İyi okumalar:) :)
Bu bölümü katilimizin ağzından yazıcam.
Katil
Yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Nasıl bu kadar rahat bir şekilde uyuduğunu görünce sinirlenmiştim.Ben bu kadar mı korku salmıştım ona ve bu olanlar onun için bu kadar basitmiydi. Bunu düşünmeden edemedim.Odada biraz gezinmeye başladım(canım sıkılmıştı). Sonra banyoya gidip yarın sabah görsün diye aynaya kalemle bir not bıraktım. Çok hoş bir cümle olmuştu. Keşke yarın okuduğundaki yüz ifadesini görebilseydim.
Birde Amaya vardı kendisi muhteşem biriydi. Konuşkan, sevecen, akıllı, sıcak ve tabi ki güzeldi.
Ahh Natalie yok muydu bir de güzel sarı saçları, naif olan sesi ve çekici bakışları. Bana kalırsa psikoloji okumak yerine model olmalıydı. (Bende çekiciyim) katillerde çekici olur nasılsa ben ise özellikle uzun boyumla çok çekici görünüyordum.
Ve tabi ki Sara bakır rengi saçları, zümrüt yeşili gözleri ile çok güzel bir kızdı. Ancak arkadaşları hariç onun diğer insanlarla karşı soğuk biri olduğunu farkettim. O çok farklıydı. Bu yüzden bu oyunum için onu seçmiştim çünkü sevmediği kişilere karşı samimiydi. Yani rol yapmıyordu. Sevmediğini ve istemediğini sözleri ve davranışlarıyla kanıtlıyordu.
Tüm bunları düşünürken, Sara birden yatakta doğruldu. Bende hemen banyoya saklandım. Saate baktığımda 2.30 olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle o tatlı uykusundan bir kabus görerek uyanmıştı. Ah o gerçekten çok tuhaf ama sevimli de. Sonradan otel odasının kapısını kilitlediğini duydum. Bir andan da ne kadar aptal olduğuyla ilgili mırıldanıyordu ve geri yatağa döndü uyuduğundan emin olduğumda odadan yavaşça çıktım oda açık kalmış olcaktı. Ama rüya olduğunu sanıp sonradan geçiştirebilirdi yani öyle umuyorum.
Restauranttaki cinayeti işlerken
Onu yakaladığımda gözlerindeki korku görülmeye değerdi. Avımın gözündeki kaygı, korku, üzüntü ve tabi ki merhamet isteyen bakışlar.Bu adamın öldükten sonra gözlerini oyacaktım çünkü gereksiz çok fazla duygu vardı, gözünün içinde. Kalbine hançerimi geçirdiğimde son kez attığı çığlıkla kulaklarım bayram etti. Çığlığı tiz ama aynı anda yankılanacak kadar da güçlüydü. Kurbanlarımın çığlıkları her zamanda benim için özel ve hoş bir melodi gibidir.
Kalbine ikinci hançeri de geçirdiğimde ağzından kan gelmeye başladı ve ortalık yavaş yavaş kan gölüne dönmeye başladı. Nabzını kontrol ettiğimde atmadığını görünce histerik bir kahkaha attım, hemencecik ölmüştü. Sıra ise onun gözlerini oymaya gelmişti.Ve son aşama adamın göğsünün üzerine (it) o yazmıştım.
Birkaç adım uzaklaşıp yaptığım şaheseri muhtelemliğini izledim. İşte bu görüntüyü özlemiştim. Beğenti ve gururlu gözlerimi eserimden çektim sıra şov yapmaya gelmişti. Cesedi birazdan avizeye asıcaktım. Ama bu zamanda gözükmemek için iple serbest bırakcaktım bu sırada bende kameraların çekmediği bir alanda bekledim... Ve sahne benim kaos başlasın. Şimdi.........
