En yetkili donanıma sahip ekibin başında olan Asaf Müdür 1 ay önce olan olayın tek şüphelisini hâlâ yakalayamamışlardı.
Bugün sabah Asaf Müdüre, emniyetin üstlerinden bir telefon geldi. Telefonun gelmesi ile köşeye sıkışan Asaf müdür, kendi ekibinin liderini odasına çağırdı.
Ekibin lideri olan Oğuz Mert, müdürün odasının kapısını tıklatarak içeriye girip Müdürün karşında sabit bir şekilde durdu.
Asaf müdürün yüzünden sinirli olduğu anlaşılıyordu. Oğuz, müdürün bu halini bildiği için en hafif hasarla kurtulmak için dua ediyordu.
"Hâlâ bir iz bulamadınız mı?"derken çok yüksek sesle bağırıyordu.
"Malesef müdürüm. Çok iyi saklanıyor." dediğinde Oğuz, Asaf müdür anında söze girdi.
"Bana bahanelerle gel demedim, Oğuz." dediğinde siniri hiçbir şekilde yatışmıyordu.
"Haklısınız müdürüm." diyerek bir an önce bu odadan çıkıp o suçluyu yakaladığında müdürünün önüne atmak istiyordu.
"Haklı olmam hiçbir şeyi değiştirmiyor ama." dediğinde biraz siniri yatışmaya başlamıştı.
"Doğru müdürüm ama ekibimiz 1 aydır o şahsın peşinde ve sizde iyi bilirsiniz ki bizim elimizden bir şey kurtulamaz ama bu durum diğerlerine göre farklı." diyerek durumun zorluğunu belirtmek istedi.
"Biliyorum. Sende haklısın ama her geçen gün olaylar büyüyor. O kızı yakalamak için sana tam yetki veriyorum. Artık bana bir sonuçla gelin Oğuz." dediğinde sesi çok net bir şekilde çıkmıştı. Artık üstlerine bir bahane üretmek istemiyordu.
"Tabi müdürüm. Elimizden geleni yapacağız." derken sözünü Asaf müdür kesti.
"Elinizden gelenin en iyisi yapın Oğuz." dediğinde son noktayı koymuştu Asaf müdür.
"Anlaşıldı müdürüm." diyerek müdürün odasından sıkıntılı bir nefes verip ayrıldı Oğuz. Üstünden günler geçmesine rağmen aradığı suçluyu bulamamak artık canına tak ediyordu. Burnundan soluyarak kendi ekibinin olduğu odaya girdi.
"Evet bir gelişme var mı?"dediğinde sorusunu karşılayan Asu oldu.
"Maalesef komserim en son görüldüğü yer hâlâ olayın olduğu yer. Hiçbir mobese kameralarında ve polis çevirmelerinde yakalanmamış. Sanırım hiç şehire inmiyor. Özel harekat ekibi de onu aramak için çalışmalara başlamıştı ama onlardan da haber gelmedi henüz." dedi Asu üzgün bir şekilde.
Bir ipucu bulunamaması ekibin moralini bozuyordu.
"Yani elimizde hiçbir şey yok öyle mi?" dediğinde bu sefer söze Tarık girdi.
"Maalesef komiserim." derken Tarığın sesi oldukça mahcup bir şekilde çıkmıştı.
"Asu" dediğinde Oğuz, yüzünü Asu'ya doğru çevirip çok sert bakıyordu. Siniri Asu'ya değil durumaydı.
"Efendim komserim." derken Asu'nun sesi çok kısık çıkmıştı.
"Dün seninle iletişime geçen biri vardı." dediğinde çok ciddi konuşuyordu.
"Evet" diyerek başıyla onayladı.
"Ona bir mesaj iletmeni istiyorum. " dediğinde aklına bir plan gelmişti Oğuz'un. Bu plandan sonra ya kazanacaktı yada kazanacaktı. Onun için başka bir yol yoktu.