Birgünü daha geride bırakıp yeni bir güne gözlerimi aralamıştım.
Bu defa ne Sinem ne de Melisa uyandırmıştı beni. Bu görevi penceremden içeri sızan Güneş ışıkları, üstlenmişti.
Araladığım gözlerimi ilk olarak saatime yöneltmiştim ve şaşkınlıkla gözlerimi ovmaya başladım. Saat tam olarak 13:08'di.
Aslında şaşırılacak birşey yoktu. Ben zaten bıraksalar hep bu saatlere kadar uyuyabilirdim. Ama dikkatinizi çekerim bıraksalar diyorum. Çünkü bu güne kadar ya Melisa ya da Sinem en geç 12'de başımda kalkmam için tantanaya başlarlardı. Nasıl olmuştu da kimse beni uyandırmamıştı.
Bizimkiler evde değil miydi yoksa diye düşünerek onlara seslenmeye karar verdim:
"Sineeeeeeem."
"Melisaaaaaa."
"Huhuuu. Kimse yok mu evdeee?"
Kendimi yırtmıştım ama tek bir cevap bile gelmemişti. Anlaşılan yanılmamıştım. Evde kimse yoktu.
Biraz daha mı uyusam acaba? diye bir düşünceye kapılsamda abartma Linda diyerek verdiğim iç savaşla yataktan doğruldum.
Nereye gitti ki şimdi bu kızlar?
Ben daha Melisa'yla konuşup Levent'i affetmesini sağlayacaktım.
Kafamda düşüncelerimle ayaklarımı sürte sürte banyonun yolunu tuttum. Elimi yüzümü yıkayıp odaları gezmeye başladım. Valla ortada kimsecikler yoktu.
Son olarak mutfağa girdiğimde ise keyfim yerine gelmişti. Mükemmel bir kahvaltı duruyordu masada.
Ahh benim kızlarım işte. Gel de sevme bu kızları. Benim için kahvaltı hazırlamışlar.
Kahvaltı bir anda aklımı başımdan almıştı. Hemen masaya yerleşip yemeye başlamıştım bile. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki masanın kenarındaki notu, doyduğumda farketmiştim. Notu elime alıp baktığımda q gibi yazılmış g harflerini görünce yazının Melisa'ya ait olduğunu anlamam uzun sürmedi. Malum yıllarca birlikte okumuştuk. Yazısını kavramıştım artık.
LİNDACIM, ÖNCELİKLE GÜNAYDIN AMA ÖĞLEN KALKMA İHTİMALİNİ DÜŞÜNÜRSEK TÜNAYDIN DEMELİYİM BELKİDE.
HERNEYSE KONUMUZ BU DEĞİL. BEN BUGÜN ÇOK DAHA İYİ HİSSEDİYORUM VE DAHA DA İYİ OLMAK İÇİN HER ZAMAN Kİ GİBİ SOLUĞU HAYVANAT BAHÇESİNDE ALMAYA GİDİYORUM. HEM BELKİ KORAY'I DA GÖRÜRÜM. ONUNDA BANA İYİ GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. ANLADIN SEN ONU.
Yazının bu kısmında yüzümde bir tebessüm oluşmuştu.
"Anlamam mı ben zaten onu daha en başta anlamıştım" dedim içimden ve okumaya devam ettim.
GELELİM SİNEM'E. BUZ PATENİNE Mİ NE KAYIT OLMUŞ. ORAYA GİDECEKMİŞ. BUNU SEN ZATEN BİLİYORMUŞSUN ÖYLE DEDİ.
Bu kısımda da "Gitsin gitsin o da Selim'i görsün. Bir ben Levent'imi göremiyorum zaten. " diye isyan bayrağını kaldırdım ve tekrar okumaya devam ettim.
KISACASI BİZ BUGÜN EVDE OLMAYACAĞIZ
VE SEN KÜÇÜK HANIM, OTURUP DERS ÇALIŞACAKSIN. YARIN BÜTÜNLEME SINAVIN VAR UNUTMA.
KOLAY GELSİN. SENİ SEVİYORUZ
*KIZLARINDAN*
"Bende sizi seviyorum kızlarım. " dedim ve kağıdı katlayıp bir kenara koydum. Ama haksızlık değil miydi bu? Onlar gezip eğleniyor. Ben evde ders çalışmak zorundayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNALAR MİSALİ
Roman pour AdolescentsHerşeyi unuturken onun görüntüsünü silemiyordum. Kimdi bu yakışıklı? Neden başımda ağlıyordu? *** Hiçbirşey anlamıyordum. Melisa kendi kendine konuşuyor gibiydi. Son sorduğu soruya kadar anlamsız anlamsız ona bakarken son sorusu ve yüzündeki ifa...