaya girdi. Hemen bilgisayarın başına geçip kendi kaydını sildi. Bu korkunç yerde adı bile kalsaydı sorun yaratabilirdi.

Adını tamamen sildiğinde sakin ve sessiz bir şekilde odadan çıktı ve merdivenlerden asansôre geçip çatıya çıktı. Okulun gizli yerleri onlar için sorun yaratmıştı. Yeni müdür o kadar da akıllı ve dikkatli değildi.

Tabii Jihoon da kırmızı gözlerin onu her hareketinde yanında olduğunu fark edemeyecek kadar dikkatsizdi.

Rahatlıkla okuldan uzaklaştığında arkasında kanıt bırakmadığından emindi. Tam olarak istediği şeyleri alamamıştı ama korkunç bir gerçek öğrenmişti.

Orada çocukları öldürüyorlardı.

Sırada uğrayacağı yer Asahi'nin eviydi ama okuldan çıktığı için sesini açtığı telefonu çalmaya başladı. Hyunsuk arıyordu, hemen cebinden çıkarıp açtı.

"Neredesin Hoonie?" Diye bir ses geldi karşıdan. Hyunsuk Jihoon ile her ne kadar kavga etse bile onun için çok endişeleniyor ve onu çok seviyordu. Jihoon hafifçe gülümsedi.

"Eve geliyorum bir tanem. Bitti işim."

"Haa, bir kez aradım ulaşamadım da."

"Telefonumu sessizde unutmuşum bebeğim özür dilerim."

"Ha şey, korktum da... Ne zamana gelirsin?"

"On dakikaya oradayım."

"Çabuk ol..." Dediğinde Jihoon, çocuğun sesinin titrediğini fark etti.

"İyi misin Hyunsuk? Ne oluyor?"

"Yoo iyiyim sen gel."

"Hyunsuk." Jihoon sadece adını söylediğinde Hyunsuk dökülüyordu. Bu ya Jihoon'un sinirlendiğinde korkunç olmasından ya da Hyunsuk'un Jihoon'a karşı koyamamasındandı. Diğerlerine bunun nedenini sorsaydık Hyunglarının korkak olduğunu söylerlerdi.

"İ-işte gel sen anlatacağım s-sana..."
Jihoon tam konuşacakken telefon kapandığında Jihoon telaşla eve koşmaya başladı. Çok korkuyordu, onun için neredeyse dosttan bile özel olan Hyunsuk için çok korkuyordu ve çocukları gördüğü dostlarına bir şey olması ihtimalini aklına getirmek bile istemiyordu.

Sonunda eve geldiğinde kapıyı çaldı. Junkyu normal bir şekilde kapıyı açtığında Jihoon'u nefes nefese görünce şaşırdı.

"Ne oldu hyung?"

"Hyunsuk nerede?"

"En son kulübeye git-"

"İzin mi verdiniz?"

"Ama hyu-"

"Sus ve kapat, kontrol sen ve Jaehyuk'ta kimse dışarı çıkmayacak."

"Tamam..."

Junkyu kapıyı kapattığında Jihoon sıkıntılı bir nefes vererek kulübeye koşmaya başladı. Kalbi korku, hızlı koşması ve endişesinden duracaktı neredeyse. Ama Hyunsuk'a zarar gelmesinden çok korkuyordu. 
Kulübeye geldiğinde hiçbir şeyi önemsemeyerek kapıyı tekmeyle açtı.

"Hyunsuk?" Diye bağırdı kulübede. Ses gelmedi.

Hayır, Jihoon fark etmedi.

Aslında ses geldi.

"Hyunsuk neredesin?" Diye bağırdığında sonunda sevgilisinin sesini duydu.

"Jihoon..."

Sesin geldiği odaya gitti ve kapıyı açtı.

"Hyunsuk?"

Ormanın Ardındaki Siyah Ev SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin