Selamlar! Keyifleriniz nasıl? Umarım kitabın bu bölümüne kadar geldiğiniz için mutlu hissediyorsunuzdur♥
Biliyorsunuz ki finale son 2 bölüm kaldı :')
Yavaş yavaş bitirirken ben artık yorumlarınızı her şeyden çok merak ediyorum.
İyi okumalar♥
SON 2 BÖLÜM
-
1942
Sıcak bir gündü, fakat güneşin yakıcı ışığı yerine, gökyüzü karanlık bulutlarla kaplıydı. O gün, insanların içini ısıtan tatlı piknik havası yerine, kasvet ve gizem taşıyordu. Çağatay ve eşi Gülhilal, pikniklerinin keyfini sürmeye çalışıyorlardı. Poğaçalar, börekler ve kekler, göz alıcı lezzetleriyle birlikte sıcak çay, karanlık bir atmosferde dikkat çekiyordu.
Masalarda oturan diğer insanlar da, sanki bir büyünün içinde gibiydiler. Mutlulukları sıradan bir hafta sonunun ötesine geçiyor gibi görünüyordu. Ancak bu sıradan piknik, Çağatay'ın yeni görevinin gölgesini taşıyordu. 17 Temmuz Cuma günü deniz altı görevine gitmeleri gerekiyordu. Gülhilal Hanım, bir askerle evlenirken bu tür zorunlulukları tahmin etmişti, ancak bu kadarını beklememişti.
"Ne zamana kadar böyle görevlerde olacaksın? 19 yaşındaki bir kadın olarak evde yalnız başıma kalmaktan korkuyorum, Çağatay," dedi, sözlerindeki sitem ve endişe belirgin bir şekilde hissediliyordu. Gülhilal Hanım, istemediği bir durumun içinde sıkışıp kalmıştı. Hem kocasını özlüyor hem de ona sinirliydi.
Gölün kenarında, kara bulutların altında oturan Çağatay'ın gözleri, bal gibi renkliydi, fakat bu kez gözlerinde derin bir hüzün vardı. İri yarı ve kaslı bir adam olarak, bu karanlık atmosferde biraz daha çarpıcı görünüyordu. Gülhilal Hanım ise minyon tipli ve mavimsi gözleriyle, bu kasvetli günde bile güzelliğini koruyordu.
Gülhilal Hanım'ın sözleri, kasvetin daha da arttığı bir anın içinde yankılandı. "Sen de herkes gibi normal bir işe gitsen, her akşam evine dönsen olmaz mı?" diye ekledi, sesi karanlık bulutların altında kayboluyormuş gibi. Kendi perspektifinden bakıldığında, bu düşünce oldukça makul görünüyordu. Ancak bu cümlenin, Gülhilal Hanım'ın ağzından çıkması ve sanki bu gerçeği yeni fark etmiş gibi dile getirilmesi, Çağatay için tuhaf ve ürkütücüydü.
"Biliyorsun Gülhilal, mesleğim bu benim. Şimdi sıfırdan başka neye başlayabilirim ki?" diye yakındı Çağatay, sözleri göğün gri bulutlarına karıştı. Gözleri, hüzün ve belirsizlikle doluydu. Ancak Çağatay'ın hissettiği sevgi ve aşk, Gülhilal Hanım'ın duygularıyla örtüşmüyor gibiydi. İkisi arasındaki bağlılık dengesizdi ve bu durum, daha da ürkütücü bir atmosfer yaratıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heykeltıraş
Mystery / Thriller[TAMAMLANDI][DÜZENLENİYOR] Yaratmak, karanlığın en derin köşelerinde gizlenen bir kalıptır. Hangi karanlık düşüncelerle yoğrulduğuna bağlı olarak, insan ruhunda derin izler bırakabilir. Bu sebeple, ben sadece bir şeyler ortaya çıkardığımı iddia etmi...