BEKLENMEYEN TELEFON

382 67 44
                                    

"Hadi ama Linda kalk sabah oldu." diye söylenmeye başladı yine Sinem.

Kendisi kuzenim olur ve aynı zamanda ev arkadaşım. Birde Melisa var tabi. O da tam tamına 9 yıllık arkadaşım olur. Şanslıyım ki aynı üniversiteyi kazandık ve Sinem'in ev arkadaşları olduk. Sinem bizden 2 yaş büyük ama çok iyi anlaşıyoruz. Abla gibi davranan biri değildir tabi bazen sınırı aşıp onu kızdırdığımız zaman içindeki ablayı dışarı çıkardığı olmuyor değil.

Bu arada ben yine bana kalk diyen herkese verdiğim cevabı verdim.

"Beş dakika daha."

"Çok klişesin. Kalk hadi kalk. Melisa'yla başlıyoruz bak biz kahvaltıya."

"Ahh kahvaltıııı. Beni şimdi hassas noktamdan vurdun kuzen."

"Kalk artık şebek. Hazırlan gel bekliyoruz."

Kalkmak istemesemde kalkmak zorundaydım. Çünkü uyku kadar kahvaltı da hassas noktalarım arasında yerini alıyordu. Zar zor kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzleştirmeye koyuldum. Aklıma gördüğüm rüya takıldığında aklımda "Berkant" ismi yankılandı.
Aslında tam olarak Berkant abi.

Ne alaka?

Nasıl bir bilinçaltım var benim ya?

Çok üzerinde durmadan saçlarımı halledip tekrar odama geçtim. Hemen giyinip mutfağa geçtim. Çok oyalanmıştım.

Kesin yine Melisa yumurtamı yedi.

"Günaydın gençler." der demez yanılmadığımı anladım.

"Günaydın uykucu. Birileri yumurtanı yemiş sanırım sen hemen oturmadan kendine yumurta haşla istersen."

" Kim acaba o birileri!! İnsan pişkin olmasın. Birde kendim mi haşlıcam? kalk bana yumurta haşla hemen! "

"Ama acı bana daha notlarımı bitiremedim."

"Ben anlamam Melisa. Hep aynısını yapıyorsun. Çocuk gibi tartışamayacağım seninle kalk haşla hadi."

"Tamam kızlar tamam. Ben hallederim." diye araya girdi Sinem.

Canım benim yaa. O olmasa biz bütün gün tartışabilirdik. Evet biliyorum alt tarafı yumurta. Ama yumurta deyip geçmeyin. Yumurta önemli.

"Teşekkür ederim kuzenlerin en güzeli."

"Sende notlarına bak hadi yağcı."

"Yağcılık mı? Hiç tarzım değil (!) Bu arada Melisa sende yırttın bu seferlik. Hadi ben notlarımı almaya odama gidiyorum."

"Sineeeem. Kahramanım benim." diye yağcılığa başlamıştı Melisa. Bende ona bir bakış attım.

"Gidiyorum bütün aşklar yüreğimdeee. Gidiyorum gözüm hala üzerindeee." diye mırıldana mırıldana odama geçtim.

Hemen notlarımı alıp bakmam şarttı. Dün malum bugüne bırakmıştım çalışmayı. İlla son gün son saatlere kadar bırakacaktım o konuları. Elim ayağıma dolanmadan rahat edemiyordum sanki. Ama zaten günü gününe çalışan öğrenci modeli çok nadir değil midir?

Notları alır almaz tekrar mutfağa geçtim. Bir yandan kahvaltı yaparken bir yandan da notlarımı bitirmeye çalışıyordum. Ama bitecek gibi durmuyordu.

Yine bana bütünleme yolları gözüktü.

Yok yok iç sesimi dinlememeliydim. İçimde bir umut vardı. Bakmaya devam etmeliydim.

Sınav saati yaklaşırken evden çıktık. Sinem' in arabası vardı ve bizi çoğunlukla o bırakırdı. Onun finalleri bitmişti ve hiç bütünlemeye kalmamıştı. Üstelik okuduğu bölüm Hukuktu. Sözde kuzendik ama onda ki çalışma aşkı ve hırsı bende gram bulunmuyordu. Melisa ve ben, kamu yönetimi okuyorduk. Hukukla iç içe bir bölüm olduğu için Sinem, kendi konularını bitirir, birde oturur bizim konulara bakar ve bize konu anlatırdı. Öyle bir çalışma aşkı yani.

Sinem'i böyle anlatıyorum ama görseniz "Anlattığın kız bu mu?" dersiniz. Çünkü bakımından ve süsünden ödün vermez ve kendisine abla dedirtmezdi. Zaten 2 yaş bana çok gelmediği için bende abla deme taraftarı değildim.

"Hadi bakalım bayanlar geldik. Atlayın arabadan. Siz sınava ben de sinemaya..." diye kıkırdadı Sinem.

"Adaletin bu mu dünya??" dedim arabadan inerken. Tabi Melisa durur mu "Bu finali alacağız başka yolu yok! Laylaylaylaylaylaylalalaaa ooo özgürlük" diye taraftar moduna bağladı. Ben onu cekistirirken Sinem bize başarılar öpücüğü verip bastı gaza. Bizde söylene söylene sınıfa doğru yol aldık. Bu arada Melisa' nın telefonu çalmaya başladı.

" Alo??"

AYNALAR MİSALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin