Arkamdan gelen o sesle şaşkınlıkla arkama döndüm. Ama arkama döndükten sonra şaşkınlığım iki katına çıkmıştı.
Hocaya böyle diklenen kişi benim hiç beklemediğim biriydi.
O kişi tam olarak KORAY'DI.
Ama onun burada ne işi vardı?
Koray'ı görür görmez hemen yanına koştum.
"Koray, senin ne işin var burada? " dedim ama o bana bakmıyordu. Bakışlarını kapıdaki profesörümüze dikmiş resmen meydan okuyordu.
"Hadi Koray gidelim. Lütfen gel hadi. " diyerek çekiştirmeye başlamıştım Koray'ı. Ama oldukça güçlüydü ve yerinden hareket ettiremiyordum.
Kafamı çevirip profesörümüze baktığımda ise o da öfkeyle Koray'a bakıyordu.
Gözleriyle falan mı konuşuyorlar acaba? diye düşünmeye başlamıştım.
"Hocam, biz şimdi gidiyoruz. Siz devam edin sınava. " diye bakışmalarını bölmeyi denedim. Ama Koray araya girerek profesörümüze tekrar meydan okudu.
"Hayır Linda. Gitmiyoruz ve sen o sınava giriyorsun. " dedi bakışlarını önce bana sonra profesöre çevirerek.
Profesörün artık beni içeri alması imkansızdı. Ceza almadan gitsek bari diye düşünürken duyduklarım beni şaşırtmaya devam ediyordu:
"Hadi geç içeri çabuk." dedi sert bir tonda kapıdaki kazulet Profesörümüz.
"Geçeyim mi? Ne yani beni sınava alıy--" diye söze başlamıştım ki:
"Kararımı değiştirmeden geç artık. " dedi bizim kazulet ve Koray'a bir bakış atıp içeri girdi.
Bende hemen Koray'a sarılıp teşekkür ettikten sonra sınıfa girdim.
Sırama doğru ilerlerken yaşananları düşünüyordum. Ama herşeyi bir kenara bırakıp sınava konsantre olmalıydım. Sonuçta şuan bu sınava girmem benim için bir mucizeydi.
Yerime geçtikten sonra önce kalem ve silgimi çıkarttım. Daha sonra gözlerini bana dikmiş olan kazulete bir bakış attım.
Derin bir nefes aldıktan sonra da sorularla cebelleşmeye hazırdım.
####
Sınav bitiminde sınıftan birkaç kişiyle sınavın nasıl geçtiğiyle ilgili konuşurken bir yandan da kazuletin sınıftan çıkışını izliyordum.
O adam öyle kolay kolay birini dinleyecek biri değildi.
Nasıl oldu da Koray'ı dinlemişti acaba?
Son olarak sınıftakilerle vedalaşıp sınıftan çıktım.Bahçeye indiğimde Koray, banklarda oturmuştu ve sanırım beni bekliyordu. Bunu, beni görür görmez ayaklanıp yanıma gelmesinden anlamıştım.
"Sınavın nasıl geçti bakalım? " dedi yüzünde bir gülümsemeyle.
"Fena değildi. Geçerim diye düşünüyorum ama sen olmasan o sınava giremezdim. Teşekkür ederim. " dedim mahçup bir tebessümle.
"Lafı olmaz. " dedi elini omzuma koyarken.
"Ya aslında Koray, o hocayı tanıdığım kadarıyla kimseyi dinlemezdi. Seni nasıl dinledi çok merak ediyorum. Tanıyor musun yoksa? " diye sordum omzuma elini koymuş Koray'a bakmak için kafamı kaldırırken.
"Maalesef tanıyorum. Babam oluyor da kendisi. " dedi Koray elini omzumdan çekerken.
"Baban mı? O kazulet mi? " dedim ve son sorduğum sorudan dolayı kendimden utanıp hemen özür dilemeye geçmiştim ki:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNALAR MİSALİ
Teen FictionHerşeyi unuturken onun görüntüsünü silemiyordum. Kimdi bu yakışıklı? Neden başımda ağlıyordu? *** Hiçbirşey anlamıyordum. Melisa kendi kendine konuşuyor gibiydi. Son sorduğu soruya kadar anlamsız anlamsız ona bakarken son sorusu ve yüzündeki ifa...