Bazen ellerimin ucunda her şeyiyle yönetebileceğime inandığım kuklalar olduğuna inanırdım.
Parmak uçlarıma bağlı iplerle hareketleri kontrol edilen o kuklalar hayatımı şekillendiren kararlarımı temsil ederdi.
O kararları her zaman doğru bir şekilde almak zorunda hissettiğim yaşlarım çok küçük olsa da omuzlarıma yüklediğim sorumluluk beni asla boğmamıştı.
'Belki de boğulmaya alışmıştım.'
Ancak son zamanlarda hem babamın yaklaşan gelişini, hem de o kadının mektubunu öğrenmek, yıllardır taşıdığım bu yükün ilk defa ağırlığını hissetmeme neden olmuştu.
Çünkü bu kadar sarsılmamın başka bir sebebi olamazdı.
Vereceğim karar ilk defa sadece beni değil, annemi ya da babam olacak o adamı da etkileyebilirdi.
Yine de geri çekilecek miydim?
Sonuçları doğru düzgün öngöremeden bir karar verecek miydim?
Göğsüme sıkıntı dolu bir balon yerleştiğinde telefonumun ekranını kilitleyip sandalyeden kalktım.
Odamın ortasına gelip gözlerimi duvarda gezdirirken ne yapacağımı düşünmeye çalıştım.
Bir noktada duvardaki resimlere takıldığımda ve Boruto'nun maçında toplu olarak çekildiğimiz resmi görünce duraksadım.
Hiç kimseye değil sadece Boruto'ya odaklandım.
Zihnimin çarkları kulaklarımda uğulduyordu.
Sonuçta Karin bir Uzumakiydi.
Borutoyla bir bağlantıları olabilirdi, eğer ki doğru kişi olduğunu düşündüğüm kızıl saçlı kadın Karin ise, ona ulaşmam her şeyi değiştirebilirdi.
Göğsümdeki balon şişmeye başladı.
'Hayır, bir karar vereceksem bunu tek başıma yapamam.'
Üstelik sadece beni etkileyecek bir karar değilken...
Boruto'nun resimdeki yüzüne bakarken başımı salladım.
Yapmam gerekeni biliyordum.
Hemen arkamı dönüp masadaki telefonumu alıp düşünmeden Boruto'yu aradım.
Telefon çalarken müsait olup olmadığını düşünmek bile aklıma gelmemişti.
Bu davranışı kendime yakıştıramadığım için alan telefonu kapatıp Boruto'ya mesaj atacağım sırada telefon açıldı.
"Sarada?"
Boruto'nun hafiften neşeli gelen sesine karşı, içimdeki onca fırtınaya rağmen gülümsedim.
"Selam, nasılsın? Sesin keyifli geliyor."
Telefonun diğer tarafından sırıttığını hissedebiliyordum.
Normalde bu sabahki mesajlaşmamızda bana sebebini bilmediğim şekilde tripli olduğunu düşünsem de anlaşılan bu kısa sürmüştü.
"İyiyim. Şimdi İnojin'in yanından dönüyordum. Ayak bileği düşündüğümüz kadar kötü değilmiş, en fazla iki maç kaçıracak. Doktor çabucak toparlanacağını söyledi."
Boruto'nun takım arkadaşı İnojin'in durumu aklımdan çıktığı için bir anlığına ne dediğini anlamasam da jetonum geç düşmüştü.
"Ah, çok sevindim."
"Peki sen beni neden aramıştın? Bir şey mi oldu?"
Telefon elimdeyken dikleştim.
Boruto'yu şu anda meraklandırmak istemiyordum, bu durum telefonda anlatabileceğim bir şey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEIANIRA (MAN DESTROYER) 🕯️/ UCHIHA SARADA FANFICTION
Fiksi PenggemarHayatın beni renkleriyle boyayacağı yaşta ben senin siyahlığında kavruldum, acı çektim ve olgunlaştım. Ama şimdi her şey bitmişken, ben büyümüşken ve senin yokluğunu kabullenmişken neden dönmeyi seçtin baba..? İçimde sana karşı besleyebileceğim bir...