13. Bilinmeyen Hisler

73 11 101
                                    

Göksel İpekçi - Ben Gibi

🌑🌕

Ulaş'ın Anlatımından

Kafamı kaldırdığımda her tarafım tutulmuştu. Boynumu hareket ettirdiğim sırada bakışlarım yanımda uyuyan peri kızıma kaydı. Uzun, kahverengi saçları dağılmış olmasına rağmen hâlâ daha çok güzeldi. Bir kadın nasıl bu kadar güzel olacağını akıl erdirmek mümkün değildi. Peri kızım, paha biçilemez her manzaradan bin kat daha güzeldi.

Peri kızımda fark ettiğim bir diğer şey gözlerinin içi parlamamasıydı. Bakışları çok sönüktü. Yaşama dair bir sevgi, heyecandan eser yoktu. Hayatında olan bütün olumsuzlukları kabullenmişti ya da zorunda kalmıştı. Dışarıdan bakan bir insan bunu anlardı. Belki de sadece ben anladım.

Sakladığı bir şey kesinlikle vardı, buna emindim. Anlatmıyordu. Acılarının içinde esir kalmasını istiyordu. Esaret: ruhuna, kalbine, duygularına işlenmişti.

Oturduğum sandalyeyi sessiz olmaya özen göstererek geriye ittirdim. Ders çalıştığımız için uykusuz ve açtı. Aç kalması isteyeceğim en son şey bile değildi çünkü benim peri kızım çok az yemek yiyordu. Yandaki kabanımı alarak kütüphaneden çıktım. 5 dakika kadar yürüdükten sonra kafenin önündeydim. Kafenin kapısını açıp içeriye girdim. Sürekli buraya gelmemin sebebi her şey bulunması ve tatlı sahibiydi. Kafe genel olarak sarının tonlarından oluşuyordu. Perihan Abla cıvıl cıvıl bir kadındı bu da kafesine yansıyordu.

Kasanın önüne geçerek siparişimi söyledikten sonra Perihan Abla kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Sütlü kahve ve susamsız poğaça?" Ulaş için sütlü kahve ve susamsız poğaça imkansız gibi bir şeydi o yüzden bu şaşırma çok doğaldı.

Benim peri kızım ne zaman kantine inerse hep aynı şeyleri yiyordu: susamsız poğaça, sütlü kahve ve arada yediği tek çikolata olan browni. O fark etmesede her fırsat bulduğum an onu izliyordum. Bakışlarım onun dışında başka bir yere yasaklanmış gibiydi.

"Evet abla."

"Maviş, sen zift gibi kahve içersin, simit dışında da bir şey yemezsin." İçtiğim kahve tam olarak zift gibi değildi ama olsun.

"Başkası için alıyorum, abla." Şaşkın olan bakışlarının yerini ima barındıran neredeyse sırıtan bakışlar aldı.

"Kimmiş bu kız?"

Başımı aşağı doğru eğerek hafifçe güldüm. "Yüzün gülüyor, maviş. Bu güzel kız her kim ise seni mutlu ediyor."

Ediyordu. Deniz beni çok mutlu ediyordu.

"Ediyor abla, çok ediyor. Onun yanında olduğumdaki o his kadar güzel bir şeyin olduğunu sanmıyorum."

Elindeki poşeti uzatarak "Afiyet olsun, maviş. Tanışmak isterim."

Perihan Ablayı başım ile onayladıktan sonra dışarıya çıktım. Siyah kabanımdan çıkardığım telefonuma baktım ve epey oyalandığımı fark ettim.

🌑🌓

Peri kızım, uyanmış ve telefonu ile ilgileniyordu. Cebimdeki telefon titremeye başladığında yazan isme baktım, dudaklarıma hakim olan tebessüm ile çalan telefonumu açtım.

"Efendim, peri kızı."

Deniz'in arkası dönük olduğu için surat ifadesini görmesemde ben oldukça eğleniyordum.

"Uyandığımda yoktun. Neredesin?"

Peri kızı beni merak ediyordu. Yüzümdeki aptal sırıtış iyice büyüdü.

Kırık Umutlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin