Abim damat oluyor.

412 29 3
                                    

Çocukluk evresini geçip genç kızlık evreme gelmiştim.beyaz tenli ortaboylu kaşı gözü yerinde çok dikkat çekici bi güzelliğe sahip olmasamda güzel bi genç kıza dönüsmüstüm.bir, iki annemin ağzını yoklayan görücülerim de olmuş. Ama annem pek oralı olmamis.önce oğlumu evlendirip eve gelin almadan kız vermem demiş
soranlara.

Abim hamdi benden 8 yaş büyüktü askerliğini de yapıp gelmisti.Annem ilk eşini kaybettiğin de abim 2 yaşındaymış.o zamanlarda bosanma yoluyla da olsa ölüm sebebiyle de olsa dul kalan kadınların çocuklarını yanına alması pek mümķün değildi.cocuklar babalarının evinde kalırdı.Pek nadirdi anneye cocuk verildiği ama annem abimi yanına alabilen şanslı bir anneydi.o yüzden birlikte büyüdük hiç üveylik bilmezdik.

Abim orta boylu güzel yüzlü yakışıklı bi gençti.bu köydeki gençkızlar tarafından beğenilirdi.Annemin gönlünden geçen önce abimin evlenmesiydi.

Annem abimi karşısına alip artik evlenmesi gerektiğini mehmet abimin asker yaşının geldiğini ve benim icinde görücülerin olduğunu,beğendiği bi kız varsa söylemesini istedi.yoksa Annem devreye girip uygun bi kız bulcaktı.

Onlar konusurken kapı arkasından gizlice izliyordum.merak ta etmistim acaba bi yavuklusu varmıydı?çift te, çubukta tarlada hep baraberdik sevdalık ettiği biri olsaydı kesin farkederdim.

Abim utana sıkıla,alı al moru mor.bi yavuklum yok.ama imece ettiğimiz bi gün mentoğgilin (her sülalenin bi adı vardı ve gil eki alırdı) Kızı kezbanı gördüm beğendim o kıza görücü gidersen evlenmeye itiraz etmem deyip çıktı odadan.Annem durumdan memnun gülümsedi.gelin adayı onaylanmış, sıra kız tarafına bu konuyu çıtlatmaya gelmisti.hayırlı işe acele etmek gerekliydi.Yarın ilk iş annem soluğu kız evinde alıcaktı.

Ertesi gün annem köyün orta yaşlılarından iki kadınla beraber kız evine gitti.Buraların adetiydi olumlu da olsa olumsuz da olsa hemen cevap verilmezdi.Cevap olumsussa hic düşünmeden hayır demek ayıptı.Olumluysada hemen buyrun gelin denmezdi.Kız evi naz eviydi bi gelmeye kız verilirse o kızın kıymeti bilinmezdi.

Ağaç bile ilk balta darbesiyle yıkılmaz biz bi düşünelim demişler.buda demek oluyorduki bir daha gidilecek.

Burda pek aşk evliliği olmazdı.Olduğu zamanda bu aşk sır gibi saklanır görücü usulüymüs gibi davranılırdı.Dedikodusu bol köy yerinde birini sevdiğinin duyulması dile düşmen anlamına gelirdi.gerçi coğunluk cocukluktan cikar cıkmaz evlendirildiği için aşık olcak vaktide olmazdı.

Annem ikinci kez kız evine gitmesinde olumlu cevabi almıs.Persembeyi cumaya bağlayan gece mübarekti. Kız istemeye cuma gecesi gidilirdi.aile buyukleri gider kızı isterdi.Ailenin gençleri kız istemeye değil söz gecesine giderlerdi.bizimkiler gidip kezbanı Allahın emriyle istediler.bi dahaki sefer söz gecesi olcaktı.

Dağ köyüydü burası cikolata çiçek nedir haberimiz bile yoktu.yağlı katlama yapılırdı.(bi çesit katmer) katlaması yenen kızla oğlan sözlenmis olurdu.yüzük fln da yoktu evlenirken de altın değil gümüş takı alınırdı ee yokluk tabi.

Doğuda olduğu gibi yüksek meblağlarda degilsede bizde de başlık vardı.kuş uçsa duyulan bi ortamda başlığın ne olduğu hakkinda bana bi şey söyleyen olmamıştı çokta merak ettiğim söylenemez ben çoktan düğün havasına girmistim.

Kız istemenin üzerinden geçen 15 günün ardından cuma gecesi katlamamızı alıp kız evine gittik.

Mumuktu bizim gelinin lakabı herkes ona mumuk gız derdi.öyle simdiki gibi kız, erkek tarafını kapıda karşılamazdı.içerideki odada ordaki kızlarla otururlar herkesin yanina bile çok sonra gelirdi. Belli belirsiz hoş geldiniz der başı önde otururdu.

Ben söz merasimini izlerken üzerimde bi bakış hissettim.mumuğun erkek kardeşi alttan alttan bana bakıyodu delimi ne? bana öyle geldi galiba deyip önüme döndüm. Avuc içi gibi bir köydeydik herkes birbirini tanırdı.çoğunluk akrabaydı kan bağıyla olmasa bile kız alıp vermelerle akraba olmuslardı.Bizde birbirimizi tanırdık.bunca zamandır hiç bi muhataplığımın olmadığı bu çocuk bu gece niye böyle bakıyordu? hemen çevirdim başımı önüme.

Mumuğun bi küçüğüydü bu cocuk aralari birbuçuk yaş falandı.Temiz yüzlü halim selim efendiliğiyle tanınırdı.uzun boyluydu hafif bi duruş bozukluğu vardı.O yüzden kambur Hasan derlerdi.kambur olmamasına rağmen.gerçi esmer olmasada kara, saçı olsada kel, gözü ağrıdı diye kör lakabını hemen yapıştırırlardı.

Hâlâ bakıyormuydu acaba? önce bi rahatsız olmuştum bana bakmasından.Şimdi niye bakıp bakmadığını merak ediyordum.sinir olmuş olmam gerekmiyormuydu?bi kere dönüp baksamıydım acaba? Ya oda bana bakıyosa biri farkedermiydi?Amann bakıcam göze de gümrük yoktu ya.

Kafamı kaldırdığım anda göz göze geldik.gözleri elamıydı?evet evet ela gözlüydü.Hoş bi cocuktu gideri vardı yani.çok kısa süren bu bakişmadan sonra ikimizde önümüze döndük bi dahada kafamı çevirip bakmadım o tarafa.

Söz takıldı. Düğünün harmandan sonra yapılması kararlaştırıldı.

Bizim köyde aylar da ocak,şubat...diye bilinmezdi.ekin zamanı ,yaprak dökümü,orak zamanı, harman zamanı diye hesaplanırdı. Aylar bile işlere göre bilinirdi.Doğum aylarıda böyle akılda kalırdı.yaprak dökümü doğmuşum gibi.

Günümüze göre harman haziranın ikinci haftası başlar Ağustosun ilk haftası biter.yani düğün Ağustos sonu eylül başın da olacaktı.

Günler bir birlerini kovaladı.Ekinler biçildi.Desteler yapıldı.Yığınlar yığıldı.harman savruldu.buğdaylar ambara saman samanlıklara dolduruldu.Köy işinin zor olan kısmı halloldu.Köyde is asla bitmez. Ekin yıkancak.buğday değirmene götürülcek un yapılcak.şimdilerde düşünüyorum da biz gercekten çok zor sartlarda yasiyoduk calış çabala eline geçen tek şey karin tokluğu.

Düğün hazırlıkları da başlamıştı.
Buraların adeti.düğün haftası un helvası kavrulur top şeklinde yuvarlanir.yağlı katlama yapılır.bütün köye dağıtılarak düğüne buyur edilirdi.bir çeşit davetiye gibi düşünebilirsiniz.

Bir elimde, helvalarım ve katlamalarım. Diğer elimde peşimden ayıramadığım bana yapışık bacım.Köyü düğüne buyur etmeye gidiyorum.her evi dolaştım.Evde bulamadıklarım için oluğun başına gidiyorum.harman savurduktan sonra ekinler yıkanır.köyün su ihtiyacı oluklardan sağlandığı için köyde kaç hane varsa beşer hane beşer hane keşiğe (sıraya) konur.keşik bekleyenlere toptan katlama verir buyur ederim.

Tam oluğa doğru yürüyordum onunla karşılaştım.Hasan yine o ela hareler üzerimde delici delici bana bakıyor.

Allahım! bu kalbime ne oluyor böyle kalp atışlarımı kulağımda hissediyorum.ben bu çocuğa yanıyormuydum(hoşlanmak anlamında) ecep?

Pek öyle de denilemez aslında. Çünkü söz den buyana epey zaman geçti. Bir kez bile aklima gelmedi.Ama bana baktığını görünce de bi kelebekler uçuşmuyo değil.

Hayır yani köy içinde. Oluk iki adım ardımızda köyün kadınları oluğun yanında alenen bakılırmı? Guluk(saf) mudur nedir.Beni dile düşürcek mal(salak)şey. Görmemezlikten gelip yürüyüp gittim oluğun başına. Biraz kadınlarla çene çaldıktan sonra düğüne buyur edip eve yollandim.

Eve geldiğimde anam ahretliğiyle konusuyodu.Ee şişman. gelini alıyan gızıda vermişsin mayalı,miyalı(hayırlı) olsun dediği çalındı kulağıma gızı vermişsin de ne demek oluyodu şimdi benim niye haberim yok?

Bizi görünce konuyu değiştirdiler. Anama sordum beni kime verdiniz?

İşin aslı Anam mentoğgil den mumuğu istemek için niyet belli etmeye gidince.Gülsüm gız valla şerife sizi severim emme(ama)ben dul bi kadınım benim adam göçünçe dört çocuğumla kalakaldım.Benim oğlanda everme çağına geldi evercek durumun yok.ceddeyi Hasana la everirsen mumu ğu Hamdi ye veriririm.

Gel sende tamam de gızları değiş (Tc genelinde berder diye bilinir bizde değiş olmak denir.)edelim demiş.Anam da babam olur deyince kabul etmiş.

Beni mumukla değiş etmişler de haberim olmamış. Eydaaaa...(sasirma ifade eder.hadiyaa gibi.)

Hayat Dediğin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin