Neyy!! dedi beni zorla kacırmak mı? 6 tane cocuğum var benim.ben bu zorbalığı nasıl kabul ederim.köy yerinde bekâr kalamassinda ne demekti. cocuklarsız yasayamazdım ben, cocuklarımın yanında kalmam için kaynımla evlenmek mi? kuralının, düzeninin, ço...
Gelin eve girdikten sonra köy ahalisi evlerine dağıldı.imam ve iki sahit geldiler. -Mustafa kızı ayşe.Bayram oğlu Hasanı zevcin olarak kabu ettinmi? -Ettim. -Ettinmi? -Ettim. - Ettinmi? - Ettim. -Bayram oğlu Hasan,Mustafa kızı Ayşeyi zevcen olarak kabul ettinmi? -Ettim. -Ettinmi? -Ettim. - Ettinmi? - Ettim. Bende Allahın emri,peygamberin kavliyle sizin nikahınızı kıydım. Ardından nikah duası okundu herkesin eli öpüldü hayır duaları alındı.Mehir diye bi sey varmış hoca hiç bundan bahsetmedi biz mehirin ne olduğunu yıllar sonra duyduk öğrendik.Orada bulunanlara kompostu ve helva ikram edildi.
Kim olduğunu tam olarak bilmediğim bir kadın tarafından gelin odasına götürüldüm.
Kalp ritmimi bütün vucudumda hissediyordum.Başım zonkluyo, avuç içlerim terliyo, ellerimin tersine bütün vucudum üşüyo, bacaklarım titriyo ileri derece de heyacanlıydım.Ve müthiş derecede korkuyordum.zurnanın zırt dediği yere gelmiştik.Eee ?????? Şimdi ne olacak?
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum hasanda odaya geldi. Karşımdaki adam da heyecan bakımından benden çok farklı gözükmüyordu.
Kırmızı duğamı kaldırdı.Alnımdan öptü ve yüz görümlüğü olarak gümüş serpitme( gerdaklık) taktı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Serpitme denen takı.
Haneme ve ömrüme hoş geldin dedi biraz kekeleyerek hoş buldum dedim. Heycanım biraz olsun yatışmıştı.
Hasta yatağımda ölüme giderken, zihnimin daha detaya inmesine musade edemiyorum. yaşanması gereken yaşandı.Birbirimeze karışıp bir olmuştuk artık. Bir bütündük.hasancık ve cedde küçük bir aileydi.
Ben ne hissediyordum.Mutlu, rahatlamis ve utangaç kafamı kaldırıp kocamın gözüne bakmak benim için pek mümkün değildi.
Kocammı?vallahi onda herhangi bi utanma ve çekinme emaresi yoktu.Tam tersi pişmiş kelle gibi sırıtıyodu.Gözlerinde bi pırıltı gördüğüme yemin edebilirim.Aynı pırıldı bende de varmıydı acaba? keşke kendi gözlerimi görebilseydim.Gerçi görmeme de gerek yoktu çünkü varlığını hissediyordum.
Sabahın ışıkları yeryüzünü aydınlattığında erkenden kalkıp yatağımı ve odayı toparladım.Birazdan gülsüm anam kapıyı tıklar ve çarşafı görmek isterdi.Çok şükür ki bu konuda ben değil oğlu muhatabı olacaktı.
Kahvaltıdan sonra küçük görümcem gidip köyün kadınlarına samet i haber edecekti.Sabret cedde, utanma, sıkılma bugünü de atlatınca hayat normal seyrine dönecek diye kendime güç verdim.
İlk bir hafta gelin kıymetliydi.Yeni geline iş yaptırmazlardı.Sanırım değer görüp nazlandığımiz tek dönem bu bir haftalık dönemdi.Gerisi çile.
Görümcemin hazirladığı sofraya oturduk.Bakmayın kahvaltı dediğime çay cok kıymetliydi misafirden misafire demlenirdi.bizim kahvaltıda içeceğimiz çorbaydı.Peyniri bile özel günlerde sofraya koyardık.Peynir dediğimede bakmayın ayran çökertip yapılan ekşimikti peynir dediğimiz.Evdeki ilk günüm olduğu için bu güne özel çökelek sofrada yerini almıştı.Zeytini yıllar sonra hasta yattığım,hastane de görüp tadacaktım.Zeytin yerine kiren(kızılcık)turşumuz vardı.Elma eğşisi(bir çesit marmelat) ve pekmezden oluşurdu kahvaltı sofrası. Ekmek mi?Gün ağarmadan kalkılır hamur yağrulur ekmek açılır ve sac da pisirilirdi.Her gün bu sekilde ekmegimizi yapardık.
