Su birikintisinin üstünden atlayarak yoluma devam ettim. Açık olan bağcıklarım toprak zeminin üzerinden sekerek bileklerime çarpıyordu. Çarpması ile oluşan acı umurumda bile değildi. O abla çoktan dans etmeye başlamıştı eğer yetişemezsem bugün hiçbir şey öğrenemezdim. Önümdeki buğulu binadan sağa döndüm ve oradaydı. Narin parmakları ile eteğini tutuyor, havaya kaldırarak kumaşı kendi etrafında çeviriyordu. Pamuk kadar beyaz çıplak ayakları yerdeki çamurlu suyu aldırmadan parmak uçlarında süzülüyordu. Bugün siyah saçlarını açık bırakmayı seçmişti. Beline kadar uzanan saçları dansına ayrı bir hava katıyordu. Gülümseyerek buğulu görüntüsünü daha net bir hale getirmek için ona daha da yaklaştım. Birçok insan müzik olmadan dans eden bu kadına bakıyor birkaç söz söylüyor ve gidiyordu. Bana gelince ise bir iki çocukla beraber onun önüne çökerek yaptığı hareketleri ağzım açık izliyordum.
Kadın sonunda durduğunda bedeni nefes alışverişi ile sarsıldı. Arkaya doğru sendelediğinde sanki onu tutabilecekmişim gibi öne doğru adım attım ancak onun incecik bedenini tutan başka bir kişi olmuştu. Tıpkı onun yaşlarında olduğu belli olan siyah saçlı ve mavi gözlü bir oğlandı. Uzun boyuyla kapı pervazlarıyla yarışıyordu. Onu burada ilk defa görmüştüm. Abla kapalı gözlerini açarak onu tutan kişiye baktı. Yüzünde öyle güzel bir gülümseme oldu ki bu kişinin onun için ne kadar önemli olduğunu merak ettim. Aralarında bir süre konuştular o sırada ise genç adam ona zarar vermemeye çalışarak oturmasına yardım etti. Uzaktan onları izlemeye devam ettim, etrafımdaki çocuklar teker teker uzaklaşıyordu. "Hadi gidelim." Yanımdaki kız sanki bana sesleniyormuş gibi konuştu.
"Hadi dedim." Sabırsız çıkan sözleri ile kime seslendiğini merak ettim. Etrafıma bir süre bakındım sağımda, arkamda kimse yoktu. Dönüp ona baktığımda bakışları direkt benim üstüme dikildi. "Bana mı söylüyorsun?" Başını sallarken kısa kesilmiş saçları öne arkaya doğru savruldu. "Benim kim olduğumu biliyor musun?" O an kızın temiz yüzüyle giyimine baktım. Giyimi oldukça temiz ve yer altında bulunmayacak kadar güzeldi. Öyle ki buna ek olarak güzel taranmış saçları ve sürekli temiz olduğu belli olan bir cildi de vardı. "Hayır. Oyun oynayamaz mıyız?"
"Cadıdan uzak dur! Seni lanetler." Arkamdan bir çocuk bağırarak yanımızdan koştu ve geçti. Kız ifadesiz bir şekilde onu izledikten sonra bana döndü. Önüme dönerek tekrardan birbiri ile muhabbet eden ikiliye baktım. Kızın hâlâ bana baktığını hissedebiliyordum. "Cadı mısın sen?" Başımı olumsuz anlamda salladım. "Sana neden cadı diyorlar?" Ona dönerek ilk başta beyaz saçlarımı daha sonra beyaz tenimi ve mor gözlerimi gösterdim. Eteklerini yere değmesin diye dizlerinin üstüne kadar çekti ve yere oturarak bana baktı. "Bunlar seni güzel yapan şeyler." Yerden kalktım ve yukarıdan ona baktım. "Bunlar güzel şeyler değil." O da benim gibi yerden kalktı. "Güzel şeyler. İnci gibisin. İnci gördün mü?" Başımı olumsuz anlamda salladığıma küçük parmaklarını saçlarının arasına attı ve kulağında sallanan beyaz boncuğu gösterdi.
"Bu mu?" Sözlerimi onaylamak için başını salladığında inci ileri geri sallandı. "Buna benzemiyorum ben." Kız elini saçlarıma atarak kendine doğru çekti. Uzun zamandır kesilmemiş olan saçlarım öylesine uzamıştı ki rahatlıkla ellerinin arasına alıp kendine doğru çekebilmişti. "Bunlar beyaz. Senin dışında kimsenin beyaz saçı yok." Önüme doğru eğilerek gözlerimin içine baktı. "Kirpiklerin de beyaz." Bunu bilmiyordum işte. Dış görünüşümü annem söylerdi bana kendisi için sakladığı aynasına bakmama hiçbir zaman izin vermemişti. Ellerimi gözlerimin üstüne götürerek kirpiklerime dokundum. "Gerçekten de beyaz mı?" Kız başını sallarken geri çekildi. "Babam senin gibi birisini aradığını söylemişti. Senden başka var mı?" Bir süre düşündüm. Çocuklar benim dışımda kimse için cadı dememişlerdi. Başımı olumsuz anlamda salladım. "O halde babam seni arıyor."
![](https://img.wattpad.com/cover/347460579-288-k401693.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Rüyalar: Yıldızlara Kalan Aşk (+18)
Novela JuvenilHikaye uyarısı: Zorbalık, ırkçılık, işkence, cinayet. Bu hikaye kaybolmuş olan yıldızlar ve onu özleyen denizin nadide incilerine. Sky adlı şehrin ironik toprak gökyüzünden, denizlere rengini veren uçsuz bucaksız maviliğe uzanan bir hikaye. Sessiz...