twenty six

9 1 0
                                    

Aşk...Benim için birkaç ay öncesine kadar hiçbir anlam ifade etmeyen o kavram...Şimdiyse bana onu öğreten, dünyalar güzeli o çocuğun kollarında saçlarım okşanırken uyumamaya gayret göstererek ona gerçekten evleneceğimizi anlatmakla meşguldüm. Ah, evlilik. İki insanın hayatını birleştirmesi diye tanımlanır ama benim için bir dönüm noktası olacak belli ki. Güzel sevgilim, artık eşim demeliyim sanırım, onu mutlu etmek beni daha çok mutlu ediyor. O dizlerimin üzerine çöktüğüm anda gözlerinin mutluluktan doluşunu, parmağına yüzüğü taktığımdan sonra bana kocaman sarılıp evimize gelene kadar beni "gerçekten mi? şaka yapmıyorsun değil mi? evlenicez seninle baya yani?" gibi birbirine benzeyen ama sürekli tekrar edilen cümlelerle darlayışı bile öyle güzeldi ki...Geç mi kaldım diye düşündüm o vakitlerde ama tam zamanıydı. Güzel sevgilimin doğum gününe birkaç gün kala olması tamamen tesadüftü. Her yerde namımı, ismimi kullanıp bir şeyleri hallederdim ama yarış klübünün sahibi sevgilimin biricik arkadaşı olduğu için sadece ona aramızın bozuk olduğundan ve bu şekilde düzeltebileceğimizden bahsetmiştim.O da bana bugünün tamamen boş olduğunu söyleyip ayarlamıştı. Sanırım bunu ona anlatmadığım için bana sonrasında çok kızacaktı ama o an bir şey dememiş sadece bizim için mutluluk gözyaşları dökmüştü o da. Ondan önce evleneceğim için beni Yoongi dövecekti ama onları benim sevgilimin ayarladığı düşünülürse bundan kaçınılabilirdi.

"Ben hala inanamıyorum, resmen sen bana benimle evlenmek istediğini söyledin ve ben de kabul ettim."

Kafamdaki düşüncelerin bir anda yok olması güzel sesiyle bana hala inanamadığını söylemesiyle oldu. Bir eli saçlarımda dolanırken diğer eli elimdeydi ve gözleri bir bana bir de yüzüğü arasından mekik dokuyordu.

"Evet sevgilim, evet birtanem. Deli divane ettin beni, ben de en sonunda diz çöktüm önünde."

Yatağımızda uzanıyorduk. Onun sırtı başlığa dayalıydı benimse sırtım onun göğsüne yaslıydı. Saçlarımı okşarken söylediğim cümleyle bir anda durmuş ve elini çeneme koyup kafamı yukarı kaldırdı. Gözlerimiz birleştiğindeyse gözleri yine dolmuştu. Göğsünden kalmak istediğimde beni tuttu ve hiç beklemediğim bir anda dudaklarımızı birleştirdi. Çok uzun sürmeyen bu öpücük ona doyamadığım birkaç geceyi hatırlattığından durmak yerine göğsünden kalkıp onun sırtını ,bacaklarından hafifçe çekerek, yatakla buluşturdum ve sağ bacağımı iki bacağının arasına sabitlemeden önce diz kapağımla hafifçe aletine dokunup-o bunu bilmeden yaptığımı sanıyor- bacağımı iki bacağının arasına sabitledim. Bir elimi kafasının üstüne koyup koluma yaslanarak hafifçe üzerine yüklendim ve boşta kalan elimi beline atıp minik daireler çizmeye başladım.

"Özledim, her zerreni."

Söylediğim cümleyi bilerek fısıltıyla söylemiş zaten dağınık olan kafasını-iyi anlamda- iyice dağıtmış ve gecemizin güzelleşeceğinin sinyalini vermiştim.

"Her zerrem sana ait,Kim. Unutuyorsunuz bazen."

Saygı ifadelerinden hoşlandığımı bilerek yapıyordu bunu. Alttan vuruyordu, hakkıdır.

"Unutursam en güzel şekilde hatırlatıyorsun küçüğüm, unutmak ne kelime."

"Hmm..."

Altımda kıpırdanıp mırıldandığında ona gülümsemiş ve boynuna minik öpücükler bırakmıştım.

"Yorgun değil misin?"

"Yorgunluğumu alamıyorsan evlenmekten vazgeçeceğim seninle, Kim."

Söylediğine gülümsemiştim ama o bunu görmemişti çünkü o sıra ben boynuna öpücükler kondurmaya devam ediyordum.

"Ne oldu bayım, sesiniz soluğunuz bir kesildi?"

Söylediği cümle benim içimdeki ateşi alevlendirmek içindi ve bunu hem ben hem o biliyordu.

my safe place |taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin