Mihrimah'ın Anlatımından 🌼
Eve girmiştim. Işıklar kapalıydı, neredeler acaba.
Murat ve Merve: Sürpriiiiz.
Gülmeye başlamıştım. Evde dayımlar, teyzemler amcamlar da vardı. Ve bir kaç komşu daha. Pastayı üfledim ve aklıma Barçın geldi.
Mihrimah: Anne bir arkadaşım beni bekliyor Asel'e bırakacaktı.
Merve: E onu da çağır kızım gelsin
Mihrimah: Daha neler anne yok artık.
Annem yanımdan kapıya fırladı ve Barçın'ı da alıp geldi.
Merve: Gel evladım gel dışarda bekleme.
Yüzümü üzgün bira hale çevirerek Barçın'a baktım. O da bana gülümseyerek karşılık verdi. İçeri geçtik ve tanıştılar.
Sohbet muhabbet derken kapı çaldı.
Teyzem: Ah Berk gelmiştir Mihrimah kapıyı açsana dedi.
Kapıyı açtım ve Berk beni görünce durdu. Bir anda boynuma sarıldı.
Berk: Ahhh tatlı cadı. Kızıl şeytan seniii ne güzel olmuşsun. Büyüdün mü kız senn kaç oldunn?
Leş gibi kokuyordu. Bayaa içmişti.
Teyzem: Yine mi Berk bıktım senden.
Berk: Ne var be annee. Kafamızı yaşıyoruz.
Barçın'ın suratı değişmişti sinirliydi belli ki çünkü Berk hala bana sarılmış şekilde duruyordu. Geri çekildim ve içeri geçti.
Berk: Herkesee selaam
Merve: Ah Berk ahh
Teyzem: Biz kalksak iyi olur hadi Hamdi.
Eniştem: Evet evet kalkalım.
Berke çok sinirli bakıyordu.
Teyzem: Kusura bakmayın abla.
Merve: Olurmu öyle şey kızım.
Teyzemler kalkınca hepsi kalktı.
Mihrimah: Annelerin sultanııı
Merve: Hayırdır Mihrimah
Barçın gülmeye başladı. Anlamıştı yağ çektiğimi.
Mihrimah: Biricik annem benim.
Merve: Ne oluyor kızım de hadi
Murat: Anlasana yahu Asel mevzusu
Merve: Heeee olmaz kızım
Mihrimah: Anne yaaa
Merve: Olmaaaz uzatma
Bu sefer babama yanaştım.
Mihrimah: Babacıımmm
Murat: Bak seeenn
Mihrimah: Hadi yaa nolur
Suratını küçük çocuklar gibi yapıp dudağımı büzmüştüm.
Murat: Peki peki git hadi.
Mihrimah: Aslan babam beeee
Odama koşup üzerimi değiştirdim. Aşağı inip annemi ve babamı öptüm.
Merve: Seni deli kız yine yaptın yapacağını.
Mihrimah: Bende seni çok seviyorum annecim.
Öpücük atıp arabaya bindim.
Yola çıkmıştık nereye gittiğimiz hakkında pek bi fikrim yoktu.
Barçın: Sen ne tatlıydın öyle izin almaya çalışırken.
Mihrimah: Ya anca öyle ikna oluyorlar napayım.
Güzel bir tepeye gelmiştik. Bütün şehir ayaklarımızın altındaydı.
Barçın: O gelen kuzenin hep öyle mi?
Mihrimah: Genelde öyle ama pek samimiyetim yoktur.
Barçın: Ondan mı öyle sarıldı sana.
Mihrimah: Bende anlamadım.
Barçın: Çok işim var çook
Mihrimah: Ne gibi?
Barçın: Senin gibi, baksana bır gün içerisinde iki ayrı sinir sebebi.
Gülmeye başlamıştım.
Mihrimah: İki ayrı derken?
Barçın bana sarılmıştı.
Barçın: Gülme biliyorsun işte.
Mihrimah: Neyi?
Barçın: Ne kadar güzel olduğunu
Öyle deyince utanmıştım ve Barçın bana biraz daha yaklaşmıştı. Sessizce bakıyorduk birbirimize. Kokusu o kadar güzeldi ki. Bir ömür onun kokusunu duyabilirdim. O esnada dudaklarını dudağımda hissettim.