İyi okumalar 🤍
İlahi Bakış Açısı
Tam tamına 5 saat geçmişti gece saat "2.05"civarındaydı.
Hastane kapısının kenarında oturmuş hâlâ bekliyordu Açelya. Ayda, odaların birinde dinliyordu. Bir ara çok ağlamaktan baygın düşecekti bu yüzden ona bir sakinleştirici yapılmıştı.
Savaş, Açelya'dan uzakta bir yerde sandalyelerden birisine oturmuştu.
Kısaç bir kenarda telefonla görüşüyordu. Korhan ağabeyi hastaneye gelmişti ancak patronu çağırdığı için Açelya'nın çantasındaki evrakları ve banka hesaplarını almış gitmişti.
Açelya yerde oturmuş beklerken ellerindeki ve vücudunun çeşitli yerlerinde ki gömleği, yüzü, açıkta kalan boynunda olan kanlar artık kurumuştu.
Gözleri baygın baygın bakıyordu. Bacaklarının birisini kendisine çekmiş diz kapağına dirseğini yaslamıştı.
Kurumuş dudaklarını dili ile ıslatacak mecali bile kalmamıştı. İçinde Allah'a yalvarıp dua ediyordu.
Lütfen kardeşime bir şey olmasın. Allah'ım onu bizden alma. Onlara değil benim canıma bir şey olsun. Her şey benim dikkatsizliğim yüzümden oldu. Ne olacaksa bana, benim canıma olsun.
Sayısız kelime, sayısız fısıltı...
Kısaç telefon ile konuşmayı bitirdiğinde Açelya'nın yanına doğru gitti. 5 saattir o da burada bekliyordu. Arada telefon görüşmesi için dışarı çıkıyordu sonra bir şişe şu veya sıcak kahve ile geri geliyordu. Ne su ne de kahvenin hiçbirini Açelya içmemişti.
Açelya'nın yanına geldiğinde üstten ona baktı. Kurumuş elindeki kana boş boş bakıyordu.
Gözleri bileğine kaydığında mor ve daha şiş gözüküyordu.
"Açelya." diye seslendi. Kız cevap vermedi ve boş boş eline bakmaya devam etti.
Kaşlarını çalarak tekrar seslendi.
"Açelya." Yine bir şey demedi. Bu sefer eğildi ve kızın omzuna hafifçe dokundu.
Kız irkilerek refleks olarak kanlı eli omzunu tutan eli sıktı.
Nefes nefese kalmıştı.
"Barış..." diye fısıldadı.
Kısaç kanlı eline baktı ardından kızın gözlerine.
"Daha haber yok sadece artık direnmenin anlamı yok demek için geldim." dediğinde kız elini yavaşça çekip yerinden kıpırdamadı. Bakışları tekrardan ellerine kaydığında "Hayır." İtiraz etmişti.
Yavaşça yerden kalktığında arkasına, Savaş'a baktı. Hâlâ sandalyede oturmuş bir bacağını stresle sallıyordu. Gözleri patlamış dudağında oyalandı sonra yüzündeki kanlı parmak izine ve gözünün altındaki kırmızı yere.
Sertçe yutkunarak ameliyathane kapısına sırtını döndü ve ilerledi. Biraz dolaşsa sanki geçecekmiş gibi. Birkaç adım attığında Kısaç kaşlarını çatıp derin bir nefes verdi. Hiç söz dinlemiyordu. Eğer biraz daha öyle kalırsa hasta olup bileği kötü hale gelebilirdi. Şu saate kadar kendini kimseye dokandırmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Senin Eserin
Teen FictionBeni o gece yalnız bıraktığın için seni affetmiyorum anne. Her gece seni o kapıda bıraktığın yerde bekledim. Kış günüydü, yağmur yağıyordu ve ben işte o gün soğuktan, yağmurdan nefret ettim. Neden mi? Çünkü buna sen sebep oldun. Yıllar sonra iyilişm...