| As Much as the Stars

34 4 7
                                    

Bazı ruhlar evvelden aşinadır birbirlerine.

.

Jungkook pencereden yavaşça atladı. Kaç yıldır ilk defa taehyung'un evine girecekti ve ilk defa onunla yatacaktı. Heyecandan sürekli gülümsüyordu.

Adımlarını hızlandırdı. 1 haftadır taehyung'a şiirini okumanın hayalini kuruyordu!

3 katlı beyaz evi görünce nefeslerini düzenledi. Yavaş adımlarla çalıların arasından taehyung'un kaldığı arka kısıma gitti. Taehyung kenardaki merdiveni balkona dayamasını, eğer yapamazsa cama taş atmasını söylemişti. Bay dowona yakalanma ihtimaline karşı da gece yarısından sonra gel demişti.

Jungkook minimum düzeyde ses çıkararak merdiveni taehyung'un balkonuna dayadı.

Bu sırada taehyung çoktan jungkook'un geldiğini görmüştü, ama nasıl yapacağını merak ettiği için perdenin arkasından izliyordu.

Elma yanaklı genç dayadığı merdivenin basamaklarını teker teker çıkmaya başladı. Gerginlikten suratı kızarmıştı ve şakaklarından boncuk boncuk terler akıyordu.

Arada gergin bakışlarla bahçede göz gezdirince taehyung kıkırdamasını tutamıyor, zavallı çocuğa yardım etmek istiyordu. Ama basamakları az kaldığı için müdahale etmiyordu.

Jungkook sonunda balkonun demirlerinden tutup kendini içeriye attı ve derin bir oh çekti. Ayağa kalkıp pencereye yaslanarak içeriyi görmeye çalıştı. Taehyung'un odasını aşırı merak ediyordu. Cama yavaşça tıklattığında kapı aniden açıldı ve düşerek kendini yerde buldu.

"taehyung!" ikiside gülmeye başladı.

"zor bir yolculuktu sanırım?"

"yakalanacağım diye ödüm koptu!"ikisi de kahkahaları arasından zar zor konuşuyordu.

"alnındaki terlerden belli oluyor" jungkook ciddiyetten uzak bir şekilde hafifçe taehyung'un omzuna vurdu.

"zevkli miydi bari kıvranışımı izlemek?" taehyung yutkundu ve gülmeyi kesip ayağa kalktı.

"ne oldu birden?"

"hadi balkona çıkalım"

"yakalanırsak?"

"herkes uyudu, yakalanmayız" jungkook oturduğu yerden kalkıp az önce zar zor çıktığı balkona geri çıktı. Taehyung'ta bu sırada teleskopunu getiriyordu.

"vay ne kadar büyük!" aletin kurulumunu yapıp içeriden minder ve örtü aldılar.

"hava esiyor biraz" taehyung hafifçe jungkook'un üstünü örtüp yere koydukları minderlere oturdu. Elma yanaklı çocuk ise neden birden bire taehyung'un ruh halinin değiştiğini sorguluyordu.

Teleskopu kendi hizalarında ayarladıktan sonra, "hazır mısın?" dedi taehyung. Bu da soru muydu, Elma yanaklı çocuk çoktan hazırdı. öyleki, kanı bile daha hızlı akıyordu heyecandan.

"elbette!" taehyung teleskopun ucunu jungkook'un gözüne hizaladı. Jungkook diğer gözünü kapatıp karşısındaki manzarayı seyre başladı.

"sana göstereceğim yıldız neredeydi ya?"

"böyle her şey çok net, çok güzel taehyung!"

"o kadar çok yıldız var ki senin yıldızını kaybettim" taehyung gözünü dahi kırpmadan jungkook'u izliyor, verdiği tepkilere kıkırdıyordu. Nasıl bu kadar güzel büyümüştü bu çocuk?

Nasıl o minicik gözlerinde galaksileri barındırabiliyordu?

Nasıl gülüşüyle taehyung'un kalbini çarptırabiliyordu?

We Were Born to Die/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin