SİYAH LEKE

905 46 15
                                    


Süveyda.

kalpteki siyah leke anlamına gelirdi. kalbin içindeki günahların temsiliydi. ama kimilerine göre de insanın varoluşunun temsiliydi.

kalbim bana bakan adamın gözlerinde yayılan bir siyah leke gibi buz tutmuş bir evin yangınını hatırlatıyordu.

yanan ev kalbin ortasındaki leke, buz tutmuş ise içerdeki haykırışlarımdı. gözyaşlarımdı intahar ipi ile süslediğim sevdamdı.

babam baş köşede şehmuz amaca ile konuşurken bana bakan adamın gözlerine baktım. bakışlarım boştu. 

"niyetimizin neden olduğunu biliyorsun ağam "diyen şehmuz amca. babam başını sallayarak gülümsedi. gözlerini  orhan denen adama çevirdi.

"orhanı tanırım çok temiz mert delikanlı bir adamdır "dediğinde orhan gülümseyerek babama baktı. bu adamda çözemediğim bir şey vardı. babamın gözleri bana dokunduğunda orada ne gördüğünü biliyordum.

orada saçma sapan şeyler yapan yıkık döküp bir adamın sevdasını görüyordu ama benim gözümden bakmıyordu.

"verdim gitti hayırlı olsun "dediklerinde herkes ayağa kalktı. ikimiz salonun ortasına geldiğimizde babam yüzükleri parmağımıza takarak kurdeleyi kestiğinde sıra ile önce şehmuz amcanın elini sonra da firuze teyzenin elini öptüm.

yan yana koltuklara geçip oturduğumuzda az önce nişanlandığım adamın bedeni vardı yanımda.

gözlerini bana çevirdiğinde ona bakmadım. gözlerimi karşımdaki bana bakan zeyno anaya çevirdim.

kadın buruk bir tebessüm ettiğimde galiba bu evde beni anlayan tek kişinin o olduğunu anladım.

beni öz babam anlamıyordu ama kaç yıldır yanımızda çalışan kadın anlıyordu ne diyebilirdim ki.

"dışarı çıkalım  mı "diyen adama çevirdim bakışlarımı. gözlerime bakıyordu. çakır mavi gözleri bana bakarken dudakları düz bir şekildeydi. ama bakışları insanın ruhu ürperttirecek derece de bakıyordu.

omuz silktim. dudakları iki yana doğru kıvrıldı.

"biz biraz dışarı çıkacağız vakit geç olmadan döneriz "dedi orhan babam ve kendi babasına bakarak. babam başını salladığında ayağa kalktım. gitmek istemiyordum ama bunu ona söylersem tuhaf olurdu.

ama bir zararı da yoktu. dışarı çıkarak konaktan ayrıldığımızda onun siyah BMW arabasına bindik.

arabayı çalıştırarak konaktan uzaklaştığımızda gözlerimi ön camdan ayırmadan geçen yolu izliyordum.

bir kaç dakika sonra araba tepeye çıktığında tepenin sonunda durdu. mardin manzarası bakıyordum.

orhan ceketin cebinden çıkarttığı sigara paketinin bir dal çıkartarak çakmağı ile ateşlediğinde sigaranın ucu kırmızı bir alev ile kül oldu.

"içer misin "dediğinde ona baktım. sigara içmezdim normalde ama bir  dal alarak dudaklarımın ucuna yerleştirdiğimde çakmağı bana uzattı. çakmağı alarak sigarayı yakarak derin bir nefes çekerek soluk boşluğa akan dumanı hissettim. tadı bok gibiydi.

fakat bunu devam ettirdim. yan tarafımdaki bedenin bakışları bana döndü.

"daha önce hiç içmedin ?"dediğinde ruhsuz bakışlarım ona döndü. başımı iki yana salladım. bir nefes daha çektim.

o ise içtiği sigarı dumanını arabanın içini doldurduğunda arabadan indim. ön tarafa geçerek sigaradan bir yudum daha içtikten sonra yer attım. ayakkabılarım ezdim izmarit parçasını.

yanıma gelen bedene baktım. elinde bir silah vardı. silahı nerde bulduğunu sormayacaktım. zaten normal biri olmadığını biliyordum.

normalden kastım efendi zararsız veya söz dinleyen işten eve evden işe gelen. ama şaşırdığım doğruydu.

"annem ve babam seninle evlenmemi istiyor ama bana soracak olsalar ki sormadılar istemiyorum "dediğinde bakışlarım ona döndü.

"beni ilgilendiren bir taraf göremiyorum "dediğimde elindeki silahı aşağı doğru tutarak karşıma geçtiğinde ona bakıyordum.

"şimdi ben ne kadar istediğimi yapan bir kişi olsam da babam ve annemi kıramadığım için bu evlilikten kurtulamam ama sen bunu yapabilirsin"dediğinde ona hala aynı şekilde bakıyordum. benim nişanı ve bu evliliği iptal etmemi istiyordu.

"peki ya bunu yapmazsam "dedim. elinde silah olan ve düşünceleriniz ile zıt bir kişiye bunu söylemek delilikti belki ama akılı kalan bir tarafım kalmamıştı.

dudakları yukarı kıvırılarak bana baktı. bana doğru yaklaştığında bir adım kala namlının ucunu karnıma değdiğini hissediyordum. çakır mavi gözleri karanlık bir şekilde bakıyordu.

"seni öldürürüm hem bu evlilikte kendiliğinde iptal olur bir magandanın kurşunun sana isabet ettiğini söyler bu işi bitiririm "dediğinde ona baktım ruhsuzca. bu muydu gerçekten. elim silahın üstündeki eline giderek elini tutum. 

silahı biraz da ben bastırdım. parmağım tetiğe gitti. "o zaman hiç durma devam et hatta senin yerine bunu ben yapayım "dedim parmağım tetiği gittiğinde tam basacaktım ki silah karnımın üstündeki baskı yok oldu. bir adım geriye giderek silahı elinde tutarak bana keyifli bir ifade ile bakıyordu.

"deli olduğunu biliyordum seni ilk gördüğüm o avluda gözlerinde görmüştüm."dediğinde ona doğru bir kaç adım yaklaşarak ifadesizce baktım.

"o zaman bir deliye hiç bir şey yaptıramayacağını da biliyorsun "dediğimde gözlerime uzun bir süre ile bakıp dudakları daha çok genişleyerek yüzüme eğildi.

"belki de seninle evlenmeliyim o kadar da sıkıcı değilsin "dediğinde bakışları bir ruh hastasının bakışlarını andırıyordu ya da  acıda beslenen bir sadistin.


******************************************************************************************

İLK BÖLÜM HAKKINDA BOL YORUM YAPARSINIZ SEVİNİRİM. 

ELLİ YORUMU GEÇİNCE YENİ BÖLÜM ATARIM OKEY?



ESARET-BXB(TUTSAK AŞKLAR SERİSİ-3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin