" Feride, kızım süpürgeyi getir. Hayal sen de deterjanlı su yap. Gamze, sen de toz almaya başla. Çabuk kızlar, hadi."
Annemin uzun emrinden sonra hepimiz dudak büksek de başkaldıran Feride olmuştu.
" Ama Ahu Teyze daha geçen gün yaptık ya dip köşe."
Annem kapıda belirdiğinde ellerini beline koyup bize baktı.
" Akrabalar gelecek kızlar. Hadi kaldırın kıçınızı."
" Ne akrabası ya..." Feride'nin söylediği şeyle annem eline terliğini aldığında hepimiz yerimizden fırlamıştık. Ben banyonun yolunu tutarken Gamze'de toz bezi almak için benimle banyoya geldi.
" Halamlarla amcamlar gelecekmiş."
Feride'nin arkamızdan gelip fısıldamasıyla ikimizde çığlık attık. Feride bu halimize gülerken biz sadece göz devirmekle yetindik.
" İyi de onlar zaten Ankara'da değiller miydi?" sorum üzerine Feride bilmiş bir tavırla konuştu.
" Hayır. Onlar küçük olanlardı. Şimdi gelecek olanlar burada yaşayanlar. Biz de yıllardır görmüyoruz. Ama şunu bil ki hiç kolay insanlar değiller. İşte onlar tam Karadenizli."
" Korkutma kızı daha ilk dakikadan. Hadi herkes iş başına." Gamze'nin dediği üzerine hepimiz iş başına koyulduk. İçime kurt düşmüştü. Sonuçta ileride akraba olacaktık. Uzak ya da yakın ne fark eder ki? Nasıl insanlardı acaba? Tam Karadenizli de ne demek? Ya beni beğenmezlerse? Öyle bir şansları yok. Benden genç ve güzelini de bulamazlar.
Öğlen sonunda bütün işleri bitirmiştik. Annemler ise yemek hazırlamışlardı. Babamlar da bizlere yardım etmişti. Ne demişler? Birlikten kuvvet doğar.
Hepimiz bahçeye oturmuş dinlenirken araba sesi duyduk. Korkudan gerilirken Fatih hissetmiş gibi bana baktı. Kulağıma eğilip konuştu.
" Bir sorun mu var?" Kafamı hayır anlamında salladım. Ne diyecektim ki? Feride beni gelecek akrabalar konusunda korkuttu. Ya beni beğenmezler de sana başka birini alırlar diye korkuyorum mu? Fatih büyük ihtimalle korkumun yersiz olduğunu söyleyecekti ama karşıma ne çıkacağını da bilmiyordum.
2 tane araba bahçede bizim arabaların yanında durdu. Fatih koluma dokunduğunda ona baktım. Yavaşça eğilip arabalara bakıp konuştu.
" Siyah arabadan inen büyük amcam Osman. Sevecen ve tatlıdır ama Karadeniz damarı tutana kadar. Yolcu koltuğundan inen yengem Nilüfer. Sevimsiz ketum bir şeydir. İnsanların kusurunu arar. Onunla çok sohbete girmemeye çalış. Arkadan inenler çocukları ve torunları ha bir de damadı. Selda abla, evli. iki de çocuğu var. Yanındaki de kocası Ali. Selman, Uyuz biridir. Gözü sürekli dışarıda. Ayşe, okuyor. İçlerinde en aklı başında o. Senden iki yaş büyük. Bence iyi anlaşırsınız. Gri arabadan inen eniştem Remzi. Etliye sütlüye karışmaz. Babacan bir adamdır. Yolcu koltuğundan inen büyük halam Nebahat. Tam bir yılandır. Ailede pek sevilmez. Biz bile yıllardır görmeyiz onu. Arkadakiler gelinleri. Kocaları şehirde çalışır, bunlar da yer. Onlar da pek insan canlısı değildir."
Korkuyla Fatih'e baktığımda son derece ciddiydi. Sanırım Feride haklıydı. Elim ayağıma dolaştığında Fatih elini belime koyup gülümsedi ve tekrar konuştu.
" Ama merak etme. Hiçbiri bize dokunamaz." Gülümsediğimde biraz olsun rahatlamıştım. Her ailede vardır böyle insanlar. Biz de bugün nasibimizi alacaktık.
" Hoş geldiniz, hoş geldiniz."
Babam ve Polat Amca misafirleri sevecen bir sesle karşılarken annemler de gülümsemekle yetiniyordu. Bizler de herkese hoş geldiniz dedikten sonra ekstra sandalye getirmek için eve girdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞIMIN ABİSİ (Yarı texting)
Teen FictionAbim yok ama arkadaşım var. Ve tahmin edin onun da neyi var? Tabi ki de abisi. Klasik abimin arkadaşı klişelerinden sıkıldıysanınız içeri gelin.