İSTEME

1K 59 15
                                    

Varlığım değersizdi. 

kalbim boşa atıyordu. bakışlarım ruhsuzdu,karşımdaki aynaya düşen görüntüm içler acısıydı. saçlarım darmadağındı. yüzüm bembeyazdı.

ruhsuz bakışlarım göz altlarım çökmüştü. göz kapaklarımın altında yatan ağırlık ile gözlerimi kapattım sonra onun hayali düştü gözlerimin önüne.

gözlerimden bir damla yaş yanaklarımdan aşağı inerek çeneme doğru yol aldı. akan yaşlar yüzüme değil kalbime akıyordu, canımı yakıyordu.

halbuki acıyı o kadar çok tatmıştım ki ondan sonra ruhum acıyordu artık. bedenim de acı dinmişti hissetmiyordum.

bir insan fiziksel acıyı hissetmez mi ben hissetmiyordum çünkü artık ruhum acıyordu. bu acıya dayanamıyordum.

gözlerimi yavaşça açtığımda bakışlarım kollarıma çevirdim. kaç tane kesik vardı bilmiyordum ama hepsi kabuk bağlamış birer yara izine dönüşmüştü.

halbuki benim kalbimdeki yara kapanmıyordu hala kanıyordu. ruhum feryat ediyordu.

bu dünya da en çok ne öldürür insanı diye sorsalar umuttur derdim. umudun aydınlık yüzü insanı yıkılmaz yaparken karanlık yüzü insanı yaşarken öldürüyordu.

lavabonun kapısı açıldığında içeri giren zeyno ana  üzülerek bana bakıyordu. halbuki içler acısıydı halim. bunu dert etmiyordum. bunu kendime ben yapmıştım.

"oğlum üşüyeceksin kıyafetlerini giy birazdan misafirler gelecek "dedi. sence umurumda mıydı üşümem ya da hasta olmam.

ben zaten yaşamıyordum. başımı eğdim. gözlerimi kapattım. "tamam geliyorum "zeyno ana son kez bana bakıp lavabodan çıktığında alnımı aynaya yasladım.

ölmek istiyordum artık. yaşamak için bir sebebim kalmamıştı. fakat ölmeyi bile beceremiyordum ki.

gözlerimi yavaşça araladım. nefes almak istemiyordum aldığım nefes bana zehir oluyordu. boğazımda sanki bir ip vardı. ölüm uykusuna uyumak istiyordum.

yan tarafta duran sepetin üzerindeki gömleğimi giydim. pantolonumun kemerini sıkıp aynadaki yansımama baktım.

dudaklarım sahte bir kıvrılma yerini alırken son kez kendime bakıp lavabodan çıktım.

Taş merdivenlerden aşağı doğru indiğimde birazdan beni istemeye gelecek olan misafirler için ortalıkta bir hazırlık vardı.

Babam benden kurtulmak derdiğindeydi. Onu daha fazla rezil etmemek için ,adının çıkması için böyle bir çözüm bulmuştu.

Canı sağ olsun. Kendimi öldürmemi gözünün önünde yapmamı istemiyordu.

Tek derdi kendi şerefiydi. Canı sağ olsun ne diyeyim ki.

İkinci katın terası geçtiğimde gözlerimi Mardin'in gece manzarasına çevirdim.

Bu şehir benim hem yaşama sebebim hem de ölüm sebebim olmuştu.

Onu çok seviyordum onun için ailemden bile vazgeçerdim ama o benden vazgeçti.

Babasının sözünü dinleyerek başkası ile evlendi. Beni öldürdü.

Belki bedenen değil ama ruhum onun evlendiği gün ölmüştü.

Ben dünyalara sığamadım halbuki tek dileğim sevdiğim adamın kalbine sığmaktı.

Beni görmedi. Beni duymadı benimle konuşmadı.

Aslında kimse beni görmedi,duymadı,anlamadı.

Ben bu hayatta hep yalnız başımaydım. Bilir misiniz ölümün kıyısındaki çocuğun hikayesini.

Hayattan hiç bir gayesi olmayan bir genç oğlan bir gün bir uçuruma gider.

Elinde bir hançer ayakları çıplak.

Ruhu tükenmişliğin, hissizliğin acısı ile kıvranırken başlıyor bileklerini kesmeye.

Oğlan ölmüyor ama her zaman içinde öldürdüğü bir ruhu olduğunu biliyor.

Akıl hastanesine kaldırıyorlar oğlanı. Her gece kafasını yastığa koyduğunda deli kabuslar ile uyanıyor.

Onu öldürmek için yalvarıyor hastanedeki insanlara ama kimse onu yine görmüyor duymuyor. O hep acısı ile kıvranarak bu dünya da cehennemin yaşayarak bir kere değil bin kere ölüyordu.

Bu hikaye bir yerden tanıdık geldi mi çünkü bu hikaye benim hikayeme çok benziyordu.

Sevdiğim adam başkası ile evlendi yaşamıma son vermek istedim. Ölmek istedim yaşamak için bir sebebim kalmadı.

Dış kapının açılma sesi ile dolan gözlerimi içeri giren misafirlere çevirdim.

Üç kişilerdi. Babamın arkadaşı şehmuz amca onun karısı Firuze teyze ve onların oğlu Orhan.

Uzun boylu bir adamdı Orhan. Babasının şirketini yönetiyordu.

Birden başını kaldıran adam mavi çakır gözleri benimle buluşunca bir meltem esti.

Gözleri gözlerimde asılı kaldı. Dudakları iki yana kıvrılan adamın yüzüne öylece bakarken içimde öyle bir his doldu ki sanki ruhum buz tutmuş bir kışa ev sahipliği yaptı.

******************************************************
Aranızda bazı okuyucularım bunlar nasıl evleniyor diye yorumlar yapıyor arkadaşlar burası benim dünyam ve benim dünyamda her şey olabilir. Erkekler birbirleri ile evlenebilir.

Bunu yadırgamayın herkes özgürce benim dünyamda istediğini yaşayabilir. Bölüm hakkında yorum yapmayı unutmayın.

ESARET-BXB(TUTSAK AŞKLAR SERİSİ-3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin