21.Bölüm

11.4K 422 114
                                    

3k'yı geçmişiz. Hızınıza yetişemiyorum. Tekrardan teşekkür ederim 🌸.
casus1okur_23 bu hesap kitaplar hakkında yaptığım editlerimden oluşuyor. Arada da beni görebilirsiniz. Destek olursanız çok sevinirim.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum okuyan herkesten. Düşünceleriniz benim için önemli.

İyi okumalar ballarım 🍯🍯🍯

✨✨✨✨✨

" Hayal kalk kızım kapıya bak." Annemin çamaşır odasından seslenmesiyle okuduğum kitabın kapağını kapayıp komidinin üstüne koydum ve odadan çıktım. Aşağı inerken söyleniyordum.

" Hayır geri zekalı Cesur madem dışarı çıkıyorsun ne diye anahtarını almıyorsun ki? Bir işi de tam yapsa şaşacağım cidden."

Salı günüydü ve Fatihle buluşmamızın üzerinden iki gün geçmişti ve evet tam anlamıyla süründürüyordum. Ha, merak etmeyin bu zevki size de yaşattıracağım.

Kapıyı açtığımda karşıda gördüğüm kişiyle şok geçirdim. Babam gelmişti. Yaklaşık 3 aydır görmüyorduk ve geleceğine dair herhangi bir şeyde söylememişti.

" Ne o Küçük Hanım beni gördüğüne sevinmedin mi?" Babamın konuşmasıyla kendime geldim ve babama sarıldım. Çok özlemiştim. Babam gülerek bana sarıldığında Cesur'un sesini duymuştum. Ah pardon böğürmesini!

" Baba!" Ben geri çekilirken Cesur babamın üstüne atladı. Hayır küçük bir şey de değildi. 1.80 boyu vardı. Babam dengesini koruyup Cesur'a sarılırken annem söylenerek aşağı iniyordu.

" Hayır alt tarafı bir kapıyı açacaksınız. Ne bu gürül-" Annem babamı gördüğü gibi cümlesi yarıda kalmıştı. Neredeyse her gün konuşmalarına rağmen hasretti işte. Ne yaparsan yap geçmezdi. Böyle içine bir yumru otururdu ve kavuşana kadar da gitmezdi. Bazen hiç kavuşamazsan o his büyür büyür ve sonunda bakmışsın ki hasretlik çektiğin insan oluvermişsin. Nereden biliyorsun diye sormayın. Hoş, siz nereden bildiğimi biliyorsunuz.

Sarılma faslı bittikten sonra hep beraber içeri salona geçip oturduk.

" Ne diye haber vermedin? Yemek yapardım." Annem hafif kızar gibi sitem ettiğinde babam gülüp annemin kolunu okşadı. Hala ilk günkü gibiydi aşkları. Hiçbir şey kaybetmemiş aksine daha da artmıştı.

" Sen yine döktürmüşsündür Hatun'um." Annem gülerek babama sarılırken bizde onları izliyorduk.

" Çocuklar bakın oradaki poşetler sizin için. Bakın bakalım neler varmış." Babamın sabit bir düzeni yoktu. Yılda beş kere ülke değiştirirdi ve her ülkeden döndüğünde de bizleri unutmazdı. Mavi poşeti aldığımda içindeki ilk şeyi çıkardığımda gülümsedim. Dünya klasiklerinden oluşan küçük bir kitaplıktı bu. Kitapların içindeyse çikolatalar vardı. Kenara koyup diğerini çıkardım. Parfüm ve bir kolye vardı. Parfüm orijinaldi. Son olarak diğerini çıkardım ve gülümsedim. Küçük bir arabaydı. Kitaplığım için bir dekor.

Babama sarılıp teşekkür ettiğimde sarılmakla ve gülümsemekle yetindi ve bu içten bir gülümsemeydi. İşte bu dünyanın bütün hediyelerine değerdi. Annemin hediyesi küçük pembe bir poşetti. Annem poşetin içinden iki tane minik bebek ayakkabıları çıkardı. Beyaz renkliydiler. O sırada Cesur çok salakça bir şey dedi.

" Baba? Hamile misin?!" Bunu o kadar ciddi ve dehşet dolu bir ifadeyle söyledi ki bir an için bu mümkün olabilir sandım. Cesur hariç hepimiz kahkaha atarken Cesur ne dediğini fark etmiş olmanın utancıyla kafasını önüne eğdi. Benim ise gözlerim ayakkabıya takılmıştı. Korkarak sordum. Bu yaştan sonra olmazdı ya.

" Bu ayakkabılar da ne demek oluyor? Anne?" Annem ve babam birbirlerine bakıp el ele tutuştular ve annem gülümseyerek elini karnına koydu.

" Babanız ile beraber söylemek istediğim için bu zamana kadar bir şey demedim size çocuklar. Ben hamileyim."

ARKADAŞIMIN ABİSİ (Yarı texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin