Rapora baktığım zaman sonucu görünce gözyaşlarım kendiliğinden bir anda akıverdi.Raporda yazana göre metal parçası karın boşluğuma denk gelmiş.
Bunu görür görmez mutluluktan akan göz yaşlarım bir süre daha akmaya devam etti.
"Anne olabileceksin Gizem!" diye mırıldandım.
"Anneliğin ne olduğunu anlayabileceksin." diye mutlulukla konuştum.
Benden o ihtimal alınmadığı için çok ama çok mutlu olmuştum.
Kendimi çok duygusal bulduğum için "Şimdi göreve odaklanma zamanıydı." diyerek göz yaşlarımı elimin tersiyle silip raporu yatağın altına koyup düşünmeye başladım.
Beni öldürmek için can atan bir kadın benim kalacağım koğuşta beni bekliyordu.
Ne kadar iyi bir dövüşçü olduğunu veya beni nasıl kıstıracağı hakkında herhangi bir bilgim yoktu.
Ama tek bildiğim şey o kızın canına kıymadan ölümü tattırmaktı.
Öyle bir şey yapmalıyım ki bir daha bana elini bile kaldıracak cesareti bulmamalıydı.
O kız buraya geldiğine bin pişman olacaktı.
Ben bu hücreden çıkana kadar kendimi hazırlamam lazımdı.
Kendime iyi bakmam, bol bol dinlenip yaramın iyileşmesini beklemem gerekiyordu.
Yanımda kendimi savunacak bir aletim veya edabatım da yoktu.
Ama tuvaletler vardı.
Tuvaletlerde mutlaka işime yarayacak bir şey bulabilirdim.
Asu ile de bu süreçte güzel bir ateşkes yapmam da şart olmuştu.
Komiserimin zaten beni buradan çıkartması çok uzun sürmez diye düşünüyordum.
Komiserim demişken o bana kalbini açmıştı.
O artık benim komiserimdi.
Bu saatten sonra benden başka kimse ona komiserim diyemezdi.
Hele bir diyen olsun o zaman ben onu söyleyen dilleri koparmaz mıydım.
Peki normal çiftler gibi sevgilim diyebilecek miydim? Veya aşkım...
Kulağa hiç güzel gelmiyordu şuan için ona komiserim demek daha çok hoşuma gidiyordu.
Zaten öyle çiftleri oldum olası sevememiştim.
Ne o öyle?