7.Güç

48 20 48
                                    

Oy ve yorum atmayı, fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın. Fikirleriniz benim için önemli. Çünkü daha yolun başındayım🤍

İyi okumalar dilerim.🤍Medya:Açelya-Ayda

𓅪

O kadar çok karmaşık duygular içindeyim ki artık kimseyi anlamak istemiyordum.

Güçsüzdüm. Güçsüzüm ve bu beni mahvediyor. Daha önce hiç bu kadar kırıldığımı hissetmemiştim. Tamam benimde suçum var ama bu sözleri işitecek kadar suçlu muydun onların gözünde?

Küçük bir çocuk gibiydi kalbim. Onlar ne derse sevinir, ne derse üzülür,ne derse inanırdı... Şu iki gündür yaşadıklarım ile dolmuştu kalbim. Gözyaşlarım akmak için büyük bir çaba sarf etti ama tutmaya, en azından denemeye çalıştım. İstemiyordum, onun gözünde güçsüz, zavallı gözükmek.

Ellerimi tek eliyle tuttu ama direksiyon kabiliyetini kaybetmemek için bir yola bir bana çatık kaşlarla baktı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun? Bileğin yeterince kötü durumda!" Ona öyle bir nefretle baktım ki kavisli kaşları daha da çatıldı. Gözlerimin içinin kıpkırımızı olduğuna yemin edebilirdim.

Dolu gözlerle, dişlerimi sımsıkı kenetleyerek "Bu kadar çok mu umursuyorsun beni Kısaç Kaya?" diye sordum. Buz gibi olan sesimle bir kaç saniye sustu. Bana bakmadı hâlâ bir yere sürüyordu.

Ellerimi ondan kurtarmaya çalıştım ama izin vermedi. En son "Bırak!" diye bağırdım.

"Bırak! Seni de lanet olası ekibinizide istemiyorum! Madem ekibimden beni aldın o zaman tamamen işimi bırakıyorum!" Bunları söylememle boynundaki damarlar belirginleşti. Çenesi kasılmaya arabayı daha hızlı sürmeye başladı.

O ne kadar sinirliyse ben ondan daha sinirliydim.

Ellerimi bırakmayacağını anladığımda dudaklarımı ellerimi tutan eline yaklaştırdım ve ikiye açarak dişlerimi eline bastırdım. Sertçe ıssırırken elini hemen ateşe dokunmuş gibi çekti.

"Ne halt ediyorsun!?" diye bağırdı hem eline hem de yola bakarak.

Ona bir şey demedim camdan dışarıya baktığımda bardaktan boşalanırcasına yağmur yağıyordı. Buğulu camdan görebildiğim kadar beni orman gibi bir yere getirmişti.

Hızla ona döndüm "Burası neresi?" diye sordum ama bana cevap vermedi. Hızla arabayı sürmeye devam etti. Sinirle kapıya doğru döndüm. Yağmur yağıyordu ama artık umrumda değildi.

Yine yağmurlu bir günde yine ailemi kaybetmiştim.

Elim kapıya uzandı, açmak istedim ama açılmadı. Kilitlemişti!

"Bir yere kaçabileceğini mi zannediyorsun?" Tehlikeli sesi kulaklarıma doldu.

Ona baktım ama o bana bakmadı. En son vazgeçtim. Çabalamadım sırtımı koltuğa yasladım ve ellerimle yüzümü kapattım. Gözyaşlarımı tutmaya çalıştım ama olmadı. Aktı ve ben işte o an kendimi bıraktım.

Göğüs kafesim sıkıştı, nefes alamadığımı hissettim. Sanki bir mezarın içinde canlı canlı üzerime toprak atıyorlar ve ben o topraktan dolayı nefes alamıyormuş gibiydim.

Burnum sık nefesler aldı, dudağım titredi ve ellerim titremeye başladı.

Boğazımdan bir hıçkırık dudaklarıma doğru yol alıp en son dudaklarımdan döküldü, hayır! Hıçkırığımı tuttum ve ağlamamı bastırmaya çalıştım. Olmazdı, ağlayamazdım.

Kalbim Senin EserinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin