| Before The Apocalypse

31 4 13
                                    

Senin kusur sandığın her zerrene aşığım ben.

.

(uyarı! taciz yok ama bunun konuşmasının geçtiği bir kısım var. hassas olan geçebilir (uzun bir part değil))

"bunu yapmak çok zor farkındasın değil mi?" jungkook gülerek kafasını iki yana salladı. 

"sen istersen her şeyi yaparsın, biliyorum" taehyung dudaklarını dişleriyle soymaya devam ederek papatyanın sapını diğer papatya'nın içinden geçirdi. jungkook'a çok yakışacağını söyleyerek kendi ayağına sıkmıştı belli ki. 

"başının ağrısı nasıl bu aralar?"

"bay dowon yeni bir ilaç yaptırdı, o iyi geliyor gibi" jungkook taehyung'un arkasına geçip dizlerinin üstünde yükseldi. 

"o halde bende biraz masaj yapayım biricik sevgilime" elleriyle taehyung'un alnını ovmaya başlayınca taehyung güldü. 

"sen gelip şu tacı yapsan, ben sana masaj yapsam nasıl olur?" 

"olmaz, ben senin yaptığın bir taç istiyorum. Senin ellerinin değdiği, senden gelen bir parça" 

"demek benden gelen bir parça?" taehyung bir anda yan dönerek jungkook'u kucağına yatar pozisyonda düşürdü. 

"taehyung ne yapıyorsun? birisi görecek!" esmer tenli, çocuğun kalkmasına müsaade etmeden dudaklarına minik öpücükler bırakmaya başladı.

"görsünler, herkes senin benim olduğunu görsün" 

gerçekten de görüyorlardı. şimdilik herkes göremese de, ileride ağaçların arkasında bu ikiliyi izleyen min seok ve ona inanmadığı için gözleriyle görmeye gelen grup görüyordu. oysa min seok ikisinin arasında bir şeyler olduğunu söylemişti...

"öpüşüyorlar. başka kanıt lazım mı?" 

"iğrenç! Kim Taehyung gibi birinin böyle bir pislik olacağını düşünmezdim bile" 

"bu ikisi kesin sevişmiştir de. bir erkeğin bacakları arasına girmek... kusmak istiyorum" aynı topluluğun içinde, ağaçların arkasında olan jimin sessizce fısıldayanları dinliyordu. sadece merakından gelmişti. 

"şunlara bakın! nasıl da gülüşüyorlar. çok mutlu olmalılar değil mi?" evet, gerçekten de çok mutlulardı. birbirleriyle tanıştıklarından beri başka hiç bir arkadaş edinmeyecek, herkesten kendilerini izole edecek kadar mutluydular. jimin istemsizce gülümsedi. 

"kim kime sokuyor acaba? merak ettim şuan"

"neyini merak ediyorsun amına koyayım? koskoca Kim Taehyung'un minik bücür jungkook'a bacaklarını açacak hali yok ya!" 

"iğrenç bir görüntü ve iğrenç bir muhabbet. ben gidiyorum artık" toplanan kişiler tek tek dağılırken jimin hala bıcır bıcır taehyung'a bir şeyler anlatan jungkook'u ve papatyadan taç yapan taehyung'u izliyordu. 

belki de hala kendinden tiksindiğine dair bir tepki bekliyordu. 

"babası biliyor mu acaba?" 

"babası bilse öldürür oğlum saçmalama"

"tek varis taehyung, o da oğlancı salağın teki. yazık gerçekten"

en sonunda sadece önde min seok ve iki arkadaşı, arkada da jimin kalınca sarı saçlı çocukta gitmeye karar vermişti. arkasını dönüp ilerlemeye başladı. öndeki üçlü de sonunda kimsenin kalmadığını görerek sohbetlerini bir üst level'e taşıdılar.

Ama jimin hala konuşulanları duyabilecek mesafedeydi.

"taehyung'un yerinde olsam zengin birinin kızıyla evlenip zaten olan servetimi genişletir, hayatımı yaşarım" 

We Were Born to Die/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin