Seungmin: Aman iyi be. Bu arada Solon çok güzel be kanka.
So-ya: Ne zannettin?
Seungmin: Sen de haklısın. Kim So-ya'nın ilk şarkısı hafif olamazdı zaten.
So-ya: Neyse, yemekte ne var?
Seungmin: Gel aşağı da öğren. Kaç gündür sadece odanda duruyorsun. Biraz da bizimle vakit geçir.
So-ya: Geliyim.
Yatağımdan kalkıp odamdan çıktım, Seungmin de peşimdeydi.
Aşağı varınca koltuğa oturdum. Koltukta ben hariç 2 kişi vardı. Jeongin ve Changbin.
Changbin: Oo So-ya hanım, gözümüz yollarda kaldı. Siz salona gelir miydiniz?
Jeongin: İnsan bir hayırlı olsun der. Ben diyorum, hayırlı olsun.
So-ya: Teşekkürler, Jeong.
Jeongin: Siz şimdi harbi sevgilisiniz yani?
So-ya: Öyle. Diğerleri nerede?
Changbin: Hyunjin bahçede, Minho ve Chan hyung yemek yapıyor,Han odasında, Felix PlayStation oynuyor.
So-ya: Peki ben gidiyorum.
Changbin: Sevgilinin yanına mı?
Onun bu söylemine göz devirerek cevap verdim.
So-ya: Hayır, Felix'in yanına.
Koltuktan kalkarak Felix'in bulunduğu yere gittim. Odaklanmış, kendisini tamamen oyuna vermişti. Onu korkutma isteğimi geri çeviremezdim doğrusu.
So-ya: BÖÖÖ
Felix: SO-YA NE YAPTIN?!
So-ya: Ne yapmışım?
Felix: BÜTÜN İLERLEMEM BİTTİ, APTAL MISIN!?
So-ya: Özür dilerim, sadece şaka yapmak istemiştim.
Felix: SENİN ÖZÜR DİLEMEN BENİM PUANLARIMI GERİ GETİRMİYOR! APTAL ŞAKALARINI KENDİNE SAKLA!
Onun bu sözleri içimi burkmuştu, bu evde ilk defa biri bana bağırıyordu. Eskiden bana çok sesini yükselten olmuştu, fakat Felix her zaman sakindi. İlk defa sinirliyken görüyordum onu. Gözyaşlarım belirmeye başlayınca nazikçe eğilerek odadan çıktım. Hemen merdivenlere gittim,diğerlerinin beni ağlarken görmesini istemiyordum.
Jeongin: Yine odana mı gidiyorsun?
Changbin: Gitme Fasulye!
Fasulye lakabı tuhaftı, o an bunu umursamadım. Teker teker çıkmaya başladım merdivenleri. Sonrasında ise hemen kendimi yatağa attım, tam Silent Cry dinlemelik zamanımdı.
~
Gözlerimi açtığımda havanın karardığını farketmiştim, demek uzun süredir yatıyordum. Açlık hissetmeme rağmen hiç yemek yiyecek halim yoktu. Ruhsuz gibi yatmaya devam ettim, ta ki kapım çalınana kadar.
Hemen kendimi toparladım, göz yaşlarımı sildim, ayağa kalktım. Gel komutu verdim.
Hyunjin: Müsait misin, güzelim?
So-ya: Müsaitim Hwang.
Hyunjin: Yemek hazır, ayrıca artık bana sevgilim, canım, bebeğim de diyebilirsin. Hwang demene gerek yok.
So-ya: Peki Hwang.
Sevimlice göz devirişini izledikten sonra tekrar yatağıma oturdum. Felix'in sözleri hala kulağımda çınlıyordu.
So-ya: Ben aç değilim, Hwang. Siz yiyebilirsiniz yemeğinizi. Eğer acıkırsam sonra yerim ben.
Hyunjin: Bizimle sofraya oturmanı özledim Süt. Neden gelmiyorsun?
So-ya: Bugün pek keyifli bir gün geçirdiğim söylenemez. Siz yiyin, eğer sizi özlersem salona gelirim, için rahat olsun.
Hyunjin: Sen bilirsin.
Kapıyı usulca çekerek odamdan çıktı.
Kendi sessizliğimde boğulmaya mahkûm olmuştum. Kendi isteğim ile hem de.
~
Hikayem 1K okunmaya ulaşmış. İnanın bana, benden mutlusu yok şuan. İlk hikayem, ilk deneyimim. Sizlere çok teşekkür ederim.
Bugün okullar tatildi, bende dışarıdaydım. Bölümün bu saatte gelmesinin sebebi bu. Yarın resmi olarak ilk sınavlarım başlıyor. Ben size başarılar diliyorum. Umarım hikayemi beğenirsiniz. Oy verip yorum yapmayı unutmayın.
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STRAY KİDS İLE HAYAL ET/ İLK KIZ ÜYE
Fanfic"Şu şaheseri Seul'un en güzel restoranı yerine pizzacıya mı götüreceksin? Tch, şaka yapma lütfen."