6. Nazik Teklif

134 16 71
                                    

🎶 James Arthur - Car's Outside

🌑🌒

Eve geçip almam gereken bütün eşyalarımı toparladıkdan sonra yeni evime yol aldım.

Ev, benim evim.

Düşüncesi bile içimi kıpır kıpır yapıyordu.

Herkese göre bir ev tanımı vardı, kimisine göre kitap, kimine göre sevdiği insanlar ya da başka bir şey. Benim için bir ev tanımı hiç olmamıştı.

Artık bu düzenin değişime vakti, yeni adımlar atma zamanı gelmişti.

Sessizce yürüdüm yolun sonunda evimin önündeydim. Cebimdeki anahtar ile kapıyı açıp içeriye girdim. Uzun bir koridor, sağa döndüğümüzde büyük bir salon, kullanışlı olan bir mutfak ve kalacağım büyük bir oda vardı. Benim odamın yan tarafında boş bir oda daha vardı ama oraya ne yapacağıma henüz karar vermemiştim. İyi bir temizlik ve küçük dokunuşlar ile oldukça güzel bir yer olacaktı. Etrafı incelemeye devam ederken kapının kırılacak gibi çalması ile birinin geldiği ve o gelen kişinin Hakan olduğunu anladım.

"Geliyorum." Koridordan geçip kapıyı açtım. "Hoşgeldin."

"Hoşbuldum kuzen," dedi neşeli sesi ile. Hakan'ın üzerindeki montu alıp kenara koydum. İhtiyaç listeme fortmantoyu da eklemem gerekliydi.

"Deno bunları annem gönderdi," dedi elindeki poşetleri kastederek. Poşetlerin içerisinde ihtiyacım olan bütün temizlik malzemeleri vardı.

"Teyzeme benim yerime teşekkür et," dedim.

"Ederim. Temizliğe nereden başlıyoruz?"

"Mutfaktan başlıyabiliriz." Hakan poşetlerden birini alıp mutfağa ilerledi, kalan poşeti alıp onu takip ettim.

"Kız Deno, bu ev çok tozlu." İşaret parmağını mutfak dolabının üzerinde gezdirdi ve parmağını havaya kaldırdı. Parmağının üzerindeki tozdan oldukça yorulacağımızı anladım.

"Biraz yorucu olacak." Hakan'a benim kardeşim gibi olduğu için ona karşı bir mahcubiyet hissetmiyordum.

"Olsun. Sen içeriden viladayla bir tane toz bezi getir," dedi.

Banyodaki viladayı ve toz bezini aldıktan sonra mutfağa, Hakan'ın yanına, ilerledim.

🌑🌒

"Bir an ölücem sandım Deno," dedi elindeki pizzadan bir ısırık almadan önce.

3 saat boyunca evi temizlemiştik ve sonunda bitmişti. Hakan'ın acıktığını söylediği küçük bir isyan sonucunda pizza sipariş vermiştim.

"Hakan, ne kadar teşekkür etsem az, sen olmasaydın tek başıma bitiremezdim."

"Kuzenin ne zaman istersen burada," dedi tebessüm ile. Gerçekten öyleydi, Hakan ne zaman ihtiyacım olsa vardı. Çoğu şeyi onunla birlikte öğrenmiştim.

Hakan, telefonundan saate bakıp çok geç olduğunu söyleyerek gitmişti.

Etrafı toparladıktan sonra yeni odama ilerledim.

Tek kişilik bir yatak, beyaz rengi çalışma masası ve hemen yanında bulunan kitaplık, açık mavi halı, herhangi bir deseni olmayan düz perdeler ile oldukça güzeldi.

Odanın içinde bulunan kapı yeterli bir büyüklükte olan giyinme odasına açılıyordu. Giyinme odasındaki kıyafetlerimi dizeceğim alan camdan oluşuyordu, makyaj masası için ayrılan bir kısım vardı. Makyaj anlayışım kapatıcı, rimel ve nemlendiriciden ibaret olsa da bir tane makyaj masası alabilirdim.

Giyinme odasındaki valizimden pijama takımını giyip, koridorda bulunan banyoya ilerledim. Yarın kıyafetleri yerleştirmem gerekliydi.

Saçlarım biraz dağılmıştı. Ellerim ile düzeldikten sonra gevşek bir şekilde topladım ve uyumak üzere yatağa girdim.

🌑🌒

Bu sabah okula gitmek benim için işkence gibi gelmişti. Bütün vücudum ağrıyordu.

Zorda olsa yatağımdan kalkıp banyoya ilerledim. Yüzüme çarptığım soğuk su biraz olsun beni kendime getirmeyi başardı.

Giyindiğim okul forması ile saçlarımı tepemde atkuyruğu yaptım. Şiş gözaltlarıma sürdüğüm kapatıcıyı dağıttıktan sonra biraz olsun daha iyi görünüyordum. Çatlayan dudaklarıma nemlendirici sürdükten sonra yapmam gereken her şeyi yapmıştım.

Hava bugün çok soğuk olmadığı için mont ya da başka bir şey giymedim.

Son zamanlarda favorim olan şarkıyı açıp okul yoluma o şekilde devam ettim.

Okulun önüne geldikten sonra sınıfıma çıktım. İlk dersin zili çalana kadar biraz uyusam benim için çok iyi olurdu. Çantamı kenara koyduktan sonra sınıfın içine göz gezdirdim. Hakan, Can'ın yanındaki yerini almış ve kafasını sıraya yaslamış uyuyordu. Kafamı sıraya koyup onun gibi gözlerimi kapattım.

Kapının açıldığını belli eden gıcırtı sesi ile kafamı kaldırdım. Tarih hocası elinde tuttuğu bir yığın kitap ile içeriye girdi.

Tarih dersi her zaman uykumu getiyordu, hocanın anlattığı konu bana ninni gibi gelmeye başlamıştı bile. Kapanmak için direnen gözlerimi zorda olsa açık tutmayı denedim. Tarih dersinde bir kere uyumuştum ve bu benim sözlüme -10 puan olarak geri dönecekti o yüzden bir kez daha aynı şeyi yapamazdım.

Benim aksime bunu umursamayan Hakan uykusuna kaldığı yerden devem ediyordu.

İşkence gibi bir dersin sonunda nihayet zil çalmıştı. Sıramdan kalkarak aşağı katta bulunan kantine ilerledim.
Ayılabilmem için bir tane kahveye ihtiyacım vardı. Durum benim beklediğim gibi gitmedi ve tam olarak 3 tane kahve sonucunda kendime geldim.

Önüme konan çikolatalı kek ile kafamı kaldırdım. "Seni izliyorum Deniz. Sadece kahve ile olmaz."

Neden beni izliyordu?

"Biraz yoruldum. Kek için teşekkür ederim Ulaş."

"Seni bu kadar yoracak şey nedir?" Tatlısın ama keşke daha az soru sorsan.

Beni önemsemeyen ailemin evinden kendi evime taşımak ile meşguldüm.
Tabiki bunu ona söylemedim.

"Taşındım."

"Yardıma ihtiyacın varsa yardım etmek isterim." Bu nazik teklifini reddetmek istiyordum ama kırılabilirdi o yüzden olumlu bir yanıt verdim. "Aslında bazı eksikler var. Yardımın çok iyi olur." Mutlu olduğunu belli eden bir şekilde gülümsedi. Aynı şekilde karşılık verdim.

Sahi ben ne zaman içten gülümsemiştim.

🌒

Deniz çok kırık bir kız. Kitabın adındaki kırık kısmı onu temsil ederken umut kısmı ise Ulaş'ı temsil ediyor.

Kitap ve karakterler hakkında merak ettiğiniz her türlü şeyi buraya yazabilirsiniz. Hepsini tek tek cevaplayacağım.

Bu arada bir WhatsApp kanalımız var. Biraz benimle biraz kitaplarımla ilgili. Gelmek isterseniz yazın, sizin için Instagram hesabıma tekrardan link atarım.

Bölümü sevdiniz mi?

Twitter solukcicekk

Instagram solukcicekkk

Tiktok solukcicek

Oy verip yorum yapmayı unutmayın, sizi seviyorum.

Kırık Umutlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin