Sessizce düşünürken, aşağıdan gürültüler gelmeye başladı. Nedense içimde bir kuşku vardı. Sanki bu tartışmanın konusu benmişim gibi hissediyordum. Hislerim yanılmaz, daha önce hiç yanılmadım. Bu asla böbürleneceğim bir şey değil, aksine bence berbat bir yetenek.
O derin düşüncelerimden Seungmin'in bir anda odama dalması ile kurtuldum. Oldukça öfkeli görünüyordu.
Seungmin: Felix sana bağırdı ve aptal mı dedi?
Hatırladıkça gözlerim sulanıyordu. Onay vermek için hafifçe kafamı salladım. Şimdi daha sinirli gözüküyordu.
Seungmin : Ne zaman söyledi bunu?
So-ya: Bugün, 3-4 saat önce.
Seungnmin: Kırıldın mı?
Bu sorunun cevabına inkâr etmeye gerek yoktu. Yalnızca kafamı salladım, fakat beynimdeki düşünceler silinmedi. Hâlâ üzgündüm. Hâlâ kırgındım.
Seungmin: Senden özür dilemeli. Hadi gel, aşağı ineceğiz ve senden özür dileyecek.
So-ya: Benden özür dilemesine ihtiyacım yok Seung.
Seungmin: Onun var ama, hatalarından ders alıp senin de gönlünü almalı. Hadi gel.
So-ya: Onunla göz göze gelmek istemiyorum. Bu evde ilk defa kendimi huzursuz hissettim. Buraya ait değilmişim gibi.
Seungmin: Küs kalmak işe yaramaz. Neden bağırdı sana?
So-ya: Onu oyun oynarken korkuttum.
Seungmin: Çok büyük bir konu değilmiş aslında.
So-ya: Aşağı gelmek istemiyorum.
Seungmin: Yemekte rabokki var. Fish cake de aldık..
So-ya: Peki, beni ikna etmeyi başardın, geliyorum.
Seungmin: Seni ancak Hyunjin ve ben ikna ederiz zaten.
Daha fazla laf söylemeye gerek yoktu, odamdan çıkarak aşağı indim. Felix'e yönelik öfkeli bakışlar vardı. Hyunjin ise daha beter gözüküyordu. Hepsi benim suçumdu, dağıtmıştım onları. Mükemmel 8 arkadaş, kardeşin benim yüzümden arası bozulmuştu.
Hyunjin: Sen iyisin değil mi?
So-ya: Özür dilerim, sizi biraz dağıttım. Bu olay için çok üzgünüm. Bir daha seni korkutmam, Felix.
Felix gerçekten pişman gözüküyordu. Onu hiç böyle görmemiştim.
Felix: So-ya.. Ben gerçekten üzgünüm. Kalbin kırıldı, çok haklısın. Gönlünü almak için ne yapabilirim?
So-ya: Bir kere bana sarılır mısın?
Felix: Elbette.. Gel buraya minik el.
Kendimi kollarına bıraktım, rahat ve güvende hissediyordum.
So-ya: Senin de ellerin çok büyük değil.
Parıltılı bir gülümsemesi vardı yüzünde. Boşuna gün ışığı demiyorlardı ona zaten.
Changbin: Bu işte çözüldüğüne göre yemek mi yesek?
Lee Know: Sen içinde yemek geçmeyen cümle kurmayı bilmez misin?
Han: Boş yapmayı kesinde yemeğimizi yiyelim.
Sırayla masaya oturarak yemeğimizi yedik. Güzel bir yemekti doğrusu.
Chan: Siz ne zaman pd-nime açıklamayı planlıyorsunuz?
Hyunjin: Canımız ne zaman isterse.
Chan: Eğer ilişkinizi ilerletip sonrasında red yerseniz çok üzülürsünüz.
So-ya: Peki abiciğim.
Lee Know'un ağzı dolu olmasına rağmen çıkardığı kahkayı andıran sesler masamızı şenlendirmişti, konuşmaya devam ettik.
~
Keyifli yemekten sonra yeni sevgilimin dibinde Felix'in saç rengini konuşuyorduk. Erkeklerin bu kadar boş şeyler konuştuğunu bilmiyordum.
Seungmin: Bence en çok sarı yakışıyor.
Jeongin: Gri daha iyi.
Han: Mavi tabii ki.
Bu boş muhabbetten sıkılınca odama gitmeye karar verdim. Kalkmaya yeltendiğimde ise Hyunjin beni durdurdu. "Nereye" dermişçesine kafasını salladı, bende elimle yukarıyı işaret ettim. Ben yukarı çıkarken peşimden geldi. Birlikte benim odama gidiyorduk.
~
Sınavlarım başladı, yarın matematik sınavım var. Bu hafta bölüm atmam bile bana mucize gibi geliyor. Yine de umarım size yeterince bölüm yetiştirebiliyorumdur. Sizin sınavlarınızda iyi geçer umarım.
Sonra ki bölümde, yatak odasında daha normal şeyler mi yapsınlar, işin içine hafif öpme-koklama girsin mi? Bu hikayeyi tamamen aşk üzerine de kurmak istemiyorum. Fakat bu şekilde insanın okuma hevesi artıyor, bence. Neyse, şimdi gidin sınavlara çalışın. Parlak bir gelecek hepimize lazım.
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STRAY KİDS İLE HAYAL ET/ İLK KIZ ÜYE
Fanfiction"Şu şaheseri Seul'un en güzel restoranı yerine pizzacıya mı götüreceksin? Tch, şaka yapma lütfen."