Kalbimin hapsettiği esaret aşkın özgürlüğü ile serbest kalmıştı. içine düştüğüm umutsuzluk bir zamanlar çıkmaz bir sürgün gibi geliyordu. umutsuzluk bitmişti. umut benim için yeniden doğmuştu.
orhan karaca. en az benim kadar kafadan çatlak çakır gözlerin sahibi. onunla ilk gördüğüm anı hatırlıyordum da sanki kalbim bu adamın hayatımda büyük bir yeri olacağını hissetmişti. ya da bu kadar deli ve manyak olduğunu hesaba katamamıştı.
fakat buna ihtimal vermiyordum. "ben ihtimalleri gerçeği çevirmek için varım "demişti bana.
"geçekler ya imkansızsa "demiştim bende. "imkansız sadece zihnimizdeki engellerden ibarettir "demişti.
halbuki en kusurlu gerçeğim olduğunu bilmiyordu. kusurlar bazı insanlara göre kötü ve zayıf bir şey olarak gelse de bizi biz yapan kusurlarımızdı.
kusursuzluğun kalbinde yatan gerçek her zaman kusurludur.
Hayatımda büyük bir yeri olan bu adam şimdi karşımda bana bakıyordu. "neden öyle bakıyorsun "dediğinde ona bakmaya devam ettim.
"nasıl bakıyormuşum "dediğimde dudakları yukarı kıvrıldı. "her an üzerime atlayacakmışsın gibi "dediğinde bir adım atarak ona yaklaştım.
"orhan karaca "dediğimde bir adım daha attım. aramızdaki mesafeyi kapattığımda gözlerime ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışır gibi bakıyordu.
"adal "dediğinde ona yaklaşıp kollarımı boynuna dolayarak gözlerine baktım.
"bana neler yapabileceğini göster "dediğimde tek kaşı havalandı. "bundan emin misin "dediğinde gözlerine cesurca baktım.
"emin olmazsam sormazdım demi "dediğimde yüzüne yaklaşarak dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım.
elleri belimi bulunca dudaklarımı hırsla karşılık vermeye başladım. öpüşmemiz giderek derin ve tutkulu olmaya başlarken birden üzerine zıplayarak onun kucağına çıktığımda elleri kalçalarımı buldu.
"zincirlerini kırmana bayılıyorum "diye ağzımın içinde konuştuğunda dudakları çeneme doğru kayarak sürtündüğünde tenimde bıraktığı dokunuşlar kalbimi ezdi.
"bana ne kadar iyi olduğunu göster karaca "dediğimde kalçalarımı sıktı. "emredersiniz "diyerek beni yatağa doğru götürerek bıraktı.
üstündeki kıyafetleri çıkartırken bende üzerimdekileri çıkartıyordum. gözlerimiz bir an bile birbirimizden ayrılmazken ikimizde sonunda çıplak kalmıştık.
yatakta geriye doğru sürünerek giderken o da dizlerinin üzerinde yatakta bana doğru yaklaşıyordu.
sırtım yatağın başlığına değdiğinde onunla oynamak bana zevk veriyordu.
dudaklarımız yeniden buluştuğunda bacak arama girdi. elleri bacaklarımın iç kısmında gezinirken bir yandan da beni öpüyordu.
kollarımı boynundan sırtına doğru götürdüğümde tırnaklarımı sırtına geçirdiğimde dudaklarından çıkan inleme beni azdırdı.
"bu yaptığın çok "dediğinde dudaklarımız bir anlığına ayrıldı. "çok seksi"dediğinde tekrar beni tutku ve şehvet ile öpmeye başladı.
ellerimi onun sırtında yavaşça çekerek göğüsüne dokunduğumda yaralarını hissettim parmak uçlarımda.
yavaşça boynundan aşağı doğru yara izini takip ettiğimde bu kadar güzel olması beni şaşırtıyordu.
onu kusurları bile bu kadar güzel olması haksızlıktı. dudaklarımızı ayrıldığında ellerim hala onun yara izinin üstündeydi.
gözlerini gözlerime çevirdiğinde diğer elim ile onun kalbinin üzerindeydi.
"yaralarıma dokunduğunda kendimi kusursuz hissediyorum eskiden bu yaralar bana sanki kusurlu biriymişim gibi hissettiriyordu. seninleyken öyle değil" dediğinde gözlerine anlamlı bir ifade ile baktım.
"belki de kusurların bedeninde değil de kalbindedir "dediğimde gözlerime öyle derin bir şekilde bakıyordu ki kalbim onun atışını hissediyordu.
"benim kalbimde senden başka bir kusur yok. sen çok güzel bir kusurumsun "dediğinde sözleri onu arzulamama neden olmuştu.
"orhan "dediğimde derin of çekerek "adal yaktın beni senin için cayır cayır yanıyorum "dediğinde dudaklarına yaklaşarak " o zaman birlikte yanalım "dediğimde dudaklarına yapıştım.
gece bizim için hiç bitmesin istedim. şafak sökene kadar onun bedeninde ruhumu hissettim.
şu amansız atan kalbim onun yaralarında bir nabız gibi atışını hissederken her şeye rağmen onunla olmak bana bu dünyanın en değerli insanıymışım gibi hissettiriyordu.
esaretin kalbinde yatan özgürlük ruhumda bir kelebek misali uçuşurken karanlığımı aydınlatan da o kelebekti.
esaret nefreti körükledi.
nefret aşkı içine hapsetti.
aşk bütün duyguları tuzla buz etti.
"ben sana öyle bir aşık oldum ki adal "dediğinde aramızdaki mesafeyi kapattı.
"sanki sen olmasan nefes almayacakmışım gibi "dediğinde başımı kaldırarak ona bakıyordum.
SON
......................................................................................................
BİR KURGUNUN DAHA SONUNA GELİRKEN NEDEN BU KADAR ERKEN FİNAL YAPMAMA ŞAŞIRIYORSUNUZ. KURGUNUN GİDİŞATİ BU ARKADAŞLAR. GÜNÜMÜZDEKİ TÜRK DİZİLERİ GİBİ GEREKSİZ ŞEYLER YAZARAK NE KURGUYU MAHVETMEK İSTEMİYORUM NE DE SİZİN ZAMANINIZI ÇALMAK İSTİYORUM. ONLARIN HAYATLARINI OKUNUDUZ.
ONLARA BAZEN KZDINIZ BAZEN GÜLDÜNÜZ. BU YÜZDEN HEP ONLAR BURADA SİZLER ONLARI OKDUĞUNUZ SÜRECE OLACAK.
SON KEZ ADAL VE ORHANA VEDA EDELİM Mİ?
KIRMIZI KELEBEKLER YOLUNUZU AYDINLATSIN. HOŞÇAKALIN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET-BXB(TUTSAK AŞKLAR SERİSİ-3)
Teen FictionTAMAMLANDI. ölümün kıyısında dolaşan çocuğun hikayesi. sevdiği adam başka biri ile evlendiğini öğrenen adal depresyona girer. günlerdir evden çıkamaz. hayat onun için bitmişti. canına kıymaya kalkışır. babasının arkadaşının oğlu ile evlendirilen ada...