8 ay sonra...
Gözlerimi korkunç bir sancıyla açtım. Sancının etkisiyle çığlık atmıştım. Elim karnımda hızlı hızlı nefesler alıyordum. Çığlık atınca Fatih'te korkarak ışığı açıp yanıma geldi.
" Hayal, ne oldu? Siktir, bu yatak niye ıslak?"
Yatağın ıslaklığını yeni fark etmiştim. Ayrıca soğuk terler döküyordum. Bu acı katlanılmazdı. Ama doğuma daha bir hafta vardı.
" Suyum... Suyum geldi. DOĞURUYORUM! " Son cümlemde bağırdığımda Fatih panikle yataktan kalktı. Yanıma gelecekken önüne bakmadığı için yere yapıştı. Bu halde olmasam dakikalarca gülebilirdim. Ama sanki bütün kemiklerim kırılıyor gibi hissediyordum. Fatih söylenerek ve küfredek ayağa kalkıp aceleci adımlarlarla yanıma geldi.
" Tamam, sakin ol. Derin derin nefesler al, ver. Bir, iki, bir, iki."
Yataktan kalktık ve Fatih arabanın anahtarını aldı ve yürümeye devam ettik. Tekrar çığlık attığımda korkuyla bana ve karnıma baktı.
" Evlat karımın canını yakıyorsun. Biraz yavaş ol. Ayrıca daha bir hafta vardı. Ne bu acelen?"
" FATİH! " Bağırdığımda tekrar yürümeye başladık.
" Sadece sakinleş diye dedim."
Sonra bir anda beni kucağına aldı ve hızlı adımlarla evden çıktık ve arabanın önüne geldik. Yavaşça beni yere indirip arka kapıyı açtı ve yavaşça bindim. Ama gözümdeki yaşlar akmaya başlamıştı çoktan. Korkuyordum. Bu acı hiç dinmeyecek gibi.
" Sen bekle iki dakika. Bebek çantasıyla telefonumu alıp geleceğim."
Koşarak eve girdiğinde yerimde kıvranıyor ve inliyordum. Az kalmıştı, şuraya doğuracaktım. Fatih geri geldiğinde hızlıca arabaya bindi ve çalıştırdı. Arabanın saatinden gördüğüm üzere saat gecenin 3'üydü. Fatih telefonunu çıkarıp arabaya bağladı ve hızlıca birini aradı.
" Alo? Fatih Bey? Hayal Hanım iyi mi?"
İlk önce doktoru aramıştı. Yaklaşık bir hafta önce gidip doğum için gün almıştık ama Doktor her şeye hazırlıklı olmamız gerektiğini söylemişti. Ama insan bir haber verir geleceğini. Ufak sancılarla. Neyse maksimum bir saat sonra sağlıkla kucağımıza alacağız İnşallah.
"Doktor Hanım Hayal'in suyu geldi. Çok fazla sancısı var. Hastaneye geliyoruz."
" Tamam Fatih Bey. Hemen doğumhaneyi hazırlatıyorum. Hayal Hanım'a sakin kalmasını söyleyin. Panik yapmasın. Konuştuklarımızı hatırlasın."
Doktorun sesi de endişeli çıkıyordu. Çünkü doğum korkularımı biliyordu. Yanlışlıkla hem sezeryan hem de normal doğumu izlemiş ertesi gün korkuyla hastaneye gitmiştim.
Fatih telefonu kapattığında dikiz aynasından bana bakıp konuştu.
" Dayan Güzelim. 15 dakika sonra oradayız. Doktoru duydun. Sakin kal."
Fatih ikinci bir yeri daha aramıştı ama bu sefer hemen açılmamış, uzunca çalmıştı. Sonra Ceylin annenin uykulu ve endişeli sesini duydum.
" Oğlum. Hayırdır gece gece? Hayal kızıma bir şey mi oldu? "
Fatih aceleyle konuştu.
" Anne Hayal'in sancısı var. Suyu da geldi. Biz hastaneye gidiyoruz. Siz de gelin."
Ceylin anne korkuyla konuştu.
" Tamam oğlum. Ahularla Feridelere de haber verip geliyoruz biz."
Telefon kapanmadan önce bir çığlık daha atmıştım. Hem üşüyor hem terliyordum. Kaburga kemiklerim sanki tek tek kırılıyordu. Bilincimi açık tutmakta zorlanıyordum. Arkaya yaslandım ve derin nefesler almaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞIMIN ABİSİ (Yarı texting)
Ficção AdolescenteAbim yok ama arkadaşım var. Ve tahmin edin onun da neyi var? Tabi ki de abisi. Klasik abimin arkadaşı klişelerinden sıkıldıysanınız içeri gelin.