•6•

711 114 90
                                    


AL AL DOZU AL

---
Hyunjin
---

Elimdeki parlak içki şişesi ile bakışırken  bir yandan ona sinir olsam da bunu bile verdiği için şükür etmem gerekiyordu.
Kendisi karşımda, elindeki kadehle uğraşıyor, ikimizde sessiz sessiz oturmayı tercih ediyorduk.

Hafif hafif çakırkeyif olmuş, ama daha fazlasını istemiştim.
Artık bir şeyleri netleştirmemiz gerektiğini düşündüğüm için başımı yerden kaldırıp ona baktım. Odada çok az ışık olmasına rağmen birbirimizi net görebiliyorduk.

" Minho.."

Bakışlarını kadehten çekip bana dikti.

" Hm?"

Bir yudum almış, yorgun argın resmen sürünerek kendimi onun yanına atmıştım. Bakışları beni takip ederken bir yudum daha alıp tekrar ona döndüm.

" O nasıl oldu..."

"Ah ufaklık.. ne  çok meraklısın."

Başımı aşağı yukarı sallarken bu sefer anlatması için artık yalvaracak konuma gelmiştim. Bir yudum almış, kadeh parmakları arasında dururken bana dönmüştü. Elimi kaldırıp yavaşça yara izine dokundum. Neden bilmiyorum ama çok güzel görünüyordu.

Bileğimi yavaşça tutup elimi indirdi ve konuşmaya başladı.

" Küçükken..bir kaza sırasında oldu."

Bunu beklemiyordum.

Şaşırmış bir edayla ona bakarken birkaç yudum daha alıp şişeyi önüme bıraktım.

" Kim yaptı?"

" Tanımıyorum.."

"Nasıl? Kayıp mı oldular!?"

Başını aşağı yukarı sallamış, ben fırsattan istifade bir soru daha sormak istemiştim.

" Neden maviler?"

Derin bir iç çekti. Yine kaçacaktı sanki. Ama sarhoş olmamdan dolayı anlatıp kurtulabilirdi de. Nasıl olsa hatırlamam.

Kadehi kaldırıp bir yudum almış, ardından tekrar bana odaklanmıştı.

" Onlardan nefret ediyorum.."

" Ama neden ki? Mavi güzeldir, mavi göz de öyle!"

" Değil Hyunjin. Lanetli hepsi. Hepsini öldüreceğim ben."

Bu söyledikleri bana da korku salarken hiç umursamadan devam ettim..

" Ama neden ki? Anlat hadi. Söz veriyorum kimseye söylemem!"

Bunu söylerken ağzıma fermuar çeker gibi yaptığım için gülmüş, ve bana doğru dönüp anlatmaya başlamıştı!! İşte bu!

" Ben çok küçükken.. yaklaşık yedi yaşından bahsediyorum. Annem ve babamın düşmanları,  hatırlıyorum berbat insanlardı. Bir gün evimize gelip borçlarını ödemelerini istediler. Annem zaman vermesini isteyince adam gelişigüzel bir tane vurdu kadına. Tabii babam bunun altında kalmadı o da adama vurdu. Bunlar böyle birbirine eziyet ederken adam annemi de babamı da öldürdü.  Ağlayarak hiçbir halta yaramadan durduğum koltuğun köşesinden kalkıp minik halimle adama vurmaya çalıştım. Elindeki bıçak yüzünden bu yüzümdeki yara izi. Ve benim o güne, o adama dair hatırladığım en bariz şey... gözlerinin mavi oluşuydu. "

İnanılmaz! Gerçek inanılmaz!!!
Asla böyle bir şey beklemiyordum.
Çocukluk travması ona bunu yaptırıyordu demek.

Şaşırmış gibi ona bakarken bu konudan sıkılmış gibi kadehi dudaklarına götürdüğü sırada ona izin vermeden tuttum,

" Ben de maviyim."

Bakışları gözlerimi delip geçerken korkmadım değil. Eninde sonunda beni de öldürecekti.

Derin bir nefes alıp zaten yakın olan bedenlerimizi daha yakın bir hâle getirdi. Buna cevap veremiyordu. Seni öldüreceğim demek zor değildi ki.. yani onun için. Nasıl olsa çocuk oyuncağı gibi görüyordu.

Sıkıntılı bir iç çekişin ardından bu sorunu daha sonraya bırakmayı tercih edip onun kadehine baktım. Bana verdiği içki yetmemiş gibiydi ki gözüm onun şarabına değiyordu.

Yavaşça sordu.

" İstiyor musun?"

Başımı aşağı yukarı sallayınca kadehi dudaklarına götürdü. Pislik herif. Ardından yanına bırakırken hiç beklemediğim bir şey yaptım. Evet ben yaptım!

Elim ne ara onun gömleğinin yakasını buldu, ne ara onu kendime çektim, ne ara dudaklarımızı birleştirdim bilniyorum. Fakat bu katil kelebeğin dudakları... çok başkaydı.

O da şaşırmış olacaktı ki birkaç saniye durdu. Ardından ellerim ensesine ulaşınca soğuk ellerinden birini belimde hissettim. Beni kendine yaklaştırmış, öpüşüme karşılık vermişti.

Görev 2; hassasiyet.

Parmaklarım ensesindeki minik tutamlar ile uğraşırken dudaklarımda oyalanmaya devam etmiş, ardından dilini dilimle buluşturup bu işi başka bir boyuta taşımıştı.

Beni kaçıran seri katil ile öpüşüyoruz part1.

Ne kadar garip bir durum olsa da aldığım zevk kaçınılmazdı. Dudakları inanılmaz derecede garip bir güzelliğe sahipti. Birkaç saniye geçmeden benden ayrılınca anlını anlıma yasladı.

Ellerim hâlâ onun ensesinde öylece dururken bana bakmış,
" Sen.. kelebeksin."  Diye mırıldanmıştı.

Yani bu bana takıntılı olduğun anlamına mı geliyor tatlım?

İç sesimi susturup ona bakmaya devam ederken, beklemeden bir şey daha söyledi.

"Mavi kelebek."

İşte doğruyu söylemek gerekirse bunu asla beklemiyordum. Açık açık sen ölmeyi hak eden türden bir kelebeksin dedi bana. Bir gün öldürecek olduğunu zaten biliyorum yorma kendini.

Tek kelime etmeden kendimi geriye doğru çektim ve başımı yatağın köşesine yaslayıp gözlerimi kapattım.

"O zaman çok uzatma da.. öldür beni."

Gülerek ayağa kalktı, ardından önümdeki kadeh ve şişeyi de aldı, sonrasında odadaki minik masanın üzerine bıraktı. Yine sessizlik onu ele geçirmiş, benimle olan tek bağı da koparıp atmıştı. Esir hayatına dönüş.

Kendi kendime sessiz sessiz otururken yanıma gelmiş, " Kalk da yatakta uyu.. yer soğuktur." Demişti ellerini cebine koyarken.

Başımı olumsuz anlamda sallayıp saçlarımı karıştırdım.

"Hayır.. hava çok sıcak."

Bedenim yanıyormuş gibi hissediyorum. Yanaklarıma tüm kan hücum etmiş gibiydi. Bana doğru eğilip kollarımdan tutmuş, kaldırıp elini yanağıma koymuştu.

" Sarhoşsun..ondan sıcak."

" Uykum geliyor.."

Gülerek saçlarımı karıştırmış, " Bebek." Diye söylenip beni yatağa bırakmıştı.

Asla bozuntuya vermeden gözlerimi kapatınca beni kaçıran bu cani adamla geçirdiğim bir günü daha sonlandırdım...

-----

Dikkatli bakarsaniz tutmadigini gorebilirsiniz.

Ama birakmiyorum lan yakanizi

Hadi bakim

Butterfly_HyunHo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin