Bir sonbahar mevsimi. Sıradan bir pazartesi günü. Sabah 07.30 a kurduğum alarmımdan gelen rahatlatıcı kuş sesleriyle birlikte gözlerimi aralayıp hemen karşımda olan cama baktım.Hava yağmurluydu ve henüz güneş tam doğmamıştı. Ağaçların yaprakları sararmış ve yollara dökülüp kurumuştu. Yağmurun sesi ve gözlerimi açtığımda gördüğüm o karanlık hava daha da uyuma isteğimi getiriyordu. Fakat bugün okulumun ilk günüydü.Kalkıp hazırlanmalıydım. İlk günden de geç kalmak falan istemezdim.
Okul yurdumda da ilk günümdü. Kim olduklarını bilmediğim,ama tahminimce daha önceden arkadaş olan 2 kızla aynı odada kalıyordum. Onlar henüz uyanmamışlardı. Gözlerimi ovuşturup onları uyandırmadan yüzümü yıkamak için terliklerimi giyip banyoya yöneldim. Yurt odamız biraz küçüktü. Sadece 3 yatak,3 dolap ve 1 tane de banyomuz vardı. Çalışma masalarımız bile yoktu. O da bizim şansımıza.
Banyoya geldim ve cilt bakımı çantamdan bir şeyler çıkarıp bakımımı yaptım. Ardından dolabımdan okul formalarımı alıp giydim,ve çantamı alıp okula doğru yürümeye başladım. Pansiyon okula uzak değildi,yürüyerek 5 dakikalık bir sürede varabiliyordunuz. Ben biraz erken kalktığım için yollar sessizdi ve sadece 5 öğrenci falan vardı. Okulumuz 09.00 da başlıyordu ama ben ilk günden biraz okulu gezmek istediğim için hızlı hazırlanmıştım.
"Hadi uyan geç kalacaksın!"
Duyduğum sesle irkilip sesin geldiği yöne,yani yukarımdaki pencereye baktım. Buraya kadar geliyordu sesleri. Biraz sessiz olamaz mıydı bu anneler?
"Anne lütfen biraz daha uyuyayım."
"Okulun uzakta, artık kalkmalısın. 56 defa seni uyandırmaya geldim. Kalk artık!"
Hafifçe sırıttım. Yok artık! Aynı şeyi 56 defa yapmazsın yani!
...
Kısa bir yürüyüşün ardından okula sonunda varmıştım. Bahçemiz gerçekten büyüktü. Her köşede bank vardı. Ayrıca buradan arkadaki basketbol,futbol,tenis ve voleybol sahasını görebiliyordum. Ayrıca birkaç spor aleti de vardı.
Vay anasını,hiç bu kadar büyük bir bahçe görmemiştim!
Sınıfıma geldiğimde koskocaman ve bomboş görünen,en arkada kocaman bir dünya haritasının asılı olduğu bir görüntüyle karşılaştım. Sınıfta sadece 3 çocuk vardı ve birbirleriyle sohbet ediyorlardı.'Günaydın' anlamında gülümsedikten sonra aynı şekilde karşılık aldım ve çantamı rastgele bir yere koydum. Kantine bir şeyler almaya inecektim,bu yüzden yanıma bir miktar para aldım ve sınıftan çıktım.
Kantinden bir poğaça ve vişne suyu aldıktan sonra oradaki masalardan birine oturdum ve yemeye başladım. Yavaş yavaş insanlar gelmeye, okul dolmaya başlamıştı. Kantinden bir şeyler alıyorlardı. Canım sıkıldığı için kantindeki insanları incelemeye başladım.
Kantinin sağ tarafında kısa boylu,siyah saçlı bir kız kantinde sıraya girmekten çekiniyor gibi görünüyordu. Sanırım utangaçtı. Masum masum yiyeceklere bakıyor,tam almaya gidecekken vazgeçiyordu. Olduğu yerde öylece duruyor,sağa sola hareket ederek sallanıyordu.Sol tarafta ise 3 kişilik bir kız grubu kantindeki sıranın boşalması için bekliyorlardı. Tabii ki de yanlarında birisi dışlanıyor,diğer ikisini izliyordu. Birilerini parmakla işaret edip fısırdaşıyorlardı.
Aaah,şu dedikoducu pislikler. Şimdiden onlara gıcık oldum!
Birkaç saniye sonra yanlarından ortalama benim boylarımda,yapılı bir çocuk geçti. Bir dakika,koşuyor muydu o? Sanırım yanına doğru koştuğu kişi arkadaşıydı.
"Ah, ne yapıyorsun oğlum sen ya! Niye götüme vuruyorsun?"
"Çok güzel duruyor ne yapayım?"
Bunu duymamla beraber vişne suyum boğazımda kaldı. Biraz yüksek sesle öksürmeye başladım. Gülmekle boğulmak arasında gidip geliyordum.
Etrafımdakiler beni duymuyordu. Zaten durduk yere gözlerin üzerimde olmasını istemezdim.Öksürmem devam ederken sırtımda bir el hissettim. Kafamı kaldırdığımda karşımda bir kız gördüm. Endişeli bakıyordu ve elinde bir şişe su vardı. Sırtıma hafifçe vurmaya başladı. Benim için endişelenmiş olmalıydı. Daha sonra hiçbir şey demeden hızlıca suyu uzattı. Suyu aldım ve iki yudum içtim.
"İyi misin? Bir şeyin var mı?"
"Be-ben iyiyim. Sıkıntı yok. Çocuğun söylediği şey çok komik geldi,hiç böyle bir şey beklemiyordum. Şaşırdım bu yüzden."
Karşımdaki kız da çok içten bir şekilde güldü. Güldüğünde gözleri kısılıyordu
Kahretsin,çok tatlıydı...
"Ben de şaşırdım. Çocuk zaten kalıplı. Bir vurdu mu uçurur."
"Dimi ya?"
Kız karşıma oturdu ve yaklaşık 15 dakika boyunca sohbet ettik. O, okuldakileri benden daha iyi biliyordu. İsmi Ryujin. Hocaları ve okul ortamını anlattı. Okuldaki insanlar genelde iyiymiş ve kafa dengiymiş. Buna sevinmiştim.
Sohbetin ortasında bir anda kendimi aşırı huzursuz,rahatsız hissettim. İçimden bir ses etrafıma bakmam gerektiğini söyledi.
Siktir! Bu ne böyle?
Etrafı incelerken
kantinin köşesinde bir kızın beni incelediğini gördüm. Çok korkunç bakıyordu! Gözlerini kocaman açmış, ağzı kulaklarında bir şekilde göz temasını hiç bozmadan beni izliyordu. Ryujin bunu fark etti ve omzuma dokundu. Bunu yaptığı anda irkildim. Şaşkın gözlerle ve çatık kaşlarla ona döndüğümde durumu anladı."Şşş sakin ol. O kız kim?"
Çok korkmuştum fakat belli etmemeye çalıştım.
O garip kızla bakıştığımız 5 dakika 5 sene gibi gelmişti."Şuradaki kız bana çok garip bakıy-"
Kıza bakmak için kafamı çevirdiğimde çoktan oradan gitmişti. Aklım çıkıcaktı. Daha ilk günden ne oluyordu!?
"Bu, bu nasıl oluyor? Sen de görmedin mi onu?
"Evet gördüm,sakin ol. Zil çalmak üzere, hadi sınıflara dağılalım."
Ryujinin dediğini yaptım ve oturduğum yerden kalkıp ağır ağır yürümeye başladım. O da yanımda yürüyordu.
Ryujin'le aynı sınıflardaymışız. Benim hemen arkamda oturuyordu. İkimiz de sıralarımıza geçip oturduk. Yanıma bir kız oturmuştu. Etrafa utangaç bakışlar atıyordu. Zilin çalmasına 5 dakika vardı. Sınıf zaten çoktan dolmuştu. Herkes birbiriyle konuşmaya başlamıştı. Birbirlerine koşup sıkı sıkı sarılanlar, garip garip selamlaşmalar yapanlar, "tatil nasıldı?" Diye soranlar... tüm bunlar olurken içeriye birden bir kadın öğretmen geldi.
Simsiyah saçlarını yukarıdan dağınık topuz yapmış,dik duruşlu,delici bakışlar atan bir kadındı. Özgüvenli duruyordu. Üzerinde bej rengi bir kazak, altında ise açık kahverengi bol bir pantolon vardı. Omzuna astığı simsiyah büyük çantası, kombinini tamamlıyordu. Yürürken parlak taşlarla süslenmiş botları parlıyordu. Bu kadının biraz sinirli olduğu belliydi. Değişik bir vibe almıştım.
"Bayan Jihyo. İyi bir kadın fakat derslerde çok ciddidir."
Arkamdan fısıldayan Ryujin'in sözleriyle iice gerilmiştim. Kadın sınıftakilere sinsi bir gülümsemeyle bakıyordu. Kaşlarını havaya kaldırarak gizemli bir şekilde konuşmaya başladı:
"Uzun zamandır görüşmeyeli nasılsınız çocuklar? :)"
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Library || Ryeji
Mystery / ThrillerParlak zekası ve muhteşem güzelliğiyle bilinen lise son sınıf öğrencisi Hwang Yeji,eski okulundan çok uzakta bir yerde okumaya ve ailesinden ayrılıp okulun pansiyonunda kalmaya karar vermiştir. Fakat başına gelecek olaylardan bihaberdir. Yeni...