Ertesi Gün
Natalie'nin ağzından;
Sara beni aradığından beri gözüme uyku girmemişti.Kızlarla kafede buluşcaktık. Ancak saate baktığımda daha erken olduğunu farkettim. Bu yüzden sevdiğim klasik müziklerden biri olan Moonlight Sonata'yı açtım. Klasik müzik dinlemeyi diğer insanların aksine severdim. Müzik benim ruhumu dinlendiriyordu.Şuan tam da ihtiyacım olan şey yani.
Müzik eşliğiyle kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. Cildim ve fiziğim için sağlıklı besleniyordum. O yüzden kahvaltımda omlet ve dün evde yaptığım şekersiz portakal suyunu tercih ettim. Eh ne de olsa sağlıklı beslenmek sağlıklı bir beden için oldukça önemliydi.
Saate baktığımda 11.15 geçtiğini gördüm o yüzden artık yavaş yavaş hazırlanmalıydım. Çünkü saat 13.40 da buluşucaktık.Hemen hızlıca yatağımı yapıp. Altın sarısı saçlarıma fön çektim. Yüzüm dün aldığım haberden dolayı solgundu bu yüzden hafif bir makyaj yaptım. Ardından da giyinmeye başladım. Kasım ayı olduğu için siyah bir kumaş pantolon, krem rengi kazak ve tabi ki siyah trençkotumu aldım. Amerika da bu aylarda hava soğuk oluyordu. Yağmur olmaması için dua ettikten sonra siyah botlarımı da giydiğimde hazırdım.
Kombini şuraya bıraktım aklınızda başka bir şekilde hayal ettiyseniz öyle devam edebilirsiniz.
Saate baktığımda buluşmamıza yarım saat kaldığını fark ettim. O yüzden hızlıca doğum günümde alınan kırmızı mini Cooper'ıma bindim. Arabayı çalıştırmadan kızları aradım ve hopörlere bağladım. Artık arabayı sürmek için hazırdım, arabayı çalıştırdım.
"Kanka yoldasınız dimi, birde siz otelden polis izniyle ayrıldınız dimi? " Dedim.
"Evet, tabi ki! " Diye aynı anda bağırdılar.
"Tamam o zaman görüşürüz" Diyerek telefonu kapattım ve yoluma devam ettim.
Katilin ağzından
Natalie her zaman ki gibi çok şık olmuştu. Bu kız giyinmeyi iyi biliyor. Hemcinslerinin aksine o hep asil ve şık diğerleri gibi sokak tarzı takılmıyordu.
Onu evinden çıktığından beri takip ediyordum ve beni tabi ki fark edemedi. Ve nihayet kafeye vardık. Kızların hemen yan masasına oturdum ve kendime Iced Americano söyledim. Ve Kızları izledim ancak etraflarına hiç bakmıyorlardı çünkü kendi dertleri şuan onlar için daha önemliydi. Onlar küçük ayrıntılar içinde boğulurken ben karşılarında kahvemi yudumluyordum.
Aniden ayağa kalktıklarında merakla onları izledim. Onlar ise kahvelerinin parasını ödeyip, kafeden ayrıldı. Tekrar arabalarına bildiklerini görünce bende arabama binip yeniden takibe başladım ama bazen onların önünden gidiyordum ki anlamasınlar.Araba Stanford Üniversitesi'nde durduğunda bende hemen indim demek okula gelmişlerdi.
Sara
Aceleyle profesörün odasına kızlarla giderken, sert bir cisme çarptım. Kafamı kaldırdığımda geçen gün alışveriş yaparken karşılaştığım çocuktu. Özür dileyip hemen koşmaya devam ettim. Bir daha ki sefere görürsek artık bu ne şans demeyelim. İsmini sor lütfen. Bak kaçırma bunu çok yakışıklı......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Gerçekler
Mystery / ThrillerHerşey bittiyse tekrar başlar. Psikoloji öğrencisi üç arkadaş kendini tehlikeli bir oyunun içinde bulursa. Kızlara takıntılı bir katil, vahşi işlenen cinayetler. En önemlisi katil kim? Hikayemizin içinde; Arkadaşlık Aşk Gizem Kaos Gerilim Cinayet B...