Tüm hayatım her zaman yalnız başıma oynadığım bir rus ruletinden başka bir şey değildi.
Tabancayı tutan da bendim, bir ihtimal tek kurşunu yiyecek olan kişi de...
Zaman zaman o tabancanın içindeki ateş gücünün ellerimde olduğunu hissetmek bana güç verirdi.
Yalnızlığımla gurur duyar, bir noktada hiç kimseye ihtiyacım olmadığını bilirdim.
Fakat bazen de namlunun ucundaki o acınası insan olurdum.
Yalnızlığa katlanamaz, kalbimdeki boşluğun içimi yiyip bitiren bir açlığı dönüşmesine izin verirdim.
Yani ne yaparsam yapayım sorumlusu tamamen bendim.
Duygularım ve kalbimdi...
Bilgisayar ekranıma bakarken o boşluğun içinde süzülen karanlığın beni canlı canlı yemesine izin verdim.
Email ekranımda kararmaya başladığında kafamı toparlayamadığım için sonrasında Herakles'e yazacağımı biliyordum.
Sandalyemden kalktım ve odamdan çıktım.
Düşüncelerim yine o karmaşıklık balonuna dalmıştı.
Bundan ve böyle hissetmekten nefret ediyordum ama elimde değildi.
Merdivenleri indiğimde mutfaktan bir şarkı mırıltısı duydum.
Annem mutfakta masayı kaldırmış, bulaşıkları makineye koyarken küçüklüğümden beri tanıdığım o melodiyi mırıldanıyordu.
Beni görmeyeceğini bilsem bile yüz ifademi bu görüntüye karşı stabil tutmaya çalıştım.
Bir noktada çocukluğumla ilgili şimdiye kadar olan her şey kalbimdeki çatlaklardan sızıyordu.
Çocuk olmaktan nefret edip bir an önce büyümeyi hedeflediğim için o zamanki her şey acı veriyordu.
"Sarada?"
İrkilip parkedeki gözlerimi çekip bana endişeyle karışık bir ifadeyle bakan annemi gördüm.
"Ha?"
Hazırlıksız yakalandığım için saçmalamıştım.
Ellerini kurulayıp yanıma geldi, bakışları üzerimde gezindi.
"İyi misin?"
Her zaman 'iyiyim' yalanına saklanacak kadar iyi bir oyuncuydum.
Kafamı salladım.
"Dalmışım."
Annem cevabımdan tatmin olmamış gibi dudaklarını birbirine bastırdı.
Elimi sırtıma koyduğunda beni yönlendireceğini anladım.
"Oturma odasında konuşalım mı seninle?"
"Peki."
Mutfaktan çıkıp oturma odasına geçerken annem elimi sırtımdan çekmedi.
Beyaz tekli koltuklardan birine oturdum ve annemin benimle ne konuşacağını bekledim.
Acele etmeden koltuğuna oturdu.
"Sabah kahvaltıda kendime tam gelemediğim için soramadım. Her şey yolunda mı? Okulla, arkadaşlarınla..?"
Kaşlarımı çatmamak için kendimi zorladım.
Neden merak ediyordu ki..?
Uzun bir süredir hastalarıyla uğraşmaktan bana fırsatı kalmış mıydı ki..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEIANIRA (MAN DESTROYER) 🕯️/ UCHIHA SARADA FANFICTION
Fiksi PenggemarHayatın beni renkleriyle boyayacağı yaşta ben senin siyahlığında kavruldum, acı çektim ve olgunlaştım. Ama şimdi her şey bitmişken, ben büyümüşken ve senin yokluğunu kabullenmişken neden dönmeyi seçtin baba..? İçimde sana karşı besleyebileceğim bir...