fourteen

18 2 9
                                    

"Sevgiliim, kapı çalıyor. Kapıya bakar mısın? Kahvaltı hazırlıyorum ben."

Dün yaşadığımız güzel günün ardından evimize geldiğimizde onunla bir güzel ilgilenmiş ve aldığımız her şeyi deneyerek bana sunduğu defilesini izleme fırsatı bile bulmuştum. İnanın bana eğer çok başaralı bir şef olmasaydı kesinlikle model olurdu. Şimdi ise oturma odasında televizyonun tam karşısındaki koltukta oturmuş, maillerimle ilgileniyordum ki sevgilimin bana seslendiğini duyup hemen ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Yine kırmızı güller gelmişti ve yine ben almamıştım.

"Kim yolluyor bunları?"

"Bilmiyorum efendim, kargo şirketiyim ben."

"Tamam, sen al bunları..."

Cüzdanımı çıkarıp yüklü bir bahşiş sıkıştırdım kargocunun eline.

"Bunu da al ve bir daha bu eve gül getirme."

"Peki efendim, iyi günler."

Kapıyı bir hışım sinirle kapattım ve mutfakta bizim için pancake yapan sevgilimin yanına gittim. Onu gördüğüm an tüm sinirim geçti. Üzerinde benim en sevdiğim tişörtüm vardı ve altında hiçbir şey yoktu. Bu görüntü beni hem deli ediyor hem de sakinleştiriyordu.

"Kimmiş sevgilim?"

Derin nefes alıp tavanın başında elinde pembe spatulasıyla duran sevgilimin yanına gidip ellerimi beline sardım ve sıkıca sarıldım.

"Taehyung, bir sorun mu var sevgilim?"

Ona arkadan sarıldığım için yüzüme bakamamıştı ama boşta olan elini saçlarıma çıkarıp gezdirdi. Bu hareketi biraz da olsa sakinleşmemi sağladı.

"Gizli bir hayranın var ve benim evimin adresini de biliyor. Sana gül yollamış, yine."

"Gül de hiç sevmem."

Kıkırdadım.

"Biliyorum."

Verdiğim cevapla gülümsedi.

"Ee, nerde peki çicekler?"

"Geri yolladım."

"İşte benim sevgilim."

Güldüm ve boynundan bir öpücük alıp geri çekildim. Dün arabada bıraktığım izlere evde yenilerini eklemiştim ve ne o ne de ben bundan rahatsız değildik. Hatta o daha çok öne çıkarmak ister gibi duruyordu.

"Bu akşam sizinkileri, bizimkileri ablanları falan mı toplasak eve? Çok boşladık onları. Jimin ömrümü yiyor zaten. Hem şu Yoongiyle olan meselesini de öğrenmiş oluruz."

"Olur sevgilim, Yoongi de ne zamandır içelim içelim diye tuttuyordu. Bu gece için ayarlarım ben herkesi."

Kafasını sallayıp tavadan son pancakeki de aldı ve tabağa koydu.

"İçeri de yiyelim."

Söylediğim şeyle birlikte bana dönüp kafasını sallamış ve kahvaltılıklarla birlikte pancake ve kahveleri de bir tepsiye koyup elime tutuşturmuştu.

"Hayat müşterek sevgilim, biraz ben biraz sen."

Bunu söylerken gülüyordu. Öyle güzel gülüyordu ki hemde. Güzel sevgilim benim.

...

Tüm gün sevgilime sırnaşarak, onu öpücüklere boğarak geçmişti. Arada maillerime bakmak için ondan ayrıldığımda ise hemen yerini -kucağımı- buluyor ve ordan ben onu öpene daha doğrusu o benim öpücüklerime doyana kadar inmiyordu. Ama o benim öpücüklerime hiçbir zaman doymuyordu ve ben bundan şikayet edersem şayet bir gün o gün beni vurun.

my safe place |taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin