Başladığınız tarihi buraya alayım mı? ^^
Bir de oy vermeyi unutmayarak satır aralarında buluşalım olur muuu? ^^
Keyifli Okumalar dilerim <3
...
1. Bölüm: Yıllar Yıllar Önce
5 Yıl Önce...
Uzun zaman önceydi.
Ne kadar uzun bir zaman önceydi bilmiyorum ama çok uzun bir zaman önceydi benim kendimden gidişim. İnsan kendinden bir kere gittiği zaman kolay kolay geri gelemiyordu. Geldiği tüm yollar kapanıyor, önüne çıkan tüm ışıkları kapalı kapalın ardında karanlık olarak buluyordu. Oysa açılan her kapı bir umut demekti. Her umutsa bir yaşamdı. İnsan kendinden gittiğinde umutta insandan gidiyordu. Bir de bir kere giden kolay kolay geri gelmiyordu. Yerine koyarız dediğimiz, sandığımız hiçbir şey yerine konmuyordu. Harabe olarak geride kalıyordu ve biz devam ediyorduk.
Benim bir sürü hayalim vardı. Hepsi birer harabe olmuştu şimdi ama vardı. Hem de o hayallerin içinde bir sürü temennim vardı. Şimdi ellerimin arasında tuttuğum yalnızca her yana saçılmış hayal kırıklıklarından başka bir şey değildi. Kaçırdığım çok şey vardı. Bile isteye kaçırdıklarımın yanında bilmeden de olsa kaçırdığım çok şey vardı. Ben romantik bir insandım. Bu yüzden hayallerim aynı zamanda umutlarımı da kapsıyordu. Zihnimin içinde onlar için özel odalar vardı. Kimsenin, yeri gelince benim bile, erişemediğim korunaklı zihin odaları... Olmasını umut ettiğim, istediğim her şey o odalarda el değmemiş şekilde bir gün kazanacağım cesaretimi bekliyordu. Onlar bekleyedururken ben harap bir halde umutlarımın can kırıklarına dönüşünü izledim her gün biraz biraz.
Tam bu noktada karşımda gördüğüm görüntü benim gerçeğimdi. En acımasız sınavım, en ölümcül can kırığımdı. Parçaları kalbime batmıştı. Ağır darbeler halinde kalbimin orta yerinde ki süveydanın içinde parçalanmıştı.
Sağanak yağmurun altında, çarpan şimşeklerin ortasında, fırtınaya direnip de koşarak aştığım yollar aslında bir hiçin başıydı. Geç kalmıştım. Karşımdaki senaryo geç kalmışlığımın yegâne kanıtıydı.
Ben İnci Yamaner ilk defa tüm cesaretimi toplayıp en büyük hayalime ulaşabilmek adına tüm gücümle çabalamış ve deli gibi koşmuştum. Aslında o kapıdan adımı atma kararına kadar her şey çok zordu. O kararı almak, ilk adımı atmak ve ilk adımın bilinmezliğinin hisleri ortasında debelenmek hayatımdaki en zorlu karar aşamalarının başında geliyordu. En zor olan şeylerden birini başarmış o ilk eşiği geçerek bilinmeze doğru adımlamıştım.
Bir bebeğin ilk adımlarını atması gibiydi bu adımlama. Zordu, inişli çıkışlıydı ama yine de her şeye rağmen o ilk adımı atmış, aldığım haberle ilk defa tüm cesaretimi toplamış olmanın verdiği adrenalinin aptallığıyla soluğu şu anda bulunduğum noktada almıştım.
Attığım ilk adım zordu, evet bunu kabul ediyorum. Ama o adım en zoruydu diye kalanları da kolay değildi. Attığım her adım benden bir parça alırcasına zordu. Ona giden her yolu, benden önce erişmesinler diye, ölüme kafa tuta tuta aştım. Şimdi bulunduğum noktada, hemen karşımdaki kapının girişinde birbirine sarılan çifti gördüğümde anladım ki tüm bu ölüme karşı tuttuğum kafa hiçmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Kıran (Abimin Arkadaşı)
General FictionMahalle Hikayesi "Senin adın Gönül kıran." Yutkundum. Gönül Kıran... Dedim içimden. Beni anlatıyordu. Ömer abinin gönlünü öyle bir kırmıştım ki bu isimden başkası yakışmazdı bana. Cevap vermedim. Cevap da beklemiyordu aslında. "Gönül kıran." dedi ağ